Konular
Resûlullah Efendimiz
Üçüncü Yeni
Ahiret ve Ölüm
Alimler ve Evliyalar
Başarı
Batı ve Türkiye
Doğa ve Çevre
Dış Politika ve Dünya
Dinimiz ve Ehl-i Sünnet
Eğitim
Ekonomi
Gençlik
Güncel ve Aktüel
İlim, Bilim ve Teknoloji
İnsan ve Toplum
İstanbul
Kültür ve Sanat
Muhâfazakâr San’at
Savaş
Sevgi ve Hoşgörü
Siyaset
Tarih
Terör
Türk Dili ve Edebiyatı
Türk Cumhuriyetleri
Türkiye
Zaman & Vakit
SEFA KOYUNCU
ÜÇÜNCÜ YENİ
ŞİİRLER
Şiirleri
İğnelik
Rubâi
Nükteler
YAZILARI
Yazıları
Üçüncü Yeni
Yaşadıkça
Erdoğan'a Mektuplar
HİKAYELER & MİZAH
RÖPORTAJ & HABER
Röportajlar
Haberler
SEYDİŞEHİR
SEYDİŞEHİR
FOTOĞRAFLAR
OBJEKTİFİNDEN
KİTAPLARI
VİDEOLAR
VEFATININ ARDINDAN
Konular: Kültür ve Sanat
DAĞCI’NIN DRAMI
Türkiye’de ideolojik ayrımın çok öne çıkmasından yakınan ve bu yüzden Varlık Yayınevi’nin eserlerinin basımını durdurduğunu belirten yazar, maddi durumun kötü olması sebebiyle eserlerinin Kırım’da da basılamadığını ancak üç ayda bir yayınlanan “Yıldız” dergisinde “Korkunç Yıllar” ve “Onlar da İnsandı” isimli romanlarının tefrika edildiğini ifade ediyor.
SPOR HİKAYELERİ
Spor yazılarının büyük bir okuyucu kitlesinin mevcudiyeti bir vakıa. Bu sebepledir ki günlük gazeteler birkaç sayfasını spora ayırıyor ve anlı şanlı spor yazarlarını kadrolarında bulundurmaya çalışıyorlar.
Bir spor müsabakasını tribünlerden seyreden kişinin bile, kendi gözlemlerinin yanı sıra spor yazarlarının kritiklerini ilgi ve heyecanla okuduğu bilinen bir gerçektir.
ESERİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
" Olmaz böyle bir şey, demeyin! Oluyor işte! Latin Amerikalı yazar Paulo Coelho ‘’Simyacı’’ adıyla bir roman yazıyor. Roman brezilya’dan çıkıp dünyaya mal oluyor. Tam yirmi üç dile çevriliyor, kırk altı ülkede yayınlanıyor, on milyona yakın tiraj yapıyor.
Ya Türkiye’de? Türkiye’de de bir yılda on üç baskı yapıyor. Eserde verilen mesaj nedir? Kadere rıza. Eserin ana fikri şöyledir:"
AYDINLARIN GÖZÜYLE SEYYİD AHMET ARVASÎ
"Baskılar, yıldırmalar, korkutmalar, hapishaneler, işkenceler; hasılı enva-i çeşit zulümlerden hiç birisi onu, doğru bildiği yoldan asla alıkoymadı. En olumsuz şartlarda bile hep dik durdu; gerçeği bütün gücüyle haykırdı. İşte bu mesajı alan on binler, Arvasî’yi Fatih Camii avlusundaki cenaze namazında yalnız bırakmadı..."
BATILAŞMA HAREKETİ
Modernleşme uğruna gelenekten geçtiler.
Milliliği bırakıp Avrupa’yı seçtiler.
Büyük Türk milletinin can düşmanları ile,
Girdiler de kol kola oynadılar; içtiler!
İFTİRA DENİZİ
Kötüledi yıllarca Avrupa ceddimizi,
Çıkarlarına göre yazdı tarihimizi.
İçimizden türeyen şakşakçıları ile,
Açtığı kampanyalar bir iftira denizi!
SEFA KOYUNCU I MUHAFAZAKARLIK NEDİR NE DEĞİLDİR?
Sefa Koyuncu - Gazeteci - Yazar
Muhafazakâr Sanat / Muhafazakârlık Nedir? Ne Değildir?
Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (İLESAM) İstanbul Şubesi tarafından düzenlenen Çınaraltı Sohbetleri’nin elli beşincisinde gazeteci şair yazar Sefa Koyuncu, “Muhafazakârlık Nedir? Ne değildir?” konusunu dinleyicilerle paylaştı. Azaklıoğlu Necati Bay Eğitim ve Kültür Vakfı’ndaki konuşmanın önemli bölümlerini bu videoda bulabilişiniz.
