Horasan’dan Anadolu’ya I SEYYİD HARUN VELÎ I ALÂEDDÎN-İ BAĞDÂDÎ

Horasan’dan Anadolu’ya I SEYYİD HARUN VELÎ

ALÂEDDÎN-İ BAĞDÂDÎ

 

Seyyid ile birlikte, kırk kişilik kafile,

Ayrıldı Horasan’dan, Allah’ın izni ile.

Kafilenin hedefi Küpe Dağı’na varmık,

Küpe’nin eteğinde güzel bir şehir kurmak.

Toroslar’ın bir kolu küpe Anadolu’da,

Medeniyet kuracak, Seyyid Hârun burada.

İlâhi vazifeyi yerine getirecek,

Ehl-i sünnet yolunu herkese bildirecek.

Bu sebeple terketti tâcı, tahtı, sarayı,

Dönüp bakmazdı artık verseler de dünyayı.

Kafile Horasan’dan, Anadolu’ya doğru,

Bulut refakatinde katediyordu yolu.

O sırada bir grup gidiyor önlerinden,

Hârun’un kafilesi takiptedir geriden.

Seyyid Hârun, ilâhî ilham ile öğrendi,

Kafilenin peşinden gidilmesi söylendi.

Buluttan haberi yok öndeki kafilenin,

Kimliğinden habersiz  peşlerinden gelenin.

Seyyid Hârûn Bağdâd’a doğru yol alıyordu,

Zirâ, Şeyh Alêddin, Bağdâd’da duruyordu.

Hocası idi bu zât, Seyyid Hârun Velî’nin

Yükseklerinden idi, İslâm âlimlerinin.

Hem İmâm-ı Câferi Sâdık silsilesinden,

Bir kerâmet ehliydi Bağdâd velîlerinden.

Kalp gözü açık olan bu ma^rifet üstâdı,

Hârûn’un gelişini biiznillah anladı.

Keşfini oradaki dostlarına bildirdi,

“Seyyid Hârun geliyor, karşılayalım” dedi.

Bağdâd sınırlarına yaklaşırken kafile,

Şehir dışına çıktı talebeleri ile.

Hayret etti dostları Şeyh’in tevazuuna,

Bu iltifat da neydi, Sultan Seyyid Hârun’a?

Görülmemişti böyle dışarıya çıktığı,

Bağdâd kapılarında yolcu karşıladığı.

Şey Alâeddîn böyle ortalığa çıkmazdı,

Misafirine üç gün nikabını açmazdı.

Önden yürüyen grup gelmişti bu sırada,

Şeyh’i, bekler görünce şaşırmıştı onlarda.

Önce kendilerine geldiğini sandılar,

Yanıldıklarını da az sonra anladılar.

Zira, Şeyh onlar ile fazla ilgilenmedi,

Gözleri arkadan gelen kafiledeydi.

Seyyid Hârun Velî’de geldi tam bu sırada,

İki İslâm büyüğü karşılaştı burada.

Alâeddîn Bağdâdi, çok iltifat eyledi,

Seyyid Hârun Velî’ye “Eve buyurun” dedi.

Önde giden kafile ibret aldı bu halden,

Tanıyamamışlardı büyük zâtı önceden.

Dostlardan birkaçı Şeyh Alâeddîn’e geldi,

“Seyyid Hârûn’a fazla değer verdiniz” dedi.

Şeyh dedi ki: “Susunuz, dilinizi tutunuz!

Bu acâip sözleri siz hemen unutunuz!

Bu zât, Peygamberimiz, efendimiz neslinden,

Sultanlığı bırakıp ayrıldı ülkesinden.

Ana tarafı Veysel Karâni’ye uzanır,

Bu zâta hürmet eden himmetini kazanır.”

 

DEVAM EDECEK  …../………..

29.06.1993

 

 

 

Dosyalar