TEMMUZ SERİNLİĞİ

TEMMUZ  SERİNLİĞİ I Haber NEWS & BDH Haber

 

         22 Temmuz 2007 milletvekili genel seçimlerinin neticeleri, mevsim normallerinin fevkinde seyreden temmuz sıcaklarını serinletiverdi.

 

         Çölleşmenin etkisiyle kaynayan atmosfere, bir de CHP’nin baskıcı, dayatmacı iktidarı eklenseydi, herhâlde hayat iyice çekilmez bir hâl alırdı. Seçme ve seçilme işinde iyice ustalaşan aziz milletimiz, temmuz sıcağına aldırmadan sandıklara koşarak, mezurayla ölçülmüşçesine düzgün bir Meclis tablosu ortaya çıkarıverdi.

 

         AK Parti’ye yüzde elliye yakın oy vererek, ekonomik ve sosyal reformlara, AB yolculuğuna devam et, dedi.

 

         Her ne kadar bana unutkan deseler de, enflasyonu tek rakamlı hanelere düşürme başarısı gösterdiğini, zam kelimesini unutturduğunu unutmadım; bu minval üzere devam et, dedi. Sağlık reformunu, sosyal güvenlik reformunu çıkar, daha da mükemmel hâle getir, dedi. Dahası, bak sana yüzde elliye yakın oy veriyorum, sana engel olan partiyi de küçültüyor, ancak yine de tedbiren Meclis’e gönderiyorum.

 

         Yapılması gereken işlerin üzerine cesaretle ve çabucak git, hatta hükümeti kurar kurmaz büyük reformlara giriş; Anayasa’yı değiştir, millete ayak bağı olup duran düğümleri çöz, dedi. Bir şey daha dedi ki, hepsinden önemlidir; o da şu: Beş yıl dediğin çok çabuk geçer; siyasette yarın diye bir şey yoktur; bugünden tezi yok, hemen büyük icraatlara başla, yoksa hiç acımam bir dahaki seçimde seni de defterden silmesem bile, ötekiler gibi küçültürüm!

 

         Sol 1940’larda…

         Türkiye’de sol milletin çok gerisinden geliyor. Dünyadaki hızlı gelişmeyi idrak etmeyi bırak, algılayamamış durumda. Bunun da sebebi eski tüfek, eski kafa bürokratlar. Muhtemelen çoğu bilgisayara yan gözle bakıyordur. Muhtemelen internetin müthiş etkisinin farkında değiller. Artık uyanan bu aziz milletin, tekrar edip durdukları yenmez içilmez lâf salatalarıyla kandırılamayacağını hâlâ anlamış değiller. Bunun ispatı da Deniz Baykal’ın meydanlarda, Süleyman Demirel usulü propaganda yapmasıdır. Yok çiftçinin mazotundan ÖTV almayacakmış, yeşil kartı kaldıracakmış, yok vergileri düşürecekmiş ve sâire… (Kalkmasın demiyorum, hepsi kalksın ama istikrarı bozmadan ve kalkması gerektiği kadar).

 

         Adama, sen bugüne kadar devlet hazinesine hangi Ö’yü koydun da, TV’sini kaldırıyorsun, kimin cebinden alıp kimin parasını kime vererek, alicengiz oyunu oynuyorsun diye sormazlar mı?

 

         Nitekim millet sordu…

         Seçimlerde CHP başta olmak üzere, reformlara, özelleştirmeye, güzelleştirmeye karşı çıkan cümle tutucu, gerici sol, vatandaştan büyük bir darbe yedi. Sol, önümüzdeki beş sene boyunca bu halk darbesini tartışadursun…

         Beş sene, bu yenilginin faturasını kime keseceğini tartışadursun. Bu, milletin verdiği tam onlara göre bir ödev. Meğerse CHP, meydanlardaki kalabalığa çok güveniyormuş ki, bu sözleri de Osman Bölükbaşı’nı hatırlatıyor. Bölükbaşı da, meydanlarda kendisinin esprili konuşmalarını dinlemeye gelen kalabalıkların reyi sandıklara yansımayınca, “Başak bol ama dane yok” diye şekva eyler dururdu.

 

         Gül’ün hakkı Gül’e…

         Halkın sandıkta AK Partiye verdiği en önemli mesaj; hayır mesaj hafif kalıyor, talimat da, Abdullah Gül’ü derhal cumhurbaşkanı yap, olmuştur. Akademik kariyeri olan, dış işleri bakanlığı, başbakanlık yapmış bir şahsiyet cumhurbaşkanı olmayacak da kim olacak?