MİLLÎ KÜLTÜR
Dış kaynaklı yayınlar kimlerin hizmetinde?
Kendine has kültürü yok mu bu milletin de?
FELSEFE
Felsefe çıkmış değil hiçbir işin içinden,
İçinden çıkılan iş, uzaktır felsefeden!
TÜRKÇEMİZ ERİYOR
"Bugün farkında olsak da olmasak da, pek çok İngilizce terim ve kelime dilimize girmiş durumdadır. Hatta deyim yerinde ise günlük hayatta İngilizce dinler ve konuşur hale geldik de olayın vehametinin farkında bile değiliz."
"Ne yazık ki, dilimizin göz göre göre eriyişine dur diyecek bir merci de ortalarda görünmüyor."
EVRENSEL BAKIŞ
"Her alanda dünyaya açılma yolunda engelleri zorlayan Türk insanının evrensel mesajları değişik bir estetikle sunan kitaplara alaka göstermesi, edebiyatımızdaki kısırdöngünün aşılacağına işaret sayılabilir."
" Kitap okumamakla suçlanan Türk halkının kendinden birşeyler bulduğu eserlere ilgi gösterdiği ve bu nevi eserleri yerli yabancı ayırımı göztmeksizin okuduğu bir gerçektir. Her alanda dünyaya açılma yolunda engelleri zorlayan Türk insanının evrensel mesajları değişik bir estetikle sunan kitaplara alaka göstermesi, edebiyatımızdaki kısırdöngünün aşılacağına işaret sayılabilir."
BİLİMSEL ARAŞTIRMANIN NERESİNDEYİZ?
Dikkat edersek, toplum olarak oyuna, eğlenceye ve tembelliğe gereken itinayı göstermeye gelince rakibimiz yok. Bu sebeple olmalı ki “bilim” gibi “olmazsa olmaz” bir konuda yerlerde sürünüyoruz. İş nutuk çekmeye gelince mangalda kül bırakmıyoruz. “2000’li yıllar, aydınlık ufuklar, Türk asrı vesaire…”
AGANİGİ MAGANİGİ
“Aganigi maganigi” argo narası ile “agani” ve “nagam” kelimeleri tahrif edilmiş “para-mara” gibi, kuşdili tabir edilen anlamsız ses tekrarları sıralanmış “igi” gibi , “abidik-gubudik” bir ses ilave edilmiş (uydurulmuş) yani tahrifat ve tahribat yapılmıştır. (RTÜK, “Aganigi maganigi” argo, hem de fuhuş alan argosu bir narayı radyo ve televizyonlardan günlerce, aylarca dinlemiş ve dinlettirmiştir.)"
EDEBİYATIMIZDA RUMLAR VE ERMENİLER (4)
"Milli Mücadele yıllarında pek çok yazıda Yunanlıların zulümleri dile getirilir. Halide Edip ve Yakup Kadri bunlara şahit olan ve o devrin belgelerini bize ulaştıran yazarlardır. Yazarların uslubundan bu zulümleri işleyenlere karşı duydukları nefret hisleri solunur. Bu eserler o devri aksettiren sanat eserleri olduğu gibi, daha sonraki sanatkarları besleyecek malzemeye de sahiptir."
EDEBİYATIMIZDA RUMLAR VE ERMENİLER (1)
"Bugün çıkıp üniveriteli gençlerimiz de dahil olmak üzere bir anket yapsak ve gündemde olan bu iki mesele hakkında ne bildiklerini sorsak, 1915 olayının bir soykırım olmadığını bize etraflıca anlatabilirler mi? Rumlar’ın S-300 füzeleri ile Türkiye’yi hatta Türk dünyâsını tehdit altına alma niyetlerinden söz edebilirler mi? Elbette birşeyler söyleyebilirler ancak yeterli derecede bilgi ve şuur sahibi olduklarını söyleyebilmemiz sordur. Sebebi ise ilköğretimden üniversite sonuna kadar bu konularda yeterli bilgi sahibi olmamalarıdır. Kitle İletişim araçlarında bu hususlarda uyarıcı ve eğitici faaliyetlerindeki eksikliktir. Daha da önemlisi şâir, hikayeci, romancı, tiyatrocu ve senaristlerimizin ortaya koydukları sanat eserlerinde millî dâvâlarımızı kâfi miktarda ele almamalarıdır."
