ROMA SADİZMİ HORTLADI - BHD Haber - 03 Ağustos 2006

ROMA SADİZMİ HORTLADI
 
Dünyanın gidişâtı iyi değil. Adeta ortaçağın karanlık günlerine dönüldü. Birileri kan akıtıyor, birileri de çılgıncasına alkış tutuyor. 
Roma sadizmi hortladı; güç gösterisi için insanlar katlediliyor; birileri de büyük bir keyifle "Çok yaşa! Vur! Öldür!" diye alkış tutuyor.
Dünya ekranlarda kan, ölüm, barut ve bomba dumanı seyrede seyrede dehşet ve vahşete kanıksadı. İnsanlığın ruh dengesi bozuldu.
İnsanlık, kan, şiddet ve şehvetle uyuşturuldu. Artık kimse olan bitene aldırmıyor; "Gemisini kurtaran kaptan ve altta kalanın canı çıksın" diyor. ABD'de yapılan kamuoyu araştırmaları, Amerikalıların yarıdan fazlasının,İsrail'in Lübnan-Filistin katliamını desteklediğini gösteriyor ve yine Amerikalılar, Bush'un saldırı politikalarına destek veriyor. Dehşet ve ibret verici bir araştırma neticesi. 
İtalya'nın başkenti Roma'da, Lübnan'daki krizin tartışıldığı uluslararası konferanstan "Ateşe devam!" kararı çıkıyor; "Ateşe devam!" İsrail de, "Biz Roma'dan izin aldık!" diyerek, ateşe devam ediyor. 
Akıl havsala alır gibi değil. ABD ve İsrail eksenindeki bugünkü dünyanın durumunu mukayese ettiğimizde, eski Roma'yla büyük benzerlikler taşıdığını, hatta bugünün (ekran farkıyla) daha dehşet verici olduğunu görmemek mümkün değil. 
İşte size, Mehmet Ali Kılıçbay'ın kalemiyle ( 31.03.2006 Sabah) eski Roma'dan dehşet manzaraları: 
"Eski Romalıların bayıldıkları kanlı sirk eğlencelerinin en ünlü kişisi gladyatördür. Latince'nin kısa kılıç anlamına gelen gladius kelimesinden türeme bu sözcük, gösteri amaçlı dövüşen fakat her çarpışmada hayatını ortaya koyan profesyonel bir savaşçıyı ifade etmektedir.
Homeros, destanlarından İlyada'da, Troya'yı kuşatan Akhaların ünlü savaşçısı Akhilleos'un çok yakın arkadaşı Patroklos'un çarpışmalar esnasında ölmesi üzerine, onun için cenaze oyunları düzenlettiği anlatılır.
Romalı tarihçi Titus-Livius ise, İtalya'daki ilk gladyatör dövüşlerinin Roma'da değil, güneydeki Campagna Bölgesi'nde başladığını bildirmektedir. Nitekim Brutius kardeşler, M.Ö. 264 yılında Paestum'da, ölen babalarınaüç çift gladyatörün dövüşünü sunarak onu onurlandırmışlardır.  
 
Kanla yıkanan ölüler! 
 
Julius Caesar, babasının ölüsünü kanla yıkamak üzere, gümüş zırhlı 640 gladyatör çarpıştırmıştır. Ancak halkın bu cins dövüşlere olan ilgisinin fark edilmesiyle, siyasi hırsı ve parası olan her Romalı yurttaş halka bu gösterilerden sunmaya başlamış, böylece gladyatörlük Roma'nın en önemli mesleklerinden biri haline gelmiştir. Gladyatörlerin büyük çoğunluğu köle kökenlidir veya savaş esiridir ama şan ve para kazanmak isteyen özgür yurttaşlar da bazen bu alana girebilmektedir.
Hatta bazı büyük askerler, senatörler veyahut bizzat bazı imparatorlar, gladyatör olarak arenaya inip dövüşmüşlerdir. Gladyatörlük, aslında halka bedava sunulan gösterilerin Roma'yı tamamen esir almaya başladığı İmparatorluk Dönemi'nin hemen başında, M.Ö. 1. yüzyılda profesyonel hale gelmiştir. Ludus (oyun) adı verilen okullarda çok ağır bir eğitimden geçen gladyatörler, 20 tür oluşturmaktadır. Bu gladyatör sınıfları, zırhlarına ve silahlarına (armatura) göre oluşmaktadır.
Bir gladyatör adayının fizik özelliklerine göre hangi sınıfa ayrılacağını eğitmenler belirler, çünkü her tür silah farklı dövüş biçimi ve her dövüş biçimi de farklı fizik kapasite demektir. 
Gladyatör okullarında dövüş tekniği öğretenlere "doctor" denilir. Ağır silahlarla donanmış gladyatörlerin başında, adını bir İtalya kabilesinden alan Samniumlular gelir, hoplomacus ve secutor da bu kategoridendir. Hafif gladyatörler ise, Galyalı, Trak, Scutari gibileridir.
Bunların en ünlüsü, ağ, hançer ve üç dişli çatalla dövüşen retiarus'tur. Gladyatör türlerinin çoğunlukla etnik adlar taşıması, bu türlerin bu etnik savaşçılara bakılarak oluşturulduğunu işaret eder, zaman içinde gladyatör türlerine mensubiyetin hiçbir etnik bağlantısı kalmamıştır. Örneğin aslen bir Trak olan ünlü Spartacus, Trak türünde değil Retiarius türünde dövüşmüştür. 
 
