YAŞADIKÇA I San'atkâr Padişah
Vefatının 95. yılında rahmet ve minnetle yâd ettiğimiz Sultan II. Abdülhamid Han'ın, büyük siyasi dehâsının yanı sıra
yüksek nitelikler sergileyen bir tasarımcı, sedef kakma ve ahşap oyma ustası olduğunu biliyor muydunuz?
Emekli subay Ethem Özaslan'dan dinleyelim:
"1943 yılında Beyoğlu Tereke Hâkimliği Müzayedesi'nden bir mobilya aldım. Üzerinde kim tarafından yapıldığına dair
bir işâret yoktu. İşçiliğine hayran kaldığım mobilyanın ne yazık ki eve taşınırken üzerinde çizikler oluşmuştu.
Tamiri için İstanbul'daki en iyi ahşap ustalarına götürdüm. Hiçbir usta tamir işini, üzerindeki ince işçiliğin orijinali gibi
olamayacağını düşünerek yapmak istemedi. O zamanlar 76 yaşında olan bir ustayı, binbir rica ile evime getirdim.
İhtiyar mobilyayı görünce, 'Hey Allah'ım, hey!' diye bir iç çektikten sonra, dedi ki:
'Bey, bunları biz yaptık. Hepsi, Sultan Abdülhamid merhumun Yıldız Sarayı Marangozhanesi'nden çıkmadır.
Bu takım yapılırken ben, 15-16 yaşlarında çırak olarak orada bulunuyordum. Bu takım, Alman İmparatoru II. Wilhelm'in
o tarihlerde İstanbul'u ziyaretinden sonra marangozhaneye bizzat Padişah tarafından sipariş edilmişti.
II. Abdülhamid'in ahşap ustalığını işitmişsinizdir. Ben de şahit oldum. Bazı günler kendisi de uğrar ve bu takımın üzerinde çalışırdı.
Bunların hepsi 18 parçaydı."
ABDÜLHAMİD TUĞRASI
Sultan Abdülhamid'in yaptığı eserlerde genel olarak Arapça Ayn ve He harfi, tuğrası ya da A.H harfleri vardır.
Padişahın eserleri, Yıldız Sarayı başta olmak üzere, diğer saray ve müzelerde, camilerde,
hânedan soyundan olan torunlarında, çeşitli koleksiyonerlerde mevcuttur.
1897 Osmanlı-Yunan Harbi'nin kazanılmasından dolayı mutlu olan Padişah; gazilerin hepsini
İstanbul'un önemli hastanelerde tedavi ettirip, sağlık durumlarının takibi için bir görevliyi her gün hastaneye yollamıştır.
Sultan o günlerde, Marangozhane Müdürü Mehmet Efendi'ye der ki:
"Mehmet Usta, 150 tane baston ağacı kes..."
"Ferman Efendimizin. Lâkin bu kadar baston ağacı ne olacak?"
"Tahkik ettim, gazilerimizin çoğunun ayaklarından yaralandığını öğrendim. Bunlar iyi olsalar da, yürümek için
bastona muhtaç kalacaklar. Hastaneden çıkıp memleketlerine giderken, kendilerine birer baston hediye edeceğim."
BÖYLE ZEVKLER EDİNİN
Abdülhamid Han, Selanik'e sürgün edildiği günün ertesinde Yıldız Sarayı'ndaki saatçilik ve marangozluk alet ve
malzemelerinin ne zaman geleceğini Fethi Bey'e sormuş ve cevabı beklemeden şöyle demişti:
"Böyle alışkanlıklar, meşgaleler, zevkler edininiz. Ben bunlara, şehzadeliğim zamanında merak ettim. Hükümdarlığımda da
vakit buldukça değil, vakit ayırarak devam ettim. Bugün benim için yalnızca meşgale değil, teselli de oluyor.
Ecdâd-ı izâmım (büyük dedelerim) içinde hemen hemen hepsinin daha âli ve tatminkâr alışkanlıkları vardı.
Çoğu, hüsn-ü hat (güzel yazı), şiir, edebiyat ile meşgul idiler."
(Hatice Ürün, İSMEK El Sanatları dergisi, 8. sayı, s.122)
Sultan, gençlik hatıralarını anlatırken de şöyle der:
"Gençlerimiz memur, asker veya ulemâdan olmayı istiyor. Neden, Osmanlı, büyük bir tüccar, mâhir bir san'atkâr veya
bir fen adamı olmayı düşünmüyor? Ben de ahşap sanatı ile meşgul olduğumdan halka iyi bir numune sayılırım.
Şimdiye kadar böyle çalışmaya alışılmamış olmasına pek yazık!"
Sözün özü:
- Sultan Abdülhamid Han tasarımı mobilyalardan bir tekinin değeri, bugün bile çok yüksektir!..
http://tg.com.tr/makaledetay.aspx?ID=564527