GÜNÜMÜZDE MEVLANA
"Ünlü LIFE dergisi dünya çapında bir araştırma yaparak, son bin yıl içerisinde insanların hayatını etkileyen siyasi, sosyal, ekonomik ve teknolojik gelişmeleri bir değerlendirmeye tabi tuttu ve yüz önemli olay ile yüz önümle kişiyi seçti. Life’in araştırmasında dünyayı etkileyen 73. Önemli insan olarak seçtiği Mevlana’yı insanlara her yerde, her şeyde Allah-ü Teala’yı aramayı öğreten bir büyük din alimi olarak tanıttı."
Sefa Koyuncu’dan "Edebiyatta Üçüncü Yeni Dönem!"
"Üçüncü Yeni Edebiyat Hareketiyle, Orhan Veli ve arkadaşlarının (Birinci Yeni – Garip) şiirimizden söküp attığı ölçü, kafiye, şekil ve şâiraneliği geri getiriyor; Cemal Süreyya ve arkadaşlarının daha da ileriye giderek (İkinci Yeni) şiirimize soktuğu anlamsızlık, saçmalık ve dağınıklığı reddediyoruz. Batı taklitçisi bu iki akımla binlerce yıllık Türk edebî zevkinin önü kesilmek, verimli kaynakların kökü kurutulmak istenmiştir. ‘Üçüncü Yeni’yle bu bölücü ve yıkıcı hareketlere set çekiyor, herkesi ölçülü, kafiyeli, şekilli ve anlamlı hâlis Türk şiirine sâhip çıkmaya çağırıyoruz!"
ŞİİR ARANIYOR
"Dünyadaki her şey gibi şiirin de bir düzeni intizamı, ölçüsü kaidesi vardı. Şiir dünyasında anarşik olaylara pek rastlanmazdı. Ahenk, anlam ve lirizm şiirin önemli unsurlarıydı. Şiirde ölçüsüzlüğe yer yoktu. Şekilsizliğe ise hiç ama hiç yer yoktu.
Sonra ne olduysa oldu. Şiir dünyasında fırtınalar, tayfunlar, kasırgalar esmeye başladı. Ölçüler tarumar, şekiller harap oldu. Şairler bu kargaşada kayıplara karıştı. Enkaz arasından çıkan yeni şairler artık eskileri beğenmiyor, ölçüye, şekile, kafiyeye hatta anlama bile isyan bayrağı açıyordu. Seslerini de gittikçe yükseltiyorlardı. Gün onların günüydü.."
ŞİİR ÜZERİNE
"Kafiyesiz, vezinsiz, şekilsiz şiir olmaz; şiir “Manzum ve mukaffa sözdür” diyenler ve bu dediklerinde direnenler olduğu gibi, “Şiirin vezin, kafiye ve şekille alakası yok” diyenler ortaya çıktı. Bu görüşü benimseyenlere göre, nesir de şiir olabilirdi. Kuvvetli heyecanlarla, yoğun duygularla örülü düz yazılara da şiir denildi. "
YAZMAZSAM
Şiir hayat pencerem,
Kalbimin tercümanı.
Yazmaz isem edemem,
Mısra mısra her anı.
TOLSTOY SENDROMU
"İdealist ve mistik Tolstoy, gerçeği ele alışıyla çağının en büyük yazarlarından biridir. Usluba önem vermemiş ve romanı sanat eseri haline getirmekten kaçınmıştır. “Sanat için sanat” tezinin ısrarlı savunucularındandır. Rus toplumunu ve ruhunu büyük bir güçle yaşatmayı, tahlil etmeyi başarmıştır."
YAZAR
Yazdığımı yaşarım,
Hayatımdır mısralar.
Ya ben şiir yazarım,
Ya şiir beni yazar.
KÜLTÜR VE EDEBİYAT HAZİNEMİZ
"Esasen mesele tesir altında kalmakta değil; aynı bir kültür dairesi içinde, milli özellikleriyle benzerlerinden ayrılan bir edebiyatın meydana getirilebilmesindedir. Bu bakımdan Türk Divanı’nın genel görünüşlü Müslüman-Türk mimarisine benzetilebilir. Müslüman milletler içerisinde, Türk mimarisinin nasıl bir milli özelliği varsa, Divan Edebiyatımızın da birçok milli özellikleriyle Arap ve Acem Edebiyatlarından ayrılan bariz bir şahsiyeti vardır. "
BİR KİTAP: “ÖRGÜT YÖNETİMİ”
Hacim olarak kitap toplam 200 sayfadır. Kitabın son 48 sayfası eğitimle ilgili kanun ve yönetmelikler ile kaynakçaya ayrılmıştır. İlk üç sahifesi de kapak ve iç kapakla ilgilidir. Geriye kalan 149 sayfada toplam 512 adet “örgüt” kelimesi geçmektedir.
Geçebilir mi?
Geçemez mi?
Normal mi?
Değil mi? "
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12