Türkoloji’yi Kim Kurdu

ÜÇÜNCÜ YENİ I Türkoloji’yi kim kurdu?

 

          Edebiyat fakültesi ikinci sınıfın daha ilk dersiydi.

          Genç bir doçent, kürsüye geçti;

          ‘Merhaba çocuklar’ deyip, kendisini tanıttı ve ilave etti:

           - Halk  Edebiyatı derslerini birlikte yapacağız.

Buraya kadar her şey normaldi. Asıl dikkatimi çeken noktaya geldik.

          Dedi ki:

          - Sizi, yarı Şaman yapmadan bu okuldan mezun etmem!

          Bu arada, ceketinin üst cebinden bir şey çıkarıp, sordu:

          - Bu nedir, biliyor musunuz?

          -….!

          Cevabı kendisi verdi:

          -Bu, bir kurt tırnağıdır. Bana, Altaylar’da bir Şaman verdi. Hep yanımda taşırım.

          Bu ilginç sözleri defterime not ettim.

          Ettim etmesine de, deftere tekrar bakmaya hiç gerek olmadı. Aklıma da not etmişim. Hiç unutmadım. 

          ‘- Sizi, yarı Şaman yapmadan bu okuldan mezun etmem!

          - Bu, kurt tırnağıdır. Bana, Altaylar’da bir Şaman verdi.’

          Halk Edebiyatı derslerini, Abdülkadir İnan’ın ‘Şamanizm’ ve Prof. Dr. Bahattin Ögel’in hacimli iki ciltlik ‘Türk Mitolojisi’ kitaplarından takip ediyorduk.

 

          MEVLÂNÂ İLE ŞEMS

 

          Derslerin birinde söz, Mevlânâ Celâleddin-i Rumî hazretlerinin kerâmetlerine; Şemseddîn-i Tebrizî hazretleriyle kıssalarına geldi.

          Doçent; ‘Bu efsaneler, aynen Hristiyan papazlar için de anlatılıyor’ deyince,  dayanamayıp söz istedim. Verdi.

          Ayağa kalkıp, dedim ki:

           - Mevlânâ ve Şems hazretlerinin kerâmetleri şahitli, belgeli literatüre geçmiştir. Efsane değil, hakîkattir. Hristiyan papazlarla asla mukayese edilemezler. Büyüklükleri dünyaca kabul edilmektedir. Şu an bu sınıfta bulunan 30 kişinin hepsi de, kerâmetlerin ve menkibelerin doğruluğuna inanmaktadır. Bizim inancımızı bozmaya çalışıyorsunuz...

           Hiç beklemediği bu çıkışım karşısında şaşırdı. Cevap vermeyip, geçiştirdi.

Fakat, adımı ‘Dayı’ya çıkardı.

          Sınıfa geldiğinde yoklama alırken listeden herkesin ismini soyadını okuyor;

          sıra bana gelince, ‘Sefa Dayı, burda mı?’ diye soruyor,  bütün sınıfın bakışlarını üzerime çeviriyordu.

 

          BATI METODOLOJİSİ

 

          İlerleyen günlerdeki derslerde de, doçentin benzer ifadeleri ve benim itirazlarım devam etti.

          Sonunda, doçent dayanamayıp, baklayı ağzından çıkardı:

          - Türkoloji’yi Batılılar kurdu. Bana verilen programda, evliyaların kerâmetlerine efsane deniliyor. Halk Edebiyatı derslerini Batı metodolojisine göre anlatıyorum…

          Başka türlü anlatamam.

 

          - Duydunuz mu? 

          Türkoloji’yi Batılılar kurdu; biz de onların, ‘Edebiyat fakültelerinde Şamanizm’i ve  Türk Mitolojisi’ni öğretin; evliyanın kerâmetlerine efsane (uydurma) diyerek, gençleri İslâmiyetten uzaklaştırın’ şeklinde düzenleyip elimize verdikleri plan ve programa göre ders yapıyoruz.

 

          - Şaşırmadım.

 

          ‘Hür sömürge sistematiği’ adını verdiğim Tanzîmât’ın getirdiği biricik yenilik işte budur: Batı’nın emrine girmek!

          - Bütün bunları niye anlattım?

 

          Sevgili milletimin, ‘edebiyat fakültelerinde olup bitenlerden’ haberi olsun diye.

          - Mezuniyet mi?

           Sınıftaki 30 kişiden hiçbirinin değil yarı, çeyrek Şaman olduğuna bile şahit olmadım.

          - Tamamı da diplomasını aldı.

 

SEFA KOYUNCU I TÜRKİYE GAZETESİ - 31 TEMMUZ 2011

 

Dosyalar