Konular
Resûlullah Efendimiz
Üçüncü Yeni
Ahiret ve Ölüm
Alimler ve Evliyalar
Başarı
Batı ve Türkiye
Doğa ve Çevre
Dış Politika ve Dünya
Dinimiz ve Ehl-i Sünnet
Eğitim
Ekonomi
Gençlik
Güncel ve Aktüel
İlim, Bilim ve Teknoloji
İnsan ve Toplum
İstanbul
Kültür ve Sanat
Muhâfazakâr San’at
Savaş
Sevgi ve Hoşgörü
Siyaset
Tarih
Terör
Türk Dili ve Edebiyatı
Türk Cumhuriyetleri
Türkiye
Zaman & Vakit
SEFA KOYUNCU
ÜÇÜNCÜ YENİ
ŞİİRLER
Şiirleri
İğnelik
Rubâi
Nükteler
YAZILARI
Yazıları
Üçüncü Yeni
Yaşadıkça
Erdoğan'a Mektuplar
HİKAYELER & MİZAH
RÖPORTAJ & HABER
Röportajlar
Haberler
SEYDİŞEHİR
SEYDİŞEHİR
FOTOĞRAFLAR
OBJEKTİFİNDEN
KİTAPLARI
VİDEOLAR
VEFATININ ARDINDAN
Etiket: sefa koyuncu
HOŞ SADA
“Ne derler?
“İki kapılı han”
“Misafirhane”
“Giden gelmez, gelen durmaz”
İnanıyoruz ki; boş bir ömürün enkazı yerine “Kubbede hoş sâdâ bırakmak” isteyen şahıslar ortaya çıkacaktır.
TRT’DEN BEKLEDİĞİMİZ
"...İkinci dünya harbinden sonra milletler arasındaki psikolojik savaşın şiddetlendiğini, günümüzde de olanca şiddetiyle devam ettiğini unutmamalıyız."
"...Rusya ve Amerika başta olmak üzere diğer batılı ülkelerde propaganda için milyarlarca dolar harcamaktan çekinmemekte, modern emperyalist zihniyetleriyle ülkeler üzerinde hakimiyet tesisine çalışmaktadırlar. Günümüzün en etkili propaganda aracı olan televizyonu kullanabildikleri ölçüde de hedeflerine yaklaşacaklardır."
LUNS’UN KİTABI VE ERMENİLER
Sefa Koyuncu’nun ’Seydişehir Postası’ gazetesindeki 11 Ekim 1988 Tarihli Yorum Yazısı
"...Avrupalıların tek bildikleri şey Ermeni iddialarıdır. Birinci Dünya Savaşında Ermenilerin kaç Türk’ü öldürdüğünden kimsenin haberi yok."
"...Amerika ve Avrupa’nın da, NATO eski Genel Sekreteri Joseph Luns’un yeni kitabındaki ikazlarına kulak vererek, Ermeni yalanlarına kanmamaları, ilmi araştırmalara önem vermeleri temennimizdir."
Sözde Ermeni Soykırımı iddiaları sadece Batı dünyası tehdit ettiğinde mi gündeme gelmeli? Yazı 1988 yılından...
UNUTTUĞUMUZ BİRŞEY VAR
"Sürat asrı artık bu şiirli duygu ifadelerine de yer bırakmamıştır. Şiir bile mekanikleşmiştir. İlerleyen teknoloji ile insanoğlu daha giderek tabiatı ve dünyayı daha çok kontrol altına almaktadır. Ancak rahatı, refahı ve huzuru sağlamada aynı başarı gösterilebiliyor mu?
"En yeni teknolojileri geliştiren zengin ülkelerin gençliği bile, huzursuzluktan öte bir buhranı yaşıyor. Binbir illetin pençesinde bir nesil ortaya çıktı sürat asrında. Dememekk ki, unuttuğuuz bir şey var! Bu güzel ilerlemenin teknolojik gelişmenin yanında sanata, edebiyata, estetiğe, duygu ve düşünceye yer vermeyi ihmal etmemeliyiz." Cümleler, 1988 yılından...
