Erdoğan’ın Tarihi Konuşması

YAŞADIKÇA I Erdoğan'ın Tarihi Konuşması

 

          Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, büyük bir vukuf, liyâkat ve dirâyetle "dünya liderliği" sergilediği Birleşmiş Milletler 66. Genel Kurulu'ndaki muhteşem konuşmasında, Orta Doğu'daki çözümsüzlüğün sebebi olarak İsail ve BM'yi işaret etti.

          Erdoğan'ın bu kararlı tavrının ardından tam üyelik için Filistin'in BM'ye başvurması da, konuşmanın ve Genel Kurul'un tarihî önemini artırdı. Sözlerinin satır başları arasında BM'ye ağır eleştiriler yönelten Erdoğan, "BM; kuruluş gayesine uygun davranmak ve bütün insanlığın hukûkunu korumayı esas almak üzere yeniden yapılanmak, vizyonunu yenilemek zorundadır" dedi.

          BM'nin Somali'deki kuraklık ve açlık tehlikesi karşısında aciz kaldığnı belirtti. Karabağ ve Kuzey Kıbrıs meselelerini dünyaya duyurdu. BM'yi İsrail-Filistin probleminde üzerine düşeni yapmamakla suçladı.

          BM Güvenlik Konseyi'nin bugüne kadar aldığı bağlayıcı nitelikteki 89 karara, İsrail'in uymadığını -altını çizerek- dile getirdi ve "Rahatlıkla fosfor bombasını, atom bombasını kullanan İsrail'dir. Buna karşı yaptırım yok" dedi.

 

          DERİN KÜLTÜREL BAĞLAR

          Erdoğan BM'de, Orta Doğu ülkeleriyle mevcut derin tarihî ve kültürel bağlarımıza da vurgu yaptı. "Arap Baharı" olarak nitelendirilen Orta Doğu'daki değişim ve dönüşüm hareketlerine başından beri destek verdiklerini, yönetimlere halkın isteklerine kulak vermeleri yönünde çağrıda bulunduklarını kaydetti.

          Erdoğan; "Bu çağrımızın, Mısır, Tunus ve Libya'da makes (yankı) bulmuş olmasından, halkın meşru talepleri doğrultusunda demokratik dönüşümün başlamasından büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Bu, bizi gelecek için ümitlendirmektedir. Ancak, hâlen olayların gerisinde kalan ve yanlış refleksler veren ülkeler olduğunu da üzüntüyle müşahede etmekteyiz" diyerek, sözü Suriye'ye getirdi:

          "910 km sınırımız var. Akrabalık bağlarımız var... Ülkede dökülen her damla kan, Suriye liderliğiyle halkının arasındaki bağı koparmaktadır. Türkiye olarak biz, gerek Suriye'de gerek diğer ülkelerde, halkların demokratik taleplerini desteklemeye ve rejimleri bu yönde adımlar atmaya teşvik etmeye devam edeceğiz." 

 

          ABDÜLHAMİD'DEN SONRA

          17 Mayıs 1901'de Theodor Herzl'in, "Yahudilerin Filistin'de yurt kurmasına izin vermesi hâlinde Avrupa'daki Yahudi bankerlerin Osmanlı'nın bütün dış borçlarını ödeyeceği" teklifi üzerine Sultan İkinci Abdülhamid Han, şu tarihî cevabı vermişti:

          "Ben bir karış dahi olsa toprak satmam, zira bu vatan bana değil, milletime aittir. Milletim bu vatanı kanıyla almıştır. Kan ile alınan toprak para ile satılmaz."

          Abdülhamid Han'dan yaklaşık bir asır sonra, Başbakan Erdoğan da, İsrail'e karşı Davos'taki 'One minute' çıkışını kararlılıkla devam ettirmekte ve ısrarla şöyle demektedir:

          "İsrail, bizden özür dileyecektir. Mavi Marmara katliamında şehid olan 9 vatandaşımızın ailelerine tazminat ödeyecektir. Ve Gazze'den ablukayı kaldıracaktır. İsrail yanlışını düzeltip bu taleplerimizi karşılayacak adımlar atmadıkça bu tavrımız değişmeyecektir."

          Erdoğan'ın İsrail konusunda izlediği bu dâhiyâne politika ilk meyvesini de verdi...

          - Filistin'in BM'ye bağımsızlık başvurusu hayırlı olsun!.. 

 

SEFA KOYUNCU I TÜRKİYE GAZETESİ - 25.09.2011

 

Dosyalar