BİLİMSEL ARAŞTIRMANIN NERESİNDEYİZ?

KÜLTÜREL BOYUT I Bilimsel Araştırmanın Neresindeyiz?

          

       “Bilimsel araştırmada sınıfta kaldık” başlıklı bir gazete haberi ilgimi çekti. Paris mahreçli habere göre, OECD (İktisadi Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı)’na üye ülkeler arasında yapılan bir araştırma, bilimsel araştırmalar açısından Türkiye’nin sondan ikinci olduğunu ortaya koyuyor. Sondan birinci ülke İzlanda, üçüncü ise Meksika.

       “Türkiye’nin en önemli handikapı işte budur. İlimsiz hiçbirşey olmaz. İlimsiz ilerlenmez. İlmi araştırmalara gereken önemi vermezsen teknolojide söz sahibi olamaz, bağımlılıktan kurtulamazsın” gibi sayfa dolusu sitemkar cümleler, özdeyişler sıralasak kimsenin itirazı olur mu? Elbette olmaz. “Doğru söze ne denir” derler. Derler ama, deyip geçerler. Hatta “Biz de aynı kanaatteyiz, yıllardır biz de bilimsel araştırmalara önem vermeliyiz” deyip durmuyor muyuz?” diye bir sual de tvcih edebilirler. İster istemez siz de tasdik edersiniz. “Öyle ya!”

       Netice?

       Neticeye gelince “Kellim kellim la yenfa!” Yani, konuş konuş faydası yok! Yani, doldur boşalt bağ yap!

       OECD ülkeleri arasında, bilimsel araştırmalara ilgisizlik açısından Türkiye’nin İzlanda ve Meksika ile birlikte son sıralarda yer alması bizim boş lafa karnımızın hala tok olmadığının göstergesi değil mi?

       Kısacası, laf çok icraat yok!

       İnsanın yüzünü kızartan bu vahim tablo karşısında anlı şanlı aydınlarımız, bürokratlarımız, parlamenterlerimiz acaba ne düşünüyor?

       Yapılan incelemede ilmi araştırmalara en büyük önemi veren ülkenin Japonya olduğunu, Kore ve ABD’nin Japonya’dan sonra ikinci ve üçüncü sıraları aldığını öğreniyoruz.

        Japonya, Kore, ABD, yani teknoloji devleri.

        Bilimsel araştırmanın ileri üçlüsü.

        İzlanda, Türkiye, Meksika, yani teknolojinin cüceleri.

        En geriden gelenler.

        Dikkat edersek, toplum olarak oyuna, eğlenceye ve tembelliğe gereken itinayı göstermeye gelince rakibimiz yok. Bu sebeple olmalı ki “bilim” gibi “olmazsa olmaz” bir konuda yerlerde sürünüyoruz.

        İş nutuk çekmeye gelince mangalda kül bırakmıyoruz. “2000’li yıllar, aydınlık ufuklar, Türk asrı vesaire…”

        Türkiye’de insanların boş durmaktan kitap okumaya vakitleri yok. Herhalde fen adamlarının da bilimsel araştırmaya. Belki vakitleri var da kaynakları kıt. Her ne ise, sonuç tartışmasız ortada.

        Hoca Nasreddin merhumun dediği gibi un var, şeker var ama helva yapamıyoruz. Ülkemizde nice değerli bilim adamları, nice donanımlı laboratuvarlar var fakat bilimsel araştırmada sınıfta kalıyoruz.

        Eh bilim ışından yoksun olunca da birbirimizle uğraşmaya, hamasi nutuklar atmaya, sözün özü karanlıkta körebe oynamaya devam ediyoruz. Tekrar edelim ki:

        İlimsiz bir şey olmaz, ilim herşeye baştır.

        Karanlık yolda o en iyi arkadaştır!

 

SEFA KOYUNCU I YENİ MERAM GAZETESİ - 1999