Nükleer Dönem

Nükleer Dönem I TÜRKİYE GAZETESİ

Çok Geç Kaldık!

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’in “2011 yılına kadar 3 nükleer enerji santralini peş peşe faaliyete geçirmiş olacağız” açıklamasıyla 30 yıldır tartışılan nükleer santral konusu yeniden alevlendi. Ancak, şartlar Türkiye’yi, bu defa nükleer santral kurmaya adeta zorluyor.

Yapılan projeksiyonlar, Türkiye’nin önümüzdeki 10 yılda ortaya çıkacak enerji açığını kapatmasının nükleer enerjiden başka bir çaresi olmadığını gösteriyor. Diğer taraftan Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun (IAEA) dünyada ilk nükleer santralin 1954’te Moskova yakınlarındaki Obninsk’de kurulmasının 50. Yıl dönümü dolayısıyla  yayınladığı özel raporda “dünyada aynı anda hem hayat standardını arttırmak, hem de küresel ısınmaya yol açan sera etkisi yaya gazların zararlarını azaltmak için daha fazla nükleer enerji üretimi” çağırısı yapması, dünya çapında yeni bir nükleer enerji dönemini başlatmış bulunuyor.

 

442 santral çalışıyor

Elektrik üretiminde nükleer enerjiyi en çok kullanan ülkeler listenin başında Fransa, Litvanya, Belçika, İsveç, Ukrayna, Slovakya gibi Kuzey Avrupa ülkeleri ve ABD geliyor. 6 ülkede 21 yeni nükleer santralin yapımı sürerken, halen 32 ülkede faaliyet halinde bulunan toplam 442 nükleer santralin devletlere göre dağılımı şöyle:

“ABD 110, Fransa 58, Japonya 54, İngiltere 35, Rusya 29, Kanada 21, Almanya 20, Ukrayna 14, İsveç 12, G. Kore 12, Hindistan 10 ,İspanya 9, Belçika 7, Bulgaristan 6, Tayvan 6, İsviçre 5, Çek Cumhuriyeti 4, Finlandiya 4, Macaristan 4,, Slovakya 4, Çin 3, Arjantin 2, G. Afrika Cum. 2, Litvanya 2, ,Meksika 2,, Ermenistan 1, Kazakistan 1, Norveç 1, Pakistan 1, Romanya 1, Slovenya 1, Brezilya 1.

1980’lerde gerek çevre kirliliğine yol açacağı endişesi gerekse nükleer silahların yayılmasına sebep olacağı düşüncesiyle ,özellikle gelişmiş ülkelerde yürütülen anti nükleer kampanyalar tartışmaları da beraberinde getirdi. Çernobil kazasının meydana gelmesi tartışmaları daha da alvelendirdi. Ancak iddia edildiği gibi dünya nükleer santrallerden vazgeçmedi. Halen 32 ülkede toplam 442 nükleer santralin üretim yapmasının yanı sıra, ‘nationmaster.com’ sitesinin haberine göre Hindistan’da 8, Rusya’da 6, Japonya’da 3, Ukrayna’da 2, İran’da 1 ve Kanada’da 1 olmak üzere toplam 21 nükleer enerji santralinin yapımı devam etmektedir.

 

ABD’den nükleer atak

Mayıs 2001’de yayınlanan “ABD Ulusal Enerji Politikası” raporunda nükleer potansiyelden faydalanmanın gerekliliğine işaret edilmektedir. Bu politikanın paralelinde ABD, 2010 yılına kadar yeni nükleer santralleri devreye almayı planlamaktadır. ‘ne.doe.gov’ internet sitesinde, Amerika’da 2010 yılına kadar yeni kurulacak nükleer santrallerin yapım programı verilmektedir. Batı Avrupa ülkelerinde şu sıra yeni nükleer santral yapılmamasının sebebi ise, kişi başına enerji üretiminde doyua ulaşılmış olması ve yeni bir nükleer santral inşasına şu anda ihtiyaç bulunmaması gösterilmektedir. Bu ülkelerin de mevcut üretim kapasitelerini korumak için nükleer santrallerin ömrünü uzatma çalışmaları yaptıkları belirtilmektedir.

 

 

RESİM ALTI YAZILAR: İlk nükleer santral Rusya’da 1954’te kuruldu. Dünyanın önde gelen ülkeleri 50 yıldır elektrik enerjisi ihtiyacını büyük oranda nükleer santrallerden karşılarken, Türkiye 30 yıldır konuyu tartışmakla meşgul.

Türkiye bugün yılda 140 milyar kilowat/saat elektrik enerjisi üretiyor. Kişi başına yılda ortalama 2 bin kilovat/saat elektrik tüketiyoruz. Bu rakam Amerika’da kişi başına 12 bin kilovat/saat, Almanya’da 8 bin kilovat/saat, Fransa’da 7 bin 500 kolvat/saattir. 80 milyon nüfusuyla bize benzeyen Fransa’nın hayat standartlarına ulaşmak için mevcut 140 milyar kilovat/saatlik elektrik enerjisi üretimimizi, yılda 600 milyar kilovat/saate çıkarmamız gerekiyor. Bu ise bir yılda 460 milyar kilovat/saatlik enerji üretebilecek yeni tesisler kurmamızı gerektiriyor. Türkiye’nin hidroelektrik gücü yılda 150 milyar kilovat/saat enerji üretecek kadardır ve bunun da yarısından çoğu kullanılıyor. 10 yıl sonra bugünkünün yaklaşık 3 katına, yani yıllık 500 milyar kilovat/saate ulaşması öngörülen enerji ihtiyacının alternatif kaynaklarla karşılanması da mümkün görülmüyor. Kömür veya doğrudan enerji ithal etmemek için Türkiye’nin nükleer santral yapımında daha fazla gecikmemesi gerektiği ifade ediliyor.

 

SEFA KOYUNCU I TÜRKİYE GAZETESİ - 28 KASIM 2004

Dosyalar