NÜKLEER SANTRAL NE OLDU?
Rusya'nın ardından İran doğal gazında da problem çıktı. Daha doğrusu petrol gibi doğal gazın da stratejik bir silah olduğu anlaşıldı.ABD ve Avrupa ile nükleer silah krizi yaşayan İran, Türkiye'ye gözdağı verdi.
İran doğal gaz sevkiyâtını azaltmakla, "Türkiye olarak eğer ABD'nin yanında yer alır, nükleer faaliyetlerime karşı çıkarsan doğal gazı keser, kışın soğuğunda dondururum; elektriksiz bırakırım" demek istedi.
- Yapar mı yapar!
- Çünkü, "El atına binen tez iner".
- "İğretiyi düğün damında soyarlar".
- "Dökme suyla değirmen dönmez".
- "Elden gelen öğün olmaz, olsa da vaktinde gelmez".
-Türkiye, enerjide yüzde 70 dışa bağımlı olduğu hâlde, köklü ve kalıcı tedbirler almak yerine, "komşu gazıyla kalkınma havası atarsa" belini doğrultamaz, işte böyle şamar oğlanına döner!
-Eğer aklımızı başımıza almazsak Rusya'yla da, İran'la da daha çok krizler çıkar. Ve Enerji Bakanı'nın yaptığı gibi soluğu hemen Türkmenistan'da alırız!
- Bu da çâre olmaz!
- Zira, Türkmenistan ve diğer Asya Türk cumhuriyetlerinde de karşına bilinen güçler çıkar.
- Bu ülkelerde petol, doğal gaz var amma, üretim kotasını, fiyatını, pazarını başkaları belirler.
- Zira, Osmanlıyı yıkanlar bütün Türk ve İslâm dünyasında ipleri ele geçirmişlerdir.
- Bu kuşatılmışlığı yarmak için Türkiye öz kaynaklarını harekete geçirmek, her sahada kendi teknolojisini üretmek zorundadır. Birkere millet olarak şu noktada mutâbık olmamız lâzım:
- Nükleer teknolojiden faydalanmadığı takdirde Türkiye'nin hidrolik gücü de, kömürü de, alternatif imkânları da, gittikçe artan enerji ihtiyâcını karşılayamaz! Bütün projeksiyonlar enerji krizini işâret ediyor.
- Tek çözüm, çok sayıda nükleer santral kurmaktır!
- Aynen Fransa gibi.
- Fransa'nın ve ondan nükleer enerji satın alan Avrupa ülkelerinin enerji darboğazına girdiğini hiç duydunuz mu?
-Duyamazsınız, çünkü nükleer santraller az bir madde ile temiz, bol, ucuz ve devamlı enerji üreten istikrarlı sistemlerdir. Enerji ise ekonominin atar damarıdır.
Aç gözünü hemşehrim!
Fransa 58 nükleer santrali babalar gibi işletmekte ve arkasına yaslanıp rahatına bakmaktadır. Rus ve İran doğal gazına da ihtiyacı yoktur. Çünkü Fransız vatandaşı doğal gazla değil,çok ucuz olan nükleer elektrikle ısınmakta, aydınlanmakta ve yemeklerini de nükleer enerjiyle pişirmektedir.
- Fransa'da deniz ve nehir kıyıları, turistik bölgeler nükleer santrallerle doludur.
- Son derece modern ve çevre dostu nükleer santrallerin çevresinde balıkçılar, deniz nakliyecileri normal faaliyetlerini sürdürmekte, vatandaş da buralarda denize girmektedir.
- Teknolojisine güvenen ülkeler nükleer santralleri meraklıları için turizme açarak, ayrıca para kazanmaktadır.
- Herhâlde Fransız, Alman, ABD'li, Çinli ve Japon, canının, sıhhatinin kıymetini senden daha az biliyor değil!
- Herhâlde o zürafa endamlı Fransa Cumhurreisi Jacques Chirac, aynı havayı teneffüs ettiği vatandaşıyla birlikte kendi sağlığını da tehlikeye atıyor değil!
