TDK, MUHAFAZAKÂRLARA ‘TUTUCU’ DEMEKTE DİRENİYOR

TDK, MUHAFAZAKÂRLARA ‘TUTUCU’ DEMEKTE DİRENİYOR

 

          “Atıcı” ve “tutucu” terimleri hangi spor dallarında kullanılır?

          Cumhurbaşkanı Erdoğan, -muhafazakâra verilen “statükocu / tutucu” karşılığının Fransızca “Conservateur” kelimesinden mülhem olduğuna atıfta bulunarak- Mehmet Barlas’a şu cevabı veriyor:“Muhafazakârlık noktasında Fransızların tanımı bizim tanımımız değil. Onlarınkiyle bizimki farklı. Biz bu ülkenin değerler silsilesini koruma anlamında bir muhafazakârlıktan bahsediyoruz. Bizim anlayışımız bu. Bu yapı içerisinde geleceği olgunlaştırmaya, oluşturmaya gayret ediyoruz.”Bu da, TDK’ya kapak olsun!

          Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde muhafazakâr karşılığı olarak verilen “tutucu” kelimesini ilk gördüğümde, aklıma futbol takımlarının file bekçileri geldi. “Tutucu”, pekâlâ “kaleci” ile eş anlamlı olarak kullanılabilirdi. “Turgutlu Spor’a bir atıcı bir tutucu transfer” başlıklı haber de bu düşüncemde yanılmadığımı gösterdi.

          Haber şöyle:
          Spor Toto 2. Lig Beyaz Grup temsilcisi Turgutlu Spor, transfer döneminin bitmesine saatler kala iki ismi kadrosuna dâhil etti. Kırmızı siyahlılar, kaleci (tutucu) Recep Biler ve golcü (atıcı) Ömer Yalçın ile resmî sözleşme imzaladı. (1.9.2014)

          Ferit Devellioğlu ile Agop Dilaçar’ın yaklaşık doksan yıl önce muhafazakâr karşılığı olarak, Fransızca “Conservateur”kelimesini, yanlışlıkla ya da kasden “tutucu” diye tercüme edip TDK sözlüğü ve Millî Eğitim müfredatına soktukları terim, asıl resmiyetine ise Beyzbol’da kavuşuyor. Nitekim, Beyzbol’a Giriş derslerinin ilk cümlesi, “Beyzbol maçında oyun, atıcının (pitcher)topu tutucuya (catcher) atması ile başlar” şeklindedir.

          Devellioğlu ve Dilaçar, Fransızcadan mülhem “tutucu” gibi zorlama bir tercüme yerine, muhafazakâr karşılığı olarak; Kâmûs-üla’lâmsâhibi ve son devrin büyük dil âlimi Şemseddîn Sâmî’nin Kâmûs-ı Türkî’sindeki, “Örf, âdet, gelenek ve inançlarına bağlı, dindar” anlamını esas alsalardı, Batı’ya değil de kendi kültürümüze hizmet etmiş olurlardı. Bugün bu tartışmayı da yapıyor olmazdık.

          Şimdi benim asıl merak ettiğim, TDK’nın; Kubbealtı Sözlüğü’nde de asıl anlamını bulduğu gibi, “Millî, ma’nevî değerlere, eserlere, âdet ve geleneklere bağlı olan, onları korumak, yaşatmak, devam ettirmek isteyen” bu muhafazakâr millete hakâret edercesine sözlüğünde sırıtıp duran o “tutucu” inadından ne zaman vazgeçeceğidir.

          Kaldı ki bu ülkede ilerleme ve gelişme adına ne varsa, muhafazakâr Adnan Menderes’ten itibaren başlamış, muhafazakâr Turgut Özal’la şahlanmış, muhafazakâr Recep Tayyip Erdoğan’la zirveye ulaşmıştır.

          Bu noktada, soru şu:

          TDK, bu muhafazakâr milleti ve yüksek teveccühüne mazhar olarak ülkeye çağ atlatan muhafazakâr liderlerini, “tutucu” diye yaftalamaya daha ne kadar devam edecek? Batı kültürüne hizmet eden “tutucu”yu sözlüğünden atıp da yerine, meselâ, Şemsedîn Sâmî gibi bu aziz milletin şânına yakışan adam akıllı bir ifade koyacak mı?

          Neyse biz daha fazla kasmadan takdiri TDK uzmanlarına bırakalım ve muahafazakârlıkla hiç de ilgileri olmadığı hâlde “tutucu”hem de sımsıkı “tutucu” olanlarla muhabbete geçelim.
          Şaşırmaya hazır olun!

          Meğerse günlük hayatımızı renklendiren ne kadar da çok “tutucu” varmış!

          En başta geleni, bebekler için “emzik tutucu”; envaiçeşit… Klipsli mi istersiniz, boncuklu mu?Tavşan kulaklı mı, uğur böcekli mi?

          Büyükler için de bir hayli “tutucu” var. Hızlı bir geçiş yaparsak, en ilginçlerini şöyle sıralayabiliriz: Direksiyon arası telefon tutucu, oto tablet tutucu, kamera tutucu, gözlük tutucu, kitap tutucu, yağ tutucu, su tutucu, damla tutucu, pislik tutucu, karbon dioksit tutucu, çorap tutucu, yer tutucu, manyetik kapı tutucu, poster tutucu…

          Ve final:

          Mehmet Barlas, ATV’deki programda (20 Kasım 2013)Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, şöyle bir soru yöneltiyor:

          “Her fırsatta kendinizi muhafazakâr demokrat olarak nitelendiriyorsunuz. Oysa muhafazakâr değilsiniz. Muhafazakâr, statükocudur. Bütün tabuları yıkıyorsunuz, bütün statükoyu altüst ettiniz ve kendinize muhafazakâr diyorsunuz. Buna mukâbil Türkiye’deki statükocular da kendilerine devrimci deyip, sizin muhafazakârlığınıza karşı devrimi savunuyorlar. Bir kere bu hata düzelse. Siz muhafazakâr falan değilsiniz.”

          Erdoğan, muhafazakâra verilen “statükocu/tutucu” karşılığının Fransızca “Conservateur” kelimesinden mülhem olduğuna atıfta bulunarak şu cevabı veriyor:

          “Muhafazakârlık noktasında Fransızların tanımı bizim tanımımız değil. Onlarınkiyle bizimki farklı. Biz bu ülkenin değerler silsilesini koruma anlamında bir muhafazakârlıktan bahsediyoruz. Bizim anlayışımız bu. Ama bizim uygulamalarımıza baktığınız zaman, sosyal demokratların sosyal adâlet anlayışından mahrum olmaları hasebiyle, bizim bu silsile içinde sosyal adâlet anlayışı da var. Bu konuda da muhafazakârız. Bu yapı içerisinde geleceği olgunlaştırmaya, oluşturmaya gayret ediyoruz.”

          Bu da, TDK’ya kapak olsun!

 

SEFA KOYUNCU I HABERREVİZYON DERGİSİ

 

Dosyalar