İmparator! Ölecekler seni selâmlar! 
 
Dövüş başlamadan önce gladyatörler tanıtılır ve arenada tur atar. Gösteriyi düzenleyeni selamlarlar, eğer gösteri imparator tarafından düzenlenmişse, onun önünde durup "Ave imperator (veya ceasar) moritori te salutant" derler (Selâm imparator veya kayzer, biraz sonra ölecekler seni selâmlar).  Sonra silahlarının öldürücü olduğunu ispatlarlar, borazanlar çalar, oyun (adı oyun ama sonuçları yani ölüm gerçek) başlar. Galip gelen gladyatör, rakibini kendi kararıyla öldüremez. Buna ancak gösteriyi sunan, maliyeti üstlenen "editor" karar verebilir.   Yenilen eğer iyi çarpışmışsa bir "missio" (af veya geri gönderilme) elde edebilir. Bir gladyatör darbe aldığında, halk "Hoc habet" (Hah işte vuruldu!) diye bağırır. Yaralı, editor'un bulunduğu tribüne döner, sol elini kaldırır. Editor, halkın tepkisine göre baş parmağını yukarı kaldırırsa yenik gladyatör kurtulur. Aşağı indirirse (pollico verso) öldürülür. Galipler ödül ve para kazanır.
Gladyatörler, sirk eğlencelerinin giderek arttığı dönemde star haline gelmeye başlamış, onlara ilişkin eşyaların satışından büyük paralar kazanılmıştır. Bir Beckham'ın veya Magic Johnson'ın birer endüstri olması gibi endüstri haline gelen gladyatörler de, elbette para babalarının yatırım alanlarının başına geçmişlerdir.
Bir gladyatör ekürisine sahip olan kişiye "lanista" denilmektedir. Bir lanista'nın elinde bulunan, besleyip eğittiği gladyatör topluluğuna "familia gladiatoria" (gladyatör ailesi) adı verilmektedir. Lanista, oyun düzenlemek isteyen editor'ların başvurduğu kişidir, o da gladyatörlerini ya kiralar ya da satar.
Satış, özellikle çok kanlı oyunlarda uygulanan yöntemdir. Bunun yanı sıra, imparatorluğun sonlarına doğru, gladyatörün her zenginin mutlaka sahip olmasının gerektiği lüks bir ürün haline gelmesiyle, gladyatör satışları patlamıştır, tıpkı bugün lüks araba, yarış atı, ünlü tablo sahibi olmanın sağladığı prestij gibi bir şey.
Bazı gladyatör dövüşleri, halkı memnun etmek için çok kanlı olmakta, hatta "munera sine missione" (amansız dövüş) adı verilenlerinde arenaya çıkan herkes ölmek zorunda olmaktadır. Bu gibi dövüşlerde ölen gladyatörün yerine yedekler (suppositici veya tertiari) geçmekte, sonunda acemiler bile (tiro) arenaya sürülmekte ve nihayet bütün bir gladyatör ekürisi (familia) ölümü tatmakta, halk da buna bayılmaktadır. 
Gladyatör dövüşleri 404 yılında İmparator Honorius tarafından yasaklanmıştır. Ama Roma, sınırından içeri girmekte olan kabileleri durdurmak için dövüşmek yerine, kentlerin asalak halkını kan banyolarında eğlendirmek üzere adam çarpıştırmanın bedelini 476'da tarih sahnesinden çekilerek öder… 
Netice: 
- Zulüm payidâr olmaz. ABD ve İsrail'i de Roma'nın feci akıbeti bekliyor! 
 
 Sefa Koyuncu BHD Haber - 03 Ağustos 2006