İNSANIN ATASI MEĞER NE İMİŞ?

İNSANIN ATASI MEĞER NE İMİŞ?

 

          Lise öğrencisi olan yeğenim Tahir’i tebrik ettim, karnesi mükemmeldi. Ortaokula giden Hasan pek o kadar başarılı değildi ama tuttuğunu kıvıran cinsten oldukça açıkgöz bir çocuktu. Derslerden bahsederken üçüncü yeğenim ilkokul öğrencisi Kâzım soluk soluğa içeri girdi. Bana aceleyle “hoşgeldin” dedikten sonra “Televizyon bugün saat beşte açılır” diyerek televizyonun düğmesine bastı. Çocuklar için hazırlanan “Bizim Ekran” gösteriliyordu. Dikkat kesilip hep birlikte seyre başladık. Otobüsün hareketine iki saate yakın zamanım vardı ve kısa bir ziyaret için uğradığım bu akrabalarıma veda edecektim.

           Program güya dünyanın ve insanların meydana gelişini çizgi film halinde gösteriyordu. Patlamalara benzer bir takım manzaradan sonra suda bir hücre görüldü ve derken bir kertenkele meydana çıktı. İlk yaratık güya bu sürüngen olarak takdim edildi. Sonra bu yaratık kılık değiştirerek goril mi olmadı maymun mu olmadı timsah mı? Hâsılı tiyatro oyuncusu gibi durmadan kılık değiştirip durdu ve galiba insan olamadan filmde bitti.

             Filim bittikten sonra yeğenlerime, yani Lise’ye giden takdirnâmeli öğrenci Tâhir’e, Ortaokul’a giden Hasan’a ve ilkokul öğrencisi Kâzim’e iyice dikkat ettim ve ne anladıklarını, bu filmin ne demek istediğini sordum.

             Anladığım şu oldu ki, sıradan bir çizgi filim seyretmişlerdi o kadar. Hiçbirşey anlamamışlardı ama kalb göze tâbi olduğuna göre saf dimağlarında bir takım izler bırakmış olabilirdi. Bu izler ileri biyoloji okurlarken işleyecekleri bu mevzular için hazırlık olabilir ve böylece bu yanlış ve zararlı inanışa sapmalarına vesile teşkil edebilirdi.

             Nitekim aynı kaygıları taşıyan bir anne de bir gazeteye gönderdiği mektubun da şöyle feryat ediyordu:

 

           

                                                 (06.02.1983 - TERCÜMAN GAZETESİ)

             

            Başlarken de ifade ettiğim gibi her yaş ve tahsil kademesinden bir grupla seyrettiğimiz bu programdan çocuklar hiçbir şey anlamadılar. Çeşitli tahsil kademesindeki yeğenlerime sorduğum sualler ve onların cevaplarından edindiğim müşahedeye göre, sıradan bir çizgi film veya “hayvanlar alemi”ni seyretmiş olmaktan öteye hiçbirşey anlamamışlardı.

               Normal olanı da bu değil miydi? Nasıl anlasınlar ki efendim. Bu programı hazırlayanlar anlayarak, bilerek, inanarak mı yapıyorlar. Meşhur filozofların çıkmaz sokağına küçük beyinleri sokmaya çalışmakta ne fayda olabilirdi? Ve bu programı hazırlayanlar cedlerinin maymun veya kertenkele olduğuna inanmakta mıydılar?  Gidip birine kertenkele dölü veya maymun tohumu diyecek olsanız belki de küplere binecek.

               Yeğenlerime vedâ ederken iftiharlık lise öğrencisi Tahir’i “bu filmden hiçbirşey anladım” dediği için bir kere daha tebrik etmeyi ihmâl etmedim.

 

                SEFA KOYUNCU I TÜRKİYE GAZETESİ – 1983