Başbakan Erdoğan’a Açık Mektup - 6

YAŞADIKÇA I BAŞBAKAN ERDOĞAN'A AÇIK MEKTUP -6

 

Değerli Başbakanım; dil, kültür ve edebiyat mes’elelerinin köklü çözümü ancak dil ve tarih akademilerinin kurulması ile mümkündür. Yeni anayasa hazırlanırken, Türk Dil Akademisi kurulması konusunun da ele alınmasında zarûret vardır. Bugüne kadar konu çok kere gündeme gelmiş fakat her defasında engellenmişdir. Bu teşebbüslerden biri, 1982 Anayasası görüşmeleri sırasında Mehmet Pamak’ın verdiği teklifdir. Teklif şöyledir: “Danışma Meclisi Başkanlığına; Anayasa Tasarısının 168’inci maddesinin aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmesini saygılarımla arz ve teklif ederim. Türk Dil Akademisi: Madde 168. — Türk Dil Akademisi, Başbakanlığa bağlı özerk ve kamu tüzel kişiliğine sahip bir kuruluşdur. Görevi, Türk dilinin yaşatılması, korunması ve zenginleştirilmesini sağlamakdır.” Mehmet Pamak (9.9.1982).

AK Parti İstanbul Milletvekili Necat Birinci de, TBMM Genel Kurulunda yaptığı bir konuşmada, “20 milyon kilometrekare içinde meydana gelmiş bir kültürü yeniden Türk nesillerinin istifadesine sunmak üzere, Türk Dil Akademisi ve Türk Tarih Akademisi kurulması” gereğini dile getirmişdir.(7.12.2007)

Acil çözüm bekleyen dil ve edebiyat mes’elelerini özetlemem gerekir ise konu başlıklarıyla şöyle sıralayabilirim:

1- Orhun Kitâbelerindeki metinlerde var olduğu iddia edilen “ünlü uyumu” ve dilimizi sertleştiren “otomatik tasfiye kuralları” ders kitâblarından çıkartılmalıdır. Kelime ve eklerdeki ‘d’leri ‘t’ye, ‘b’leri ‘p’ye, ‘c’leri ‘ç’ye dönüştürmekden vazgeçilmelidir. Türkçe'nin ilk dönemi için geçerli olan kurallar, Selçuklu, Osmanlı Türkçesi'ne uygulanamadığı gibi, onların bir devamı olan Türkiye Türkçesi'ne de uygulanamaz. Dili tabiî rotasından çıkartıp, 12 yüzyıl geri götürmeye çalışmak, dünyada benzeri görülmemiş bir garâbetdir.

2- Millî Eğitim Bakanlığı okullarda, Türk cümle yapısını bozan devrik/ters cümle kullanımını önlemelidir. Devrik cümle gibi millî olmayan ve devrik cümleyi yaygınlaştırma aracı hâline gelen “serbest şiir”in teşvik edilmesinden de vazgeçilmelidir. Nesirde kurallı cümle, şiirde ise millî vezinlerimiz hece ve aruz teşvik edilmelidir.

3- Türk Dil Kurumu (TDK), kelimeleri sözlüğe halk dilindeki bozulmuş şekliyle değil, yüz yıl önceki metinlere geçmiş doğru hâliyle yazmalıdır. Kelimelerin TDK sözlüğündeki eksik ve yanlış imlâsıyle bir lise ya da üniversite öğrencisinin, aruzla yazılmış bir şiirin veznini bulma imkânı yokdur.

4-Kürtçenin, Türk dil ailesi içerisinde yer aldığını belgelerle ortaya koyan ilim adamlarının çalışmaları dikkate alınmalıdır. Kürtçe konusunda inisiyatif Avrupalılara bırakılmamalı, kültürel bölünme önlenmelidir.

5- Farsça ve Arapçanın yanı sıra, Türkçe şiirleri de önemli yekûn tutan büyük âlim ve mutasavvıf Mevlânâ Celâleddin-i Rumî, Millî Eğitim müfredâtında yer almalı, eserleri okullarda çocuklarımıza okutulmalıdır. Edebiyatımızda, Türk milletini Mevlânâ kadar çok seven ve her vesile ile öven ikinci bir şâir yokdur.

Sayın Başbakanım; zât-ı âlinize hitâben yazdığım bu açık mektûb serisini, beş maddede özetlediğim husûslara ilâveten, “Türk Dil Akademisi” kurulması teklifiyle noktalıyorum. Ancak, üniversite diplomasında “Türk filoloğu” yazan bir kültür-sanat editörü ve köşe yazarı sıfatıyla, inşallah bundan sonra da tesbit etdiğim yanlışlıkları (konu başlıklarıyla) dikkatlerinize sunmaya devam edeceğim. Saygılarımla.

SEFA KOYUNCU I TÜRKİYE GAZETESİ - 16.12.2012

 

Dosyalar