- Gerçekçi davranarak, enerji konusunda rahâta ve huzûra kavuşmak için bizim de Fransa gibi en az 58 nükleer santrala ihtiyacımız var. Biz de Fransızlar gibi aydınlanma, ısınma, pişirme ve sanayide ucuz nükleer elektrik kullanırsak, enerji için başkalarının siyâsi kaprisine boyun eğmek zorunda kalmayız.
Bütün bu gerçekler ortada iken Türkiye'de nükleer santral yapımını geciktirenlere ve kurulmasına karşı çıkanlara bir çift sözüm var:
- Önce gidip Fransa'daki 58 nükleer santralden sâdece bir tanesini kapattırın, sonra gelip Türkiye'yle ilgili ahkâm kesin!
- Bunu yapamıyorsanız, bâri gölge etmeyin!
- Dünya ayağa kalksa, Fransa, nükleer santrallerinden bir taneciğini –teknik ömrü dolsa bile- kapatmaz! Daha doğrusu kapatamaz; çünkü halkına sağladığı yüksek hayat standardının seviyesini düşürmeyi göze alamaz. Kaldı ki Fransa, ömrü dolan santralleri modernize etmekte (yenilemekte) ve yeni santraller kurmaya devam etmektedir.
-İster sağcı, ister solcu, istersen orta yolcu ol; hatta rockçı, popçı, hip hopçı ve daha başka her ne halt olmak istersen hiç durma onu da ol; amma, aç gözünü hemşehrim! Kapatmak bir yana, Fransa 59'uncu nükleer santralini kurmaktadır.
Türkiye'de yeteri kadar nükleer santral kurulmadığı sürece bocalayıp duracağımız kısır döngü ise şudur:
- Yağmur-kar yağmazsa barajlar dolmaz, enerji üretiminiz düşer.
-Termik santrallerde kömür yakarak elektrik üretirseniz çevre kirlenir.
-İthal doğal gazla çalışan çevrim santrallerine güvenirseniz, elin oğlu işine gelmediğinde vanaları kısar ya da kapatıverir.
Ve kriz geliyorum demez; olanca dehşetiyle gelir!
Türkiye İran değil!
Diyebilirsiniz ki:
- Dünya İran'ın nükleer faaliyetlerini tartışırken, ABD'nin İran'a müdahâle ihtimâli konuşulurken, Türkiye'de nükleer santral kurmanın sırası mı?
- Evet tam sırası! İran bu "kayıkçı kavgasını" belki de Türkiye'nin nükleer santral kurmasını önlemek için yapıyor!
- Geçmişte de İran, Yunanistan, Ermenistan, Kıbrıs Rum kesimi ile birlikte oluştuduğu red cephesi ile Mersin Akkuyu nükleer santralinin yapımını durdurmuştu.
- Piyon yaygaracıların etkisinde kalan Bülent Ecevit, "Nükleer santrali içime sindiremedim" diyerek Akkuyu projesini rafa kaldırdı. Bu ülkeye pahalıya mal olan Rahşan-Ecevit romantizmi aflarla hukuk sistemini alt üst ettiği gibi, nükleer santral programını durdurmak suretiyle de bizi sâdece enerjide yüzde 70 dışa bağımlı hâle getirmekle kalmadı, bu milletin atom teknolojisinde dünyanın gerisinde kalmasına da sebep oldu.
- Bu defa Türkiye'nin nükleer santral kurmasına kimse engel olamaz!
- Çünkü, Türkiye İran değildir. (İran'a da engel olamazlar ya!) Türkiye bütün atom kuruluşlarının üyesidir ve uluslararası şeffaflık kurallarına riayet eden bir ülkedir. Nitekim. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) Başkanı Baradey de, nükleer santral kurması hâlinde Türkiye'ye her türlü desteği vermeye hazır olduğunu açıkladı.
Ve bir soru… Sayın Güler, geçen üç yıl boyunca dilinizden düşürmediğiniz "üç nükleer santral kuracağız" sözünü son günlerde hiç ağzınıza almaz oldunuz. Ne oldu, diliniz mi tutuldu?
Sefa Koyuncu - BHD Haber I 2007