TIRMIK
“Sömürge aydını” tabiri, yanlış hatırlamıyorsam mermum Seyyid Ahmed Ârvasi beyefendiye ait. Mânâsı ise, kafası, beyni ve davranışları ile Batı kültürüne teslim olmuş, kendi öz milletine tepeden bakan “kopuk aydın” demektir. Dahası, sömürge aydını “mankurt” psikozu içerisinde, öz vatanına ve milletine ihaneti meziyyet telâkkî edecek kadar ‘evrenselleşmiştir. Evrensellik, bu mânâda güçlü emperyalist ülkelerin emellerine âlet olmaktan başa bir şey değildir. Sömürge aydını, mankurt psikozu içerisinde öz babasına, öz annesine, öz kültürüne, öz vatanına ve dinine düşmandır.”
“…Düşman kabile, karşı kabilenin gençlerinin beynini belirli metodlarla yıkıyor ve kendi habilesine, hatta anne, baba ve kardeşine düşman haline getiriyor. Buna benzer laboratuvar deneylerini Rusya’da yapmıştır.”
KÜLTÜR EMPERYALİZMİ
“… Bu maksatla basına akseden pornografik neşriyat ile tiyatro, sinema ve televizyonlarda gösterilen müstehcen yayınlar, millet varlığını teşkil eden aile kurumunun temelinde patlatılan “psikososyal dinamitler” dir!”
“…Sanat, eğlence, yarışma gibi adlarla yapılan müstehcen programların yayınlanması devam ettiği sürece, cinsel ahlâk yıkılacak, boşanmalar, nikâhsız yaşayanlar, fahişeler, eşcinseller ve seks manyakları çoğalacak, sağlıklı aile sayısı azalacaktır!”
“…Milli kültürler, illi tarih bağları ile beslenip güçlenirler. Bu yüzden, milli tarih şuurunun yok edilmesi, hasımlarımızın ilk hedefleri arasındadır.”
TÜRK ŞİİRİ YOK MU?
“…1984 yılında, günlük bir gazete tarafından neşredilen “Dünya Şiir Antolojisi^” adlı kitapta, Türk Şiirinden bahsedilmemesine doğrusu hayret ettim. Türk Şiiri ve Şairleri, bir Türk Şairi tarafından hazırlanan antolojide yer almaya lâyık görülmüyor, Türk şiirinden hiç mi hiç söz edilmiyordu. “
“Sebep, olsa olsa, batıyı üstün görme kompleksi veya, yine aynı komplesten kaynaklanan “Bizde klasik yok” saplantısı olabilirdi.”
“1839 Tanzimat Fermanı ile başlayan batılılaşma hastalığı, aradan geçen birbuçuk asırda işi bu, “kendi kendini inkâr” noktasına kadar getirmiştir.
“Günümüz Türk Şiiri için de birkaç şey söylemek gerekir,e Türk şiiri geleneksel rayından çıkartıldığı için şekil ve muhteva insanımızın bir türlü benimseyemediği mecralara kaymıştır” diyebiliriz.
SANATTA MUHAFAZAKÂR YAPILANMA
2002’de 26’ncı sırada iken, bütün iç ve dış engellemelere rağmen, RECEP TAYYİP ERDOĞAN’ın Başbakanlığı döneminde Türkiye dünyânın 17’nci, Avrupa’nın ise 8’inci büyük ekonomisi olma başarısını gösterdi. Bu gelişmenin neticesi olarak da halkın refâh seviyesi arttı.
AK Parti’nin; UNESCO insâni gelişmişlik listesinde 92’nci sırasında olan ülkemizi üst seviyelere taşıyacak Kültür San’at projeleri ise GEZİ PARKI olaylarından, 17 ve 25 ARALIK darbelerine uzanan süreçte engellendi.
TAKSİM’E CÂMİ yapılması, târihi TOPÇU KIŞLASI’nın yeniden İnşâsı, AKM’nin yenilenmesi, AYASOFYA’NIN İBADETE AÇILMASI ve 2012 yılı ortalarında TBMM’ye gelmesi beklenen TÜRKİYE SANAT KURUMU (TÜSAK) KANÛN TASARISI, engellenen projelerin başında geliyor.
İnanıyoruz ki, ERDOĞAN’ın CUMHURBAŞKANLIĞI VİZYON BELGESİ’nde belirtildiği gibi Türkiye her alanda yeni bir atılım döneline girerken, engellenen Kültür San’at projeleri de tamâmlanacaktır.
Bu çalışmamızda, genellikle siyâsi ve ekonomik açıdan değerlendirilen olaylar zincirine bir de Kültür San’at penceresinde bakılmasını sağlamayı hedefledik.