ŞU POSTMODERN IŞİD’İ EN BAŞTAN ANLATIR MISIN JEAN-FRANÇOİS?

ŞU POSTMODERN IŞİD’İ EN BAŞTAN ANLATIR MISIN JEAN – FRANÇOİS?

 

          İŞİD’in ortaya çıkmasıyla, Türkiye’nin Akdeniz’e araştırma gemisi göndermesini bahane eden Rum tarafı, KKTC barış görüşmelerinden çekildi. BM Güvenlik Konseyi’ne seçilmesinin engellenmesi, Türkiye’nin, 2008’de kendisini destekleyen ülkeler nezdinde itibar kaybettiğini gösterdi. İngiltere hükümeti Filistin’i tanıma kozunu, Doğu Akdeniz gazı üzerinde Demokles’in kılıcı gibi tutmaya başladı.

 
          Ünlü sanat teorisyeni Jean-François Lyotard’dan postmodernizmi dinledikçe kafası iyice karışan biri, daha fazla dayanamayıp şöyle der: Vay be! Şunu en baştan bir daha anlatır mısın Jean-François?
          IŞİD de Dadaizm gibi postmodern bir akım, hatta gibisi fazla; postmodern kaosun ta kendisi!
          Birden bire bir örgüt çıkıyor; kamyonet kervanı üzerinde şov yapan eli silahlı adamlar dünya televizyonlarında boy gösteriyor. Irak Şam İslâm Devleti (IŞİD) kurduklarını iddia eden bu eli kanlı güruh, Irak topraklarında işgal, yağma ve katliama girişiyor, Türk konsolosluğunu basıyor, inşaat işçilerini, iş adamlarını, gazetecileri rehin alıyor, fidye istiyor, kelle koparıyor… Üstüne üstlük teröristlerin lideri Ebu Bekir Bağdadî sözde halifeliğini ilân ederek, kendisine biat edilmesini istiyor. Delinin zoruