Başkanlık Sistemi

YAŞADIKÇA I Başkanlık Sistemi

 

           Lütfen hatırlayalım.

           12 Eylül 2007 referandumunda sandık başına gittik. Yüzde 69 oranında “Evet” oyuyla milletçe bir karar verdik.

            - Neydi o karar? “Cumhurbaşkanını halk olarak doğrudan biz seçeceğiz.” Doğrudan halkoyuyla devlet başkanının seçildiği sistemin adı nedir?

            - Başkanlık!

             Evet, devlet başkanını doğrudan halkın seçmesi, “başkanlık sistemi”nin temel şartıdır.

             - Gerisi teferruat! Biz, referandumda “Evet” diyerek, tercihimizi başkanlıktan yana ortaya koyduk. Halk olarak üzerimize düşeni yaptık.

              - Şimdi söz, TBMM‘de.

 

              İKİ BAŞLILIK TEHLİKESİ

              Esasen, TBMM yeni anayasayı yaparken, bundan sonraki cumhurbaşkanını halkın seçecek olması realitesini dikkate almak zorundadır.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan aynı ekolden geldikleri ve fikirleri büyük ölçüde uyuştuğu için bugün ciddi bir problem ortaya çıkmıyorsa da, bu durum, ilânihaye böyle sürüp gidecek demek değildir. Üstelik, yeni göreve gelecek cumhurbaşkanı; mevcut yetkilerine halkoyunun da eklenmesiyle güçlenerek otomatikman “yarı başkan” konumuna yükselecek ve bu gücü, kendisini bu makama getiren halk yararına kullanmak isteyecektir.

Tabiatıyla, seçilmiş başbakan da aynı şekilde halkın ve anayasanın kendisine yüklediği görev ve sorumlulukları yerine getirmek durumundadır.

              - İki başlılık tehlikesi de işte tam bu noktada ortaya çıkıyor.

              - Tıpkı; Demirel-Özal ve Ecevit-Sezer dönemlerinde olduğu gibi.

              Hatırlarsanız; Başbakan Süleyman Demirel, bir türlü anlaşamadığı merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal‘a hakarete varan sözler sarf etmişti. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de tartıştığı Başbakan Bülent Ecevit‘in önüne anayasa kitapçığı fırlatarak, 2001 ekonomik krizinin patlak vermesine yol açmıştı.

                - TBMM, yeni anayasada, bu tür iki başlılığın tekrar etmesini önleyecek düzenlemeler yapmalıdır ki, bunun da en kesin ve kestirme yolu “başkanlık sistemi”ne geçmektir.

 

                 SANDIKTA “EVET” DEDİK

                 İktidar, meseleyi TBMM'‘de çözmenin yollarını aramalı, siyasi partiler de, vaktiyle merhum Özal'‘a yaptıkları gibi sırf Başbakan Erdoğan‘a muhalefet olsun diye halkın “başkanlık” isteğini göz ardı etmemelidir.

                 - Konu şahsî değil, ülkenin geleceğiyle ilgilidir.

                 Mevcut Parlamento aritmetiğinde muhalefet, halk iradesinin yeni anayasaya yansımasına engel mi oluyor? O zaman da tekrar referanduma gidilmeli, “başkanlık sistemi”ni isteyip istemediği halka açıkça sorulmalıdır. Lütfen hatırlayalım.

                  - Milletçe, 12 Eylül 2007 referandumunda, “başkanlık sistemi”ne yüzde 69'’la “Evet” dememiş miydik? Mesaj yerine ulaşmamışsa, sandıklar gelsin bir kere daha “Evet” diyelim.

                  - Üstelik bu defa, en az yüzde 70'’le!..

 

SEFA KOYUNCU I TÜRKİYE GAZETESİ - 20.05.2012

 

Dosyalar