Referandum Sonrası - Seydişehir Postası I 1988
1990’lı yıllar ile 2010’lu yıllar arasında fark görebilecek misiniz? Muhalefette zihniyet değişmiyor.
"... Referandum yolunun muhalefet partilerince adeta faydasız bir müessese imiş gibi gösterilmesi, demokrasi adına fevkalade esef verici bir hadisedir."
"... Referandum sandığından büyük ekseriyetle "Hayır" çıktığına göre ahalli seçimler Mart’a belki de daha sonra kalmıştır. Bu sonucun uzun süredir seçim atmosferinde yaşayan Türkiye için faydası olduğu söylenemez. İktidar partisi ise 29 Kasım genel seçimlerinde aldığı oyu yaklaşık olarak korumuştur. Bu duruda dört yıl daha iktidardadır. Buna göre muhalefetin de "Özal’ı devirme" hedefine ulaşamadığı söylenebilir. Neticede referandumun muhalefet tarafından yozlaştırılmasından zararlı çıkan Türk milleti olmuştur. Çünkü bir anayasa maddesi değiştirme fırsatı değerlendirilememiştir."
Referandum Yaklaşırken - Seydişehir Postası I 1988
25 Eylül 1988... Bir referandum öncesi kaleme alınan yazıdan özetler:
"...1950’den önce şeflik döneminde bu millete hiçbirşey danışılmazdı. Bırakalım Anayasa Maddesi değişikliğini, millete seçim bile çok görülürdü."
"...Olağanüstü şartlar altında yapılan Anayasalar, zaman içerisinde ihtiyaca cevap veremez duruma gelmekte ve değiştirilmesi icabetmektedir. Bu anayasa değişikliklerinin yine olağanüstü şartlarda yapılmasını beklemek mi, yoksa millet iradesiyle değiştirmek mi daha iyi?"
İlk Alüminyum İhracatı - Seydişehir Postası I 1988
"1987 yılında Başbakan Turgut Özal, bir gazetecinin "Türkiye’nin en önemli meselesi nedir?" sorusuna, "İhracaatı ve döviz girdisini artırmaktır." diyordu.
"...Seydişehir’i bir "Alüminyum İhraç Merkezi" haline getirmek çetin bir mücadele ister. Seydişehir ve bölge sakinleri, tesislerde çalışan işçiler olarak, istikbâl için fekalade önemli olan bu gelişmelere destek olmak zorundayız. "
Seydişehir ve Türkiye, hedeflerine ulaşabildi mi?
Tevsie Yeşil Işık - Seydişehir Postası I 1988
"Bu dev tesislere sahip çıkılmazsa yıllardır olduğu gibi, istikbale dönük projelerin uygulanması gecikir. Belki de hiçbir şey yapılmaz. O zaman da tesisler önemini yitirir. Siyasilerle bölge sakinleri arasında iyi bir diyalog kurulur, bölge insanları ağırlığını hissettirirse tevsiin yapılmasına kimse karşı koyamaz."
"Yine bu bölge insanları tesislere sahip çıkmazzsa, kaybeden kendileri olur; yani hepimiz oluruz. Unutmamalıyız ki, Seydişehir’de bugün bir takım gelişmeler oluyorsa bu Alüminyum Tesisleri ve tesislere bağlı bir büyük kitle olduğu içindir."
Kamran Beyden Beklediğimiz - Seydişehir Postası I 1988
"...Alüminyum üretimi ve pazarlanmasında bir devlet politikası tesbit edilmemiş, alüminyum bir "milli dava" olarak ele alınmamıştır."
"Başta Uçak sanayii olmak üzere, birçok sanayi için stratejik önemi olan alüminyum ABD’de, üretimi devlet kontrolünde olan dört stratejik addeden biri olduğu bilinmektedir."
Orijinal Bir Bayram - Seydişehir Postası I 1988
Bunun için de herşeyden önce "Alüminyum"’u iyi tanımalı, içinde bulunduğumuz ve içinde yaşadığımız hazinenin kıymetini bilerek, ona sahip çıkmalıyız.."
