ÜÇÜNCÜ YENİ I Şiirsever Başbakan
Başbakan Erdoğan; gelişmiş ekonomilere sahip AB ülkelerinin bocaladığı, komşumuz Yunanistan'ın iflas ettiği, İspanya, Portekiz hatta İtalya'nın sarsıldığı ABD kaynaklı küresel kriz döneminde, ülkemiz için büyük bir şans oldu.
Krizi sollayan Türkiye; Erdoğan'ın azmi, iradesi, çalışkanlığı ve dehâsı sayesinde dünyanın en ileri ülkelerinden biri olma yolunda hızla ilerliyor. Aynı şekilde; şiirsever kişiliğiyle Başbakan Erdoğan; Türk edebiyat, kültür ve sanatı için de büyük bir şans oldu.
Siyaset sahnesine çıktığından bu yana âdeta, Erdoğan'la özdeşleşen ve gündemden hiç düşmeyen şiirin yıldızı yeniden parladı. Komşu ülkelerle sıfır problem stratejisi ve Davos'taki "One minute" duruşuyla; başta Orta Doğu olmak üzere; Balkanlar, Rusya, Çin ve ABD ile Avrupa, Asya ve Afrika'da; kısacası bütün dünyada Türkiye'nin itibarını yükselten Başbakan Erdoğan'ın şahsında, 1940'lardan bu yana prestij kaybeden şiir de, tarihî itibarını yeniden kazandı.
ÇEKİRDEKTEN YETİŞME
Filistin'e Özgürlük Hareketi Lideri ve eski İngiliz Parlamenter George Galloway'in, "İslam ülkelerine Erdoğan gibi lider lâzım" dediği Başbakan'ın, başına hayli işler açan şiir macerası, gençlik yıllarına kadar uzanıyor. 70'li yıllar...
Hâlen yurt dışında ticaretle uğraşan Mustafa Metin, Fatih İmam Hatip Lisesinde birlikte okuduğu Erdoğan hakkında, "Erdoğan, okulumuzun münazara sözcüsü idi. Hitabet alanında sürekli İstanbul birincisi olurdu. 1973'te, Tercüman gazetesince düzenlenen 'En iyi şiir okuma yarışması'nda birinci oldu. Okulumuz, onun sayesinde Türkiye derecesi de yaptı. Başbakanın şimdiki hitabet başarısı, o günlere dayanıyor" diyor.
Erdoğan da, yeri geldikçe talebelik yıllarına işaret ederek, "Biz tepeden inme değil, çekirdekten yetişmeyiz" diyor. O yıllarda, merhum Necip Fazıl Kısakürek'in İstanbul'daki bir konferansı için hazırlıklar sürerken, onu takdim edecek bir kişi aranır.
Kolay beğenmeyen Üstâd; birkaç adayın hitabetini dinledikten sonra, Recep Tayyip Erdoğan'ı işaret eder:
- Beni, bu delikanlı takdim etsin!
Necip Fazıl, bir vesileyle de şöyle der:
"Ben şiir yazarım, Tayyip Bey de okur!"
ŞİİR VE CEZA
Şiirle âdeta bütünleşen Erdoğan'a, 'Sevgi Platformu'nca şu ilginç soru yöneltilir:
- Hiç âşık oldunuz mu?
- Evet oldum. (Emine Hanımı kastederek); şu anda ilk ve tek âşık olduğum kişinin yanındayım. 31 yıldır aynı hayatı paylaşıyoruz.
- Tek bir cümleyle, aşk sizce nedir?
- Aşk, kişinin sevdiğinde yok olmasıdır...
"Bu şarkı burada bitmez" adlı bir şiir kaseti de çıkaran Erdoğan, 1997'de okuduğu bir şiir yüzünden mahkûm edilir. Pek tabii ki, Emine Hanım için de zor günler başlar... Dört ay, Pınarhisar Cezaevinde yatan Erdoğan'ın, çıkardığı şiir kasetinin bütün gelirini (29 milyar lira) düşünce suçlularına bağışlaması da oldukça manidar.
'Üçüncü Yeni; ölçülü şiir-kurallı nesir akımı'nın; genellikle Necip Fazıl ve Mehmed Akif'den, vezinli, kafiyeli şiirler okuyan "Şiirsever Başbakan" döneminde güçlenmesi de, elbette sebepsiz değil...
Her vesileyle ezberden şiir seslendiren Erdoğan; gençlerle TBMM'deki bir buluşmasında, onlara Akif'den okuduğu bir şiirle nasihat ettikten sonra, şöyle diyor:
- Ben tabii, şiiri çok severim. Yazamam ama okurum. Şiir de beni çok sever!
SEFA KOYUNCU I TÜRKİYE GAZETESİ - 15.05.2011