Horasan’dan Anadolu’ya I SEYYİD HARUN VELÎ
EVLİYALAR OTAĞI KONYA
Hârûn ile birlikte kırk kişilik kafile,
Ayrıldı Horasan’dan yol alıyor menzile.
Anadolu’ya geçti Seyyid Hârûn, Bağdâd’dan,
Yol gösterdi bir bulut kafileye semadan.
Bulutun indiği yer mekanı olacaktır,
Seyyid Hârûn orada bir şehir kuracaktır.
O şehir Küpe Dağı şarkında kurulacak,
Seyyid Hârûn Velî’nin adıyla anılacak.
Kafile ilk olarak Bağdâd’da durakladı,
Bağdâd’dan sonra Konya ilinde konakladı.
Bulut dahi devamlı işaret veriyordu,
Konya semalarında cevelan ediyordu.
İlim irfan yatağı, evliyalar otağı,
Konya, Seyyid Hârun’un iki yıllık durağı.
Seyyid Hârûn Allah’a tevekküldedir her an,
Menziline varırdı, kimseye yol sormadan.
Teslim etti işini, ilahi iradeye,
Kaderine razıydı, götürürse her nereye.
İstemezdi boş yere geçmesini bir anın,
Zikri ile meşguldü, Allah-ü Teâlâ’nın.
İlahî ilham ile Konya şehrine geldi,
Konya’ya gelir gelmez hemen mescide girdi.
“Faruk Hoca Mescidi” ibadet yeri oldu,
Burada ibadete, tefekküre koyuldu.
Bu öyle bir ibadet, öyle bir tefekkürdü,
Ki geceli gündüzlü tam iki sene sürdü.
Mecburiyet dışında yerinden ayrılmadan,
Zikri ilâhi ile meşgul oldu durmadan.
Konya halkı Hârûn’un bu halini duymuştu,
Bu zatın kimliğini merak eder olmuştu.
Eşraftan bazıları kafileye gelerek,
Araştırdı Hârûn’u “kimdir bu zat” diyerek.
Öte yandan Hârûn’u bekleyenler de vardı,
Bunlar Hoca Fakih’e talebe olanlardı.
Mevlânâ Hoca fakih, vefat etmeden önce,
“Tabi olun” demişti “Seyyid Hârun gelince”
Merak arttı Konya’da: “Bu zat Seyyid Hârûn mu?”
Hoca Fakih’in haber verdiği aziz yolcu mu?
DEVAM EDECEK …. / ….
13.07.1993