"...Memlekezimizde TUSAŞ, Türk Havacılık ve Uçak Sayanii’nin kurulması ve ilk Türk savaş uçağının semalarımızda uçmasından sonra, alüminyum savunma sanayimizin vazgeçilmez bir maddesi olmuştur."
"...Gelişmekte olan ülkelerde demir-çelik tüketimi daha fazla olduğu halde, gelişmenin ileri seviyesine ulaşmış ülkelerde, alüminyum tüketimi artarak, demir-çelik tüketiminin hızı azalmıştır. Bu demektir ki, alüminyum tüketimi sanayileşmenin ölçüsüdür. Alüminyum, 2000’li yıllara bir numara olarak girecek özellikte bir metaldir."
Seydişehir Vilayet Olmalı - Seydişehir Postası I 1988
"....Ülkenin tek birincil alüminyum üreticisi olan Alüminyum Tesislerinde boksit madeni işlenmektedir. Fabrikanın kapasitesi artırıldığında Seydişehir, şu andaki nüfusunun iki katı bir nüfusa sahip olacaktır."
"... Seydişehir’in vilâyet olması, çevresi ile yurdumuz için kaçınılmaz bir zarurettir."
Genel Müdür Dedi ki…. - Seydişehir Postası I 1988
"Kimse devletten büyük değildir. Söz konusu olan Türk alüminyum ve bakır sanayii olduğuna göre kamu-özel ayırımı yapmadan ortak hareket etmeliyiz. Diğer ülkelerde bu başarılmış ve bir sisteme oturtulmuş, biz de bir ortak sistem kurmalıyız."
"Bizim toplantılarımız, Türk Alüminyum ve bakır sanayini dışa açarak kârlı sektörler durumuna getirmektir."
BAŞBAKAN’A SUİKAST
Turgut Özal’a suikast girişiminin ardından kaleme alınan yazı... Sultan Abdülhamid Han’ın tarihe damga vuran ve geçerliliğini her geçen gün artıran cümleleriyle bezenmiş. Girildiği tarih itibariyle yaklaşık 30 yıl geçmiş. Peki 2017 yılında güncelliğini yitirmiş mi?
"...Demek oluyor ki, seksen yıl önce de aynı problemlerden şikayetçi idik. Sulh ve sükun içerisinde geçen bir on yılımız olmamış. Harp zuhur etmiş, anarşi ve terör ortaya çıkmış, hükümetler binbir gaile uğraşmak zorunda kalmış. Bu da siyasi ve ekonomik istikrarı bozduğundan düzenli bir kalkınmaya imkan bırakmamıştır."
Vilayete Birinci Adım - Seydişehir Postası I 1988
"...Ankara sel felaketinde ailesini ve evini kaybeden bir baba, TV haberlerinde şöyle diyor, "Alt yapısız şehir olmaz. Ankara’da düzenli bir kanalizasyon şebekesi olmadığından çocuklarımı ve evimi kaybettim!" diyordu.
1988 tarihli yazıda konu Seydişehir’in il ollması ve il olma kriterleri.
Ver Elini Akdeniz - Seydişehir Postası I 1988
Konya - Seydişehir - Antalya yolunun açılması. Bir yol hikayesiydi, en uzunundan. Bugün değerlendirilebildi mi, bunu yöre halkı bilir.
"... Fakat Anadolu toprağının Akdeniz’e, Akdeniz’in mavi sularının da Anadolu’ya hasreti tarih kadar eskidir. İki ayrı iklim, iki ayrı dünyayı birleştirecek olan yolun bir an önce tamamlanmasını bekleyeceğiz. Ve diyeceğiz:
- Ver elini Akdeniz,
- Ver elini Anadolu’ya."
ALÜMİNYUM ÇIKMAZI
Hani bugün dünyanın en zenginleri arasındaki maden işletmecileri var ya? Buna bir de 1988 tarihinde yazılan yazıdaki şu cümlelerle bakalım. Bellki ülke politikalarımız uzun soluklu olsaydı diyeceksiniz.