 

         Abdullah Gül’ün, Süleyman Demirel’den, Ahmet Necdet Sezer’den ne eksiği var? Eksiği yok, fazlası var! Halkın bağrına bastığı Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanı seçtirmeyen kim? CHP mi; o, cumhurbaşkanı seçmeyi, seçtirmemeyi falan bir kenara bıraksın da kendi derdine yansın. TBMM’de böyle takozluğu devam ederse, bir dahaki seçimde hepten silineceğini göze almalıdır.

 

         Bingöl dersi…

         Bilgisayarımda bu yazıyı yazarken aldığım ilginç bir haberi de buraya iliştireyim. Haber şu: Bingöl’de CHP’nin araçlarla sandığa taşıdığı vatandaşlar AK Parti’ye oy verdi…

         AK Parti, yüzde 71 ile Türkiye rekorunu Bingöl’de kırarken belki de seçimin en büyük sürprizi bu oldu. AK Parti, bölgedeki en büyük rakibi DTP’lilere bile önemli bir fark attı. DTP’;nin 4 bin oyu AK Parti’;ye gitti. Vatan Gazetesi, ildeki bu büyük değişimin sebeplerini araştırırken, CHP’;lilerin ilginç bir tespiti dikkat çekti: CHP’nin 1. sıra adayı Mustafa Kurban, “104 köyde vatandaşların oy kullanmasını sağlamak için onlara araç ayarladık, taşıma yaptık.

 

         Ortalama 6 bin kişiyi taşıdık ve 15 bin YTL harcadık. Buna karşılak aldığımız oy, 4 bin 672. Yani taşıdıklarımız bile AK Parti’ye oy verdi.” Bingöl’de alınan bu beklenmedik neticeyi Deniz Baykal’a bağlayan Kurban, “Cumhurbaşkanlığı seçiminde bütün fatura Deniz Bey’e çıkartıldı Biz, Deniz Bey’i savunmaktan propaganda yapamadık. Baykal’ın posterini astık aynı gece yırtıldı. Yanına astığımız benim posterime dokunan olmadı. Tayyip Erdoğan’ın metrelerce uzunluğundaki posteri açıldı.

          Ben ise Deniz Baykal’ın tepki almaması için ufak el posterleri dağıtabildim.”

 

         Deniz Baykal da propaganda konuşmalarında, “AK Parti’nin dağıttıklarını alın. Ananızın ak sütü gibi helâldir. Alın ama AK Parti’ye sakın oyunuzu vermeyin” diyordu. Bingöllü bunun tamaksini yapmış, CHP’nin dağıttıklarını almış ama oyunu AK Parti’ye vermiş…

 

         AK Parti de kıvırıp, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı adaylığından yan çizerse, millet bu hareketi de affetmez. Haberiniz ola…

 

         Parlamentoya yeni giren diğer partiler ve bağımsızlar için şimdilik söyleyecek sözümüz yok. Çünkü icraatlarını görmedik. Ancak bir tavsiyemiz olabilir ki, o da şudur:

         Millet size, TBMM’ye gidin ve çalışmalara aktif olarak katılın, dedi. Kabul veya red oyu verin ancak oylamalarda bilfiil bulunun. CHP’nin yaptığı gibi, mektep kaçağı durumuna düşmeyin!

 

         23 Temmuz sabahı..

         Yıllar öncesinden hatırlıyorum; Süleyman Demirel meydanlarda, bir genel seçimin yapıldığı günün ertesi sabahı için “Güneş başka  doğacak” deyip duruyordu. O sabah güneşe baktım, bir öncekinden hiç farkı yoktu. Fakat 23 Temmuz sabahı gerçekten farklı doğdu. Her yer huzur ve sükunet içindeydi. İş adamı, esnaf, işçi, çiftçi, memur; kısaca milletin büyük ekseriyeti, seçim öncesinin CHP kâbusundan kurtulmuş, zor tesis edilen istikrarı kaçırmamış olmanın keyfi içindeydi. Türk milleti çok daha önemli bir keyfi daha yaşıyor; dünyaya demokrasi dersi vermenin!

 

         Gerçi, CHP’li Onur Öymen, milletin AK Parti’ye neden bu kadar oy verdiğini anlayamamış hatta mantıksız bulmuş ama ne gam; dünya anlıyor ve millet,Bingöllü örneğinde olduğu gibi ne yaptığını biliyor.Bu çölleşme sıcağındaki, 22 Temmuz serinliği de işte bu, ne yaptığının farkında olmaktan ileri geliyor… Ümid ve temennimiz o ki; atmosfer de, siyasi havalar da, daha da serinlesin, ılısın, yumuşasın! 

 

 Sefa Koyuncu I 23 Temmuz 2007