AGANİGİ MAGANİGİ

AGANİGİ MAGANİGİ

           

          “Aganigi maganigi” narasını televizyonda fındık reklamında (belki de benim gibi) ilk defa işitenler, bu seslerin ne anlama geldiğini merak etmişleridir. İşte bu yazıda bu merakı gidermeye çalışacağım. Gerçi reklam senaryosunu fevkalade bir maharetle canlandıran sanatçının jest ve mimiklerinden zihinde birşeyler çağrıştırıyor ama, yeterli değil.

            Birkere, durupdururken nereden çıktı bu kelime? Türkçe mi yoksa başka bir lisandan mı?

            TDK’nın Türkçe sözlüğünde böyle bir kelime (veya deyim) yok. Devellioğlu’nun devasa lügatinde (böyle bir terkip) yok. Elimizin altında bulunan diğer sözlük ve ansiklopedilerde de yok. (Şahsen dört yıllık Türkoloji tahsilim sırasında da hiç duymadım)

            Sözün özü, bu iki kelimenin aslını neslini ve ne anlama geldiğini ben de sizin kadar (belki de sizden çok) merak ettim.

            Osmanlıca-Türkçe (ikisi de aynı anlama geliyor) lügatlerde “Aganigi maganigi veya Aganigi naganigi” şeklinde bir terkibe raslanmıyor. Ancak bu terkibi oluşturan kelimelerin aslına müstenid kelimeler ve anlamları var. Ferit Devellioğlu’nun Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügat’inde Agani (Egani, “ga” uzun okunur) şarkılar, nağmeler, havalar, ahenkler, Nagam (Nağmenin çoğulu) ahenkler, ezgiler, güzel sesler, Abdullah Yeğin’in lügatinde Nağme (Çoğulu Nagamat) ahenk, güzel ses, avaz, ezgi, teganni ve Gına kelimesi de şarkı söylemek, teganni etmek anlamları ile açıklanıyor.

            Agah Sırrı Levend’in Divan Edebiyatı isimli inceleme eserinde de en ağır hiciv ve hezel örnekleri arasında “Aganigi maganigi” örneği yer almıyor. Sadece kelimelerin aslının geçtiği beyitler var ki bu beyitlerde de şarkı, nağme manası var:

           " Husreva bezmin neşatından zeban-ı hal ile

            Sazlar her su negamsız olup iderlar negam"

            Kanuni Sultan Süleyman Han devrinde yapılan bir sünnet düğününde çalgılı eğlenceyi anlatan Figani’nin bir şiirinden alınan bu beyitde negam (nagam) kelimesi iki ayrı anlamda kullanılıyor: Nağme ve gamsız.

            - Sözü uzattıkça uzattın. Şu “Aganigi maganigi” ne anlama geliyor, sadede gelsen de bir deyiversen, diye aklınızdan geçiyorsa, hiç meraklanmayın.

            Meşhur Türkçe sözlük, lügat ve ansiklopedilerde yer almadığına göre, bunların dışında bir kaynağı olmalı ama neresi. Yöre ağızları mı, şiveler mi, lehçeler mi, yoksa argo mu? Evet evet argo olabilir. Hulki Aktunç’un Büyük Argo Sözlüğü’nü açıyoruz (Tabii önce kütüphane kütüphane dolaşıp sözlüğü bulduktan ve bir kelime merakı yüzünden parasını ödeyip satın aldıktan sonra) bu iki kelimeyi yanyana getirenlerin argoda ne anlama kullandıklarını nihayet öğreniyoruz.

            Peki argonun kıymet hükmü nedir?

            “Argo, kanundan kaçanların dili. Uydurma dil, tarihten kaçanların… Argo, korkunun ördüğü duvar: uydurma dil şuursuzluğun. Biri günahları gizleyen peçe, öteki irfanı boğan kement. Argo, yaralı bir vicdanın sesi: uydurma dil, hafızasını kaybeden bir neslin. Argo, her ülkenin. Uydurma dil, ülkesizlerin. (Cemil Meriç, Yaşayan Türkçemiz, Cilt 1, s269)

            “Aganigi maganigi” argo narası ile “agani” ve “nagam” kelimeleri tahrif edilmiş “para-mara” gibi, kuşdili tabir edilen anlamsız ses tekrarları sıralanmış “igi” gibi , “abidik-gubudik” bir ses ilave edilmiş (uydurulmuş) yani tahrifat ve tahribat yapılmıştır. (RTÜK, “Aganigi maganigi” argo, hem de fuhuş alan argosu bir narayı radyo ve televizyonlardan günlerce, aylarca dinlemiş ve dinlettirmiştir.)

            “Kamus, bir milletin hafızası, yani kendisi: heyecanıyla, hassasiyetiyle, şuuruyla. Kamusa uzanan el namusa uzanmıştır. (Cemil Meriç, a.g.e. Cilt 1, s.269)

 

SEFA KOYUNCU