Horasan’dan Anadolu’ya I SEYYİD HARUN VELÎ
KONYA’YA VEDA
Hoca Ahmet Fakih’in talebeleri geldi,
Seyyid Harun Velî’ye tabi olmak istedi.
Dediler ki “Efendim, hocamız haber verdi,
Horasan’dan bir velî gelir yakında, dedi:
O zatın sağ elinde beyaz bir beni vardır,
Seyyid Hârûn Velî ki, gönüller sultanıdır.
Ahmet Fakih Hoca’nın bildirdiği sizsiniz,
Bizi talebeliğe kabul eder misiniz?”
Hârûn Velî, “İlâhi emir aldık biz” dedi,
Hiç vakit kaybeteden yola çıkmak istedi.
Dedi ki: “EY dostlarım hemen yola çıkalım,
Gideceğimiz yere bir an evvel varalım.
Fazla uzakta değil Küpe Dağı, Konya’dan,
Yaklaşmış görünüyor tutacağımız mekan”.
Konya’da kalması için ısrar ettiler,
“Hem kardeşin Bedreddin çok hastadır” dediler.
“Eceli gelenimiz ölür” dedi büyük zat,
Er geç sona erer bu fâni dünyada hayat.
Vedalaştıktan sonra ayrıldılar Konya’dan,
Yola çıktı kafile Hatunsaray yolundan.
Harun Velî’nin hasta kardeşi vefat etti,
Bedreddin efendinin eceli yolda yetti.
Yetim kaldı Musa adındaki evladı,
Seyyid Hârûn Musa’yı himayesine aldı.
Buyurdu ki “Musa’ya çok iyi bakılacak,
Biz dünyadan göçünce yerimizi alacak.
Seyyid Bedreddin’i defn eylediler orada,
Seyyid Kabri denilir, kabrine o civarda.
Yolculur sırasında kafile konakladı.
Susuz kalan yolcular çevrede su aradı.
Su bulamayınca da temenni eylediler,
“Ne olurdu burada su olsaydı” dediler.
Seyyid Hârûn anladı biiznillah durumu,
Sordu oradakilere: “İhtiyaç olan su mu?”
“Evet” deyince yere asasını batırdı,
Allah’ın izni ile o yerden su fışkırdı.
DEVAM EDECEK …. /….
20.07.1993