Konular
Resûlullah Efendimiz
Üçüncü Yeni
Ahiret ve Ölüm
Alimler ve Evliyalar
Başarı
Batı ve Türkiye
Doğa ve Çevre
Dış Politika ve Dünya
Dinimiz ve Ehl-i Sünnet
Eğitim
Ekonomi
Gençlik
Güncel ve Aktüel
İlim, Bilim ve Teknoloji
İnsan ve Toplum
İstanbul
Kültür ve Sanat
Muhâfazakâr San’at
Savaş
Sevgi ve Hoşgörü
Siyaset
Tarih
Terör
Türk Dili ve Edebiyatı
Türk Cumhuriyetleri
Türkiye
Zaman & Vakit
SEFA KOYUNCU
ÜÇÜNCÜ YENİ
ŞİİRLER
Şiirleri
İğnelik
Rubâi
Nükteler
YAZILARI
Yazıları
Üçüncü Yeni
Yaşadıkça
Erdoğan'a Mektuplar
HİKAYELER & MİZAH
RÖPORTAJ & HABER
Röportajlar
Haberler
SEYDİŞEHİR
SEYDİŞEHİR
FOTOĞRAFLAR
OBJEKTİFİNDEN
KİTAPLARI
VİDEOLAR
VEFATININ ARDINDAN
Etiket: rubâi
BU VATAN
Orta Asya nerdedir? Anadolu neresi?
At üstünde yolculuk ceddimizin çilesi.
Alp-erenler,gâziler, şehidlerle bu vatan,
Fetholundu Bizans’tan, oldu İslâm beldesi.
SAADET YOLU
İşin başı sevmektir, Hakkı hâkim bilmektir.
Hak yolunda yaşamak, Hak yolunda ölmektir.
Dünya ve ahirette saadetin tek yolu,
Hakka vermek gönlünü, Hakka kulluk etmektir.
ZAMAN
Oyuncaklar büyüyor yaşlandıkça insanlar,
Oyun eğlence ile harcanıyor zamanlar.
Hatırlanmıyor bile, yaratılış gayesi,
Kulaklar işitse de duyulmuyor ezanlar.
ALİMLER
Ne olurdu halimiz, olmasaydı alimler,
Aliler ki, Hak için insanlığa hadimler.
Kararırdı dünyamız, aydınlatmasalardı,
İçerdi kanımızı cehillerle zâlimler.
YAŞAMANIN GAYESİ
Misafiriz dünyada, kalacağız birkaç gün.
Sayılıdır günleri hızlı biten şu ömrün.
Yaşamanın gayesi hazırlanmak ölüme,
Gün bugündür bilene, çoktan geçip gitti dün
EDEBİYAT
Edep ilmi demektir edebiyat sahası,
Dışındadır bu ilmin, iyilikten başkası.
Edep güzel sanattır; doğruları anlatır,
Değişmez hiçbir zaman, budur işin esası.
KÜLTÜR KATLİAMI
Asılsız kelimede aranınca asalet,
Çıktı edebiyatta diz boyuna rezalet.
“Soğuk savaş” denilen kültür katliamında,
Sardı lisanımızı baştanbaşa sefalet.
KAVGA
Menfaate dayanan dostluk gelip geçiyor,
Çıkarı fazla bulan, yeni ortak seçiyor,
Çekinmiyor kavgadan, bir parçacık mal için,
İnsanoğlu sonunda ektiğini biçiyor.
DESPOT
Varan Scud füzesi, vuran ise Patriot,
“Savaşan Şahin”deki, Amerikalı Pilot;
Akan Müslüman kanı, bu çılgınca savaşta,
Dünyaya dehşet saçan, Saddam adlı bir despot!
TELEVİZYONLU SAVAŞ
Döndü bir Hipodrom’a, şu ihtiyar dünyamız,
Gerçek oldu sonunda, teknoloji rüyamız;
Yirmi dört saat savaş; kanlı, canlı yayında…
Locadır evler şimdi ekranlar arenamız.
YUNUS EMRE
Seslenir insanlığa, asırlar ötesinden
Billur gibi çağlayan, ilâhhi güftesinden;
İslâm tasavvufunu terennüm eder Yunus!
Kurtulmaya çağırır, sevginin sahtesinden.
BAŞARMAK
Başarının bir şartı, çalışmaktır her zaman,
Bir şartı da, insana huzur veren bir mekân;
Azmedilen bir işte muvaffak olak için,
Bulunmalı elbette, herşeyden önce imkan!
YENI YIL
Silinip kaybolurken, eskiyen yıl ufukta,
Haşmetiyle yeni yıl, boy gösterir dorukta;
Yepyeni hayallere dalarken, bir bakmışız,
Bitmiş koskoca yıl, tükenmiş bir solukta!
BİRLİK
Hakkımız yok, ömrümüzü boş işlerle telefe,
Birlikte yürümeli, koşmalıyız hedefe…
Hüsrandır ayrılıklar; birlikten kuvvet doğar,
Kalmamalı safların arasında mesafe!
YÜRÜYEN MERDİVEN
Bir yolculuk şu ömür, tükenerek gidilen,
Yolculukta beraber, üzülenle sevinen.
İnişli yokuşludur, hayat dediğimiz şey!
Kaygan zemin üstünde yürüyen bir merdiven.
BAHTİYARLIK
Kafeslerde çırpınan kanaryanın çığlığı,
Bir ürperti gibidir, şu hayatın sığlığı…
“Ruhum kuşlar kadar hür” diyor, yüce Mevlâna:
“Ölümümle yaşadım, gerçek bahtiyarlığı!”
SEBEPLER
Durur mu zaman sanki, işlemese saatler?
Tutmasak da elinden yine büyür bebekler…
İrademiz dışında, doğmak gibi, ölmek de;
Ermese de aklımız, ilâhidir sebepler.
TEFEKKÜR
Tekeffür saatleri galiba gecelerde,
Kaybolan gün yeniden doğar düşüncelerde,
Yoktur geride kalan, doğup batan güneşten;
Ararız kendimizi, görünmez hecelerde.
GENÇLİK
Batan bir güneş değil, biten bir gündür; bir gün,
Yirmidört saatidir giden, sayılı ömrün,
Tükenişi aşikâr, güneş gibi hayatın;
Gençlik denen rüzgar da, ömrü kadar bir gülün.
DEĞİŞEN DÜZEN
Sarsılıyor gittikçe prangalı düzenler,
Hürriyete koşuyor esaretten bezenler;
Yıkıyor başlarına, Utanç Duvarları’nı,
Enkaz altında şimdi, insanlığı ezenler.
SANMA
Sanma daim ey Sefa, bedenin dinçliğini,
Verme içki kumara, ne olur, gençliğini,
Bunca yıl yaşadığın dünyada hiç gördün mü?
Kötü tohum ekenin, iyilik biçtiğini?
KAR
Gidiyor yağan karla, kokusu çöplüklerin,
Bürünüyor beyaza, üzeri pisliklerin;
Karda bile ararken, biz insanlar kusuru,
Örtüyor kar, üstünü bütün çirkinliklerin…
MENDERES
Süzüldün ufkumuza beyaz güvercin gibi,
Otuz yıldır milletin seninle atar kalbi;
Mahkeme berat etti, âbide mezarında,
Sen oldun, en sonunda, bu davanın galibi.
SAVAŞA ÇEYREK KALA
Savaşa çeyrek kala kıpırdıyor yürekler,
Kahraman kesiliyor, şimdi nice ürkekler;
“Musul ve Kerkük bizim, almalıyız” diyor ya!
Galiba akıntıya çekiliyor kürekler. ,
1-15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29