BAYRAK
“… Türk milleti tarih boyunca bayrağını yüksekte tuttuğu, onu, yere düşürmektense ölmeyi yeğlediği içindir ki, devlet olarak ayakta kalabilmeyi başarabilmiştir. Tarihî seyir içerisinde Türk’ün bayraksız ve devletsiz ânı yoktur. Bayrak namusun, şerefin, inancın ve tevhidin sembolüdür.”
“Millet olarak biz elbette ki başkalarının bayrağına saygılıyız. Ama düşman da olsa, şerefiyle yükselmiş ve bir milletin, bir devletin sembolü olmuş bayraklara saygılıyız. Şerefsiz ve hainlerin bölücülük sembolü olan paçavralarına saygı gösterilmez, ancak tükürülür!”
“… Bu güzel vatanın ekmeğini yiyen, havasını teneffüs eden Türk, Avrnavut, Laz, Çerkez, Kürt, Tatar, Boşnak ve hatta Ermeni, Rum asıllı her fert “ay-yıldızlı albayrağı" yükseklerde tutmak için gerekirse canını, malını da feda etmekten çekinmemelidir. Etnik kökenden çok, ileri ülke, büyük devlet ülküsü etrafında kenetlenmeliyiz. Amerika bunu yapıyorsa, Fransa bunu yapıyorsa biz neden gerçekleştirmeyelim? Kaldı ki bizim İslâm gibi sarsılmaz bir harcımız vardır.”
TÜRK ŞİİRİ YOK MU?
“…1984 yılında, günlük bir gazete tarafından neşredilen “Dünya Şiir Antolojisi^” adlı kitapta, Türk Şiirinden bahsedilmemesine doğrusu hayret ettim. Türk Şiiri ve Şairleri, bir Türk Şairi tarafından hazırlanan antolojide yer almaya lâyık görülmüyor, Türk şiirinden hiç mi hiç söz edilmiyordu. “
“Sebep, olsa olsa, batıyı üstün görme kompleksi veya, yine aynı komplesten kaynaklanan “Bizde klasik yok” saplantısı olabilirdi.”
“1839 Tanzimat Fermanı ile başlayan batılılaşma hastalığı, aradan geçen birbuçuk asırda işi bu, “kendi kendini inkâr” noktasına kadar getirmiştir.
“Günümüz Türk Şiiri için de birkaç şey söylemek gerekir,e Türk şiiri geleneksel rayından çıkartıldığı için şekil ve muhteva insanımızın bir türlü benimseyemediği mecralara kaymıştır” diyebiliriz.