Yaşadıkça I AVRUPA'DA TÜRK TAKLİTÇİLİĞİ
Efendim, hep Türkiye'deki Batı taklitçiliğinden söz edecek değiliz ya!
Biraz da Avrupalıların Türk taklitçiliğinden bahsedelim de moral, motivasyon olsun.
Avrupa'da literatüre Turquerie (Türköri) diye geçen bir Türk taklitçiliği akımı vardır. 16. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar Türk san'at ve kültüründen etkilenen Batı Avrupalılar tarafından bu san'at ve kültürün taklit edildiği moda akımıdır. Birçok Batı Avrupa ülkesi Osmanlı İmparatorluğunun merkezi olan Türkiye'nin egzotik ve nispeten bilinmeyen bu kültüründen büyülenmiştir.
Batı, Türk yapımı ürünlere, san'atına, müziğine ve görsel san'atlarına, mimârisine artan bir ilgi göstermeye başlamıştır. Bu moda fenomen, Osmanlı ve Avrupa ulusları arasındaki ticari ve diplomatik ilişkiler arttıkça daha popüler olmaya başlamıştır. Daha 14. Louis döneminde başlayan Turquerie modası resim, müzik, edebiyat, küçük ev eşyaları, tiyatro ve hatta giyim kuşamı etkiler. Öyle ki Türk kıyafetleri giymek, bu şekilde resmedilmek çok revaçtadır. (Prof. Dr. Semra Germaner, BSV Bülten 79, s. 52)
Muhafazakâr san'at da; Avrupalıları övmekten vazgeçip, işte bu dünyayı hayran bırakan tarihî realiteye sahip çıkmak ve çağdaş teknolojilerle yenileyerek insanlığa sunmaktır.
Doç. Dr. Zeynep Yasa Yaman, "Modern Sanat Tarihi Nasıl Yazıldı?" başlıklı makalesinde Türkiye'de uzun yıllar san'atı yönlendiren kurumun Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi olduğunu kaydettikten sonra, "1936'da akademik reformla birlikte göreve getirilen kadro san'atı taklitten kurtarma adına, yeni bir düşünme biçimi ve evrensel bir dil olduğuna inandıkları Kübizm'i benimsedi.
Bu gelişme bizde san'at için san'at düsturunun pek işlemediğini, Kübizm'in toplumsal san'at adına tercih edildiğini gösteriyor" diyor ki, bu da akademinin doğru yolda olduğunun işareti. (BSV Bülten 79, s. 55)
Zira, Pablo Picasso Batı san'atını âdeta ters yüz eden Kübizm'i, Doğu san'atlarından (Afrika, Mısır, İber) etkilenerek kurmuş, Türk hat san'atıyla da yakından ilgilenmiştir. Picasso, Paris'e gidip atölyesinde çalışmak isteyen Hasan Kavruk'a, "Sen git memleketin Türkiye'deki Hüsn-i hat eserlerini incele. Biz onlara erişmeye çalışıyoruz" demiştir. (Dr. Vedat Erkul, Sanat ve İnsan, s. 141)
Yine aynı dönemde Türk ressamların da içinde yer aldığı bir soyu Paris Ekolü gerçeği vardır ki Türk-İslâm san'atlarının çağdaş Batı san'atına etkilerinin anlaşılması açısından önemli bir mâden.
- Üzerine gitmeli, bu mâdeni işlemeliyiz.
Önceki hafta, Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı, tarih kitaplarının yeniden yazılmakta olduğunu açıkladı. Bakan Avcı, "Her seviyedeki tarih kitaplarımız elden geçiriliyor ve geçirilecek. Ne yazık ki bizi birleştirmesi beklenen ama tam tersi zaman zaman bizi ayıran ifâdelerin bu kitaplardan temizlenmesi ve bütün milletin başarılarını ihtiva edecek tarih kitapları yazımı konusunda Talim Terbiye Kurulumuz çok kapsamlı bir çalışma içerisinde" dedi.
- Yerinde tespit ve iyi bir başlangıç.
Aynı anlayışla san'at ve edebiyat tarihimiz de yeniden yazılmalıdır. Dahası, Türkoloji hatta ilmî eser yazımındaki metodoloji ve referanslar A'dan Z'ye gözden geçirilmelidir.
- Ne dersiniz?
Bu radikal ınkılâbı başarabilir, eğitimde Batı taklitçiliğinden sıyrılıp aslımıza rücu ederek, Avrupa hatta dünyada yeni bir Turquerie (Türköri) akımı başlatabilir miyiz?
Sefa KOYUNCU I Türkiye Gazetesi I 02 Haziran 2013