"...Daha önceki yazılarımızda da ifade ettiğimiz gibi, alüminyum işletmeciliği Türkiye’de "Millî Dava" çapında ele alınmış değildir."
"Dünya alüminyum piyasasında kartelleşen üç-beş firma, "Borsa Tezgahı"nın arkasına saklanarak sözle fiyatları yükseltmekte, gerçekte ise düşük fiyatla alüminyum satarak, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin sanayiini baltalamaktadır."
Kocaoğlu’nun Başarısı - Seydişehir Postası I 1988
"...Belediye hizmetleri bir ekip işidir. Bu bakımdan bu büyük çalışmada belediye personelinin katkısı da büyüktür. Fakat şu da bir gerçek ki böyle kuruluşların başında iyi bir idareci, organizatör bulunursa başarıya ulaşmak mümkün olur. Aksi takdirde bir adım bile ileriye gitmek zordur."
Nerde Benim Hediyem? - Seydişehir Postası I 1988
"...Komşuları topladık, geldiler mallarını tanıttılar ama çocuğun hediyesi yok! Bana dediler ki, bir set satın alırsan (480 bin liraya) o zaman çocuğa bir çelik tencere hediye ederiz."
"Gerçekten de bu çirkin bir reklamcılık örneğidir."
Kapasite Arttırılmalı - Seydişehir Postası I 1988
Sefa Koyuncu’nun ’Seydişehir Postası’ gazetesindeki 3 Mayıs 1988 Tarihli Yorum Yazısı’nda Seydişehir Etibank Alüminyum Tesisleri’nin kapasitesinin artırılması yönündeki faaliyetlere yer veriliyor.
Önce Devlet - Seydişehir Postası I 1988
"Devlet düzeni hiyerarşi ile korunur. Hiyerarşinin zıddı ise anarşidir. Anarşi, devlet ve kanun hakimiyetini yıktığı zaman, devlet yok olmuş demektir. Tarih, bunun acı misalleriyle doludur."
"Bugün Ortadoğu’da Orta ve Güney Amerika’da, Asya ve Uzakdoğu’da devlet olabilme mücadelesi veren ve bu ideâl uğruna kan ve can feda etmekten çekinmeyen insanların mücadelesine bakarak devlet olmanın, devlet kalabilmenin kıymetini bilmeliyiz. Devlet müessesesini muhafaza edemeyen nice milletler, tarih sahnesinden çekilmeye, dünya haritasından silinmeye mahkum olmuşlardır."
Açık Oturum - Seydişehir Postası I 1988
Sefa Koyuncu’nun ’Seydişehir Postası’ gazetesindeki 12 Nisan 1988 Tarihli Yorum Yazısı.
"...1967’den Alüminyum Tesisleri’nin temeli atılmadan önce Seydişehir kuş uçmaz, kervan geçmez" bir belde."
Tevsii Projesi Unutuldu mu? - Seydişehir Postası I 1988
"Mısır gibi hiç madeni olmayan bir ülke alümina ithal ederek elektrolizhanelerde alüminyum elde etme yoluna gidiyorsa bunun bir sebebi olmalı. Gerçi hemen denecektir ki, Mısır’da enerji ucuzdur, bu sebeple elektroliz yoluyla alüminyum elde edilebilir."
Basınla Diyalog 2 - Seydişehir Postası I 1988
Kaymakam Sadık Altınkaynak, iletişimi güçlendirmek için bir hafta önceki yazıya destek veriyor ve tüm kamu kuruluşlarına bir yazı gönderiyor. Her iki tarafta iyi niyetli ve anlaşma niyetinde olunca, iletişim, etkisini örneğiyle gösteriyor.
Basınla Diyalog - Seydişehir Postası I 1988
İletişim... "Söz ola kese başı, söz ola kese savaşı" sözünün günümüzdeki en önemli araçlarından. 1987 yılındaki yazıda, dönemin iletişim imkanları ve iletişimin önemine dikkat çekilmiş.
ilk
46-60
61
62
63
64
65
66
67
68