BORU SESİ KANUNU
..."Türkiye, "mö-mö-mö", "me-me-me", "ü-ürü-ü" gibi yeknesak seslerin yankılandığı Ali Baba’nın çiftliği değildir!"...
"...Olanca gayretleri, atalarımızın bin yılda meydana getirdiği, dünyanın en seçkin medeniyet, kültür, tarih, san’at ve edebiyatının yapı taşları olan Osmanlıca kelimeleri saf dışı bırakmak, ya da deforme edip, tanınmaz hale getirmektir. Bütün bu evirip çevirmelerin hedef noktası da, bin küsur yıldır Müslümân olan ecdâdımızın inançları gereği bu dinin mensuplarının lisânından, Arapça ve Farsça’dan aldıkları İslâmî kelime ve kavramları dilden söküp atmak; din ve tarihle bağımızı koparmaktır."
TÜRK-ENGLISH REMIX
"Ayrıca, TDK’nın, Bilal Şimşir’in şikâyetnâmesine kayıtsız kaldığı da söylenemez. Şu farkla ki, TDK, "duyarlılığını" Şimşir gibi Türkçenin bozulmasına karşı çıkanlardan tarafa değil de "Türkenglish"çilerden yana göstermekte, bu melez kelimelerden sivrilip yaygınlaşma cür’etini gösterenleri "okeyleyerek" ’Güncel Türkçe Sözlük’e almaktadır.
"...Ne diyelim:
Dikkat çekmeye çalıştığımız bütün bu trajikomik vakıalar, TBMM’li, MEB’li, TDK’lı ve YÖK’lülerin kulak zarlarında çınlasın, vınlasın, yankılansın! "
Ölçülü Şiirler
"...Yunus Emre’ye göre, insanlar, din, mezhep, ırk, millet, mevki, sınıf farkı gözetilmeksizin sevilmeyi hak etmektedir.
Mademki, insanoğlu, ruh yönüyle Allah’tan gelmektedir; öyleyse, insanlar, hiçbir şekilde birbirinden bu anlamda ayrılamazlar."
"Yaşadığı çağın gerçekleri göz önüne alındığında Yunus’un bir başka önemli tarafı ortaya çıkar. Yunus Emre, hükümetsizlik içinde çalkalanan ve Moğol istilasıyla mahvolan Anadolu topraklarında ortaya çıkan yıkıcı cereyanların hiçbirine kapılmadığı gibi, bu akımların
Türklerin bütünlüğüne zarar vermesi tehlikesi karşısında da engelleyici bir rol almıştır."
Soyut Sanat Bizimdir
"...Ya’nî, san’atların ilerlemesi için akıl, fikir ve mantık yürütmek gereklidir. Bu sebeple her san’atın bir felsefesi, diyalektiği vardır."
"...Akıl yürütme (diyalekt) dinde değil, fen ve san’atta olur."
"...Mâdemki resim san’atı, önünde sonunda kaçınılmaz olarak bir soyutlamadır; öyleyse ressam niçin dış dünyanın öğelerine, tabiata, insan figürüne, nesnelere başvursun? Esas konusu her zaman kendisi olan resmin, bütün bunları ortadan kaldırarak, onlara sırtını dönerek, özgürlüğünü ilan etmesi daha tutarlı değil midir?"