Hüdavendigar Onur'un kaleme aldığı "Aydınların Gözüyle Seyyid Ahmet Arvasî" kitabı, Arvasi'nin akrabaları, arkadaşları, dostları ve sevenlerinin hatıra ve görüşlerine yer veriyor.
Arvasî, Türkiye Gazetesi'ndeki "Hasbihal" köşesinde uzun yıllar eğitici, yönlendirici, irkiltici ve uyarıcı yazılar kaleme almıştı.
Mânâ, ruh ve misyon birliği bakımından Ahmet Yesevî'ye benzetilip "Asrın Yesevîsi" diye tanınan Seyyid Ahmet Arvasî vefatından 24 sene sonra yeni bir eserle tekrar hatırlandı.
Arvasî'nin akrabaları, arkadaşları, dostları ve sevenleri hatıra ve görüşlerini "Aydınların Gözüyle Seyyid Ahmet Arvasî" adlı eserde topladı. Gazeteci-Yazar Hüdavendigar Onur'un hazırladığı kitapta; Yalçın Özer, Mustafa Necati Özfatura, Yılmaz Boyunağa, Dilaver Cebeci, Muhip Arvas, Murat Arvas, Ahmet Doğrusözlü, Vehbi Arvas, Prof. Dr. Hasan Seçen, Sadık Gökçe, Nazif Okumuş, Kemal Çapraz, Rasim Ekşi gibi çok sayıda gazeteci, yazar, siyasetçi ve gönül adamının Arvasi hakkında hatıraları yer alıyor.
Gazeteci-Yazar Onur'un daha önce de Ahmet Arvasî ile ilgili yayınlanmış 3 kitabı bulunuyor. 56 yıllık ömrünü ecdadına, dinine bağlı, vatanını, bayrağını, milletini seven, bilgili ve temiz bir gençlik yetişmesi için çırpınarak geçiren Seyyid Ahmet Arvasî, Türkiye Gazetesi'ndeki "Hasbihal" köşesinde uzun yıllar eğitici, yönlendirici, irkiltici ve uyarıcı yazılar kaleme almıştı. Son dönemin büyük mütefekkir ve ilim adamı merhum Arvasî, bir gönül adamı olduğu kadar, akıl adamı ve iyi bir eğitimci idi. O hayatı boyunca kendisine, yaratılanların en üstünü ve güzeller güzeli Sevgili ve Şerefli Peygamber Efendimizi örnek almış, imanı kâmil bir "Mümin" ve büyük bir "Hakk aşığı" idi.
Son nefesine kadar Türklüğe ve İslâm'a hizmet etmek için çırpınan, son derece ihlâslı ve yazdıklarını da yaşayan samimi ve dürüst bir kimse idi. Fertlerden başlayarak toplumun bütün alanlarında yeni bir dirilişi öngören yazıları, yaptığı ateşli konuşmaları, kaleme aldığı gazete makaleleri ile teorik bir yeni toplum modeli sunan Arvasî, her zaman farklı duruşuyla dikkat çekti. Hemen her fikir adamı gibi, onun da hayatı çile ile geçti.
Baskılar, yıldırmalar, korkutmalar, hapishaneler, işkenceler; hasılı enva-i çeşit zulümlerden hiç birisi onu, doğru bildiği yoldan asla alıkoymadı. En olumsuz şartlarda bile hep dik durdu; gerçeği bütün gücüyle haykırdı. İşte bu mesajı alan on binler, Arvasî'yi Fatih Camii avlusundaki cenaze namazında yalnız bırakmadı...
Seyyid Ahmet Arvasî'nin hayatı
15 Şubat l932 tarihinde Ağrı ilinin Doğubayazıt ilçesinde dünyaya gelen Seyyid Ahmed Arvasî'nin ailesi aslen Van'ın Müküs (Bahçesaray) ilçesine bağlı Arvas (Doğanyayla) köyündendir. Babası Gümrük Müdürlüğü'nden emekli Abdülhakim Efendi, annesi Cevahir Hanımdır. Ailesi Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'in soyundan geldiği için "Seyyid" sıfatıyla tanınmıştır.
Ailenin altı çocuğundan beşincisi olan Seyyid Ahmed Arvasî, ilköğrenimine Van'da başlayıp öğreniminin bu ilk kademesini Doğubayazıt'ta tamamlamıştır. Ortaokulu Erzurum'da bitiren Arvasî, lise öğrenimine Erzurum Erkek Öğretmen Okulunda başladı, bu öğrenimini de Erciş Öğretmen Okulunda bitirdi.
1952 yılında Konya'nın Doğanbeyli nahiyesinde ilkokul öğretmeni olarak göreve başladı. Yurdun çeşitli yerlerinde öğretmenlik görevini sürdüren Arvasî, Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagoji Bölümünü 1958 yılında tamamlayarak çeşitli eğitim enstitülerinde pedagoji öğretmenliği yaptı. 1978 yılında İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü'nden yirmi dört arkadaşıyla birlikte siyasî sâiklerle sürgün edilen Arvasî, l979 yılında emekli olmak zorunda kaldı.
Aynı yıl Milliyetçi Hareket Partisi Olağan Kongresi'nde Genel İdare Kurulu Üyesi sıfatıyla aktif siyasete atıldı. 12 Eylül 1980 darbesinden sonraki zulüm yıllarında Mamak zindanlarında çile dolduran S. Ahmed Arvasî ilk kalp krizini burada geçirdi. Bu olayı Başbuğ Alparslan Türkeş daha sonra şöyle anlatmıştır: "…tutukevinde geçirdiği kalp rahatsızlığı dolayısıyla Ankara Mevki Hastanesi'ne kaldırıldı. O gün daha dün gibi hatırımdadır. Görevliler kendisini hastaneye gitmesi için aşağıya indirdiler. Biz, yukarıda kalmıştık. Odamın penceresinden dış kapının açıldığı merdivenleri görebiliyordum.
Arvasî hocamızı hastaneye götürecek cankurtaran henüz gelmemişti. Ayakta bekleyecek hâli yoktu. Bitkin bir vaziyette taş merdivenlere oturarak cankurtaranın gelmesini bekledi. Yukarıdan askere seslendim. Bir binbaşı çıktı. Kendisine Arvasî Bey'in rahatsız olduğunu, bir sandalye getirilmesi için emir buyrulmasını rica ettim. Bu ricamdan sonra sandalye getirdiler. Daha sonra cankurtaran geldi ve uzaktan birbirimize el sallayarak ayrıldık, vedâlaştık…"
Bu tarihten sonra da inandığı ve uğruna başını koyduğu Türk-İslâm dâvâsını milletine anlatmayı sürdüren Seyyid Ahmed Arvasî, 31 Aralık 1988 tarihinde, daktilosunun başında iken Hakk'a yürüdü.
Uyanış Yayınevi Tel: 0212 527 29 49
www.uyanis.com.tr
SEFA KOYUNCU I TÜRKİYE GAZETESİ - 15.11.2012
ETİKETLER:
üçüncü yeni nesil
üçüncü yeni akımı
üçüncü yeni
Türk Şiiri
san’at
bati
politika
siyaset
din
çevre
arşiv
medya
röportaj
şair
şiir
türkçe
türkiye
Türk Dili ve Edebiyatı
Mufazakar Sanat
milli şiir
edebiyat
kültür
teknoloji
sanat
bilim
ilim
sefa koyuncu
arvasî
seyyid
Asrın yesevisi
Seyyid Ahmet Arvasî
Alparslan Türkeş
mhp
Hüdavendigar Onur
Hasbihal
Milliyetçi Hareket Partisi