Milli Kültür Bakanlığı

YAŞADIKÇA I Milli Kültür Bakanlığı 
 
           - Kültür ve Turizm Bakanlığı isminin, 12 Eylül ürünü olması  dikkatinizi çekti mi? 
           - 1957’den 1963’e kadar, “Basın-Yayın ve Turizm Bakanlığı”;  1963’ten 1981’e kadar da, “Turizm ve Tanıtma Bakanlığı” var. 
           - 1971’den 12 Eylül 1980 askerî darbesine kadar ise Kültür Bakanlığı müstâkil. 
           - Doğru olan da bu! 
           Derken efendim; ne olduysa olmuş ve 10 Aralık 1981’den itibaren,  Bülend Ulusu başkanlığındaki, 12 Eylül hükümeti tarafından o güne kadar  ayrı olan kültür ve turizm bakanlıkları birleştirilmiş ve ortaya şu ucûbe terkip çıkmış: 
           - Kültür ve Turizm Bakanlığı. 
           Dikkat buyurun: 
           - Millî kültüre değil, turizme odaklı bir kültür; daha açık bir ifadeyle, turistik kültür bakanlığı. 
          
           MİLLÎ SİNEMA KAYIPLARDA 
           Merhum Turgut Özal, bu garâbetin farkına varmış ve 1987’de yeniden müstâkil  Kültür Bakanlığı kurmuş ancak ne hikmetse, 2005’te tekrar kültür-turizme dönülmüş. 
           Mesele bakanlık sayısından tasarrufsa, Kültür Bakanlığının, Millî Eğitim Bakanlığıyla  birleşmesini anlarım ama turizmle asla. 
           - İsmin ne önemi var, deyip geçmeyin! 
           - Kültür Bakanlığı ayrı olursa asıl alanına, yani kültür hatta kuruluş kanununda  ifadesini bulduğu üzere millî kültür işlerine bakar. 
           - İşin içine turizmi de katar, Kültür ve Turizm Bakanlığı derseniz, bakanlığın misyon ve fonksiyonunda turizm öne geçer. 
           - Tıpkı bugün olduğu gibi. 
           - Bunları niçin yazıyorum? 
           - Kamuoyunda konuşulduğu ve tartışıldığı için. 
           Son zamanlarda katıldığım toplantılarda, Kültür Bakanlığından  rahatsızlığın yüksek sesle dillendirildiğine şâhit oluyorum. 
           Rahatsızlık, Bakanlıkça, millî ve manevi değerlere yeteri kadar   önem verilmemesinden kaynaklanıyor. Millî kültür ve sinemaya yıllarını veren kişi, kurum ve kuruluşlar; işe yarar yaramaz her türlü  projeye katkı sağlayan Kültür Bakanlığı ve TRT‘den bekledikleri  desteği bulamamaktan yakınıyor. 
           Görüşmek, istişare etmek ve proje sunmak için randevu alamadıklarını,  alsalar da savuşturulduklarını ifade ediyorlar. Bu sebeple olmalı ki,  Turgut Özal döneminde şahlanan millî sinema bugün kayıplarda. 
           - Bir de kanayan yara, sözde yerli televizyon dizileri var. 
           -  Öteden beri bizi, kendilerine benzeterek asimile etmeye çalışan Batılılar; millî hasletlerimizi yok etmek için var güçleriyle çalışıyorlar. Bunu da kitap, dergi, gazete ve internetin yanı sıra, çağın en etkili iletişim aracı olan televizyonla yapıyorlar. 
           - Bizi, dizi dizi dizilerle sinsice kurşuna diziyorlar! 
 
           EROS BAŞI, SADAKA TAŞI 
           - Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, kabinenin en çalışkan bakanlarından biri mi diyorsunuz? 
           - Katılıyorum. 
           - Ancak millî kültürden çok, turizme hizmet ettiği de bir gerçek. 
           - Yurt dışına kaçırılan tarihî eserlerden 3611’inin yurda getirilmiş olması  ülke turizmi adına elbette büyük kazanç. 
Hatta, Bakan Günay, bu konuda bir müjde daha vererek, şöyle diyor: 
           - Eros başını da getireceğiz! 
           - Eros başını (Eski Yunan heykeli) anladık da, dikkat buyurun: 
           - - Meselâ, Osmanlı-İslâm medeniyetinin zirvesi olan, kayıp  “Sadaka Taşları”ndan hiç söz etmiyor! 
           - Zira; adı Kültür ve Turizm Bakanlığı olunca, kültür de turizme göre  dizayn ediliyor. Öyle olunca da “millî kültür” yerine, günümüzdeki gibi  “turistik kültür/popüler kültür” öne çıkıyor. 
           - Şu hâlde yapılması gereken, 12 Eylül öncesinde olduğu gibi kültürü  turizmden ayırıp müstâkil bir bakanlık hâline getirmek. Hatta, bir adım  daha ileri giderek, adını da millîleştirmek! 
           - Sözün özü, aranan kan: 
           - Millî Kültür Bakanlığı!.. 
 
Sefa KOYUNCU - Türkiye Gazetesi - 29 Ocak 2012
 
http://tg.com.tr/makaledetay.aspx?ID=522465
 
 
 

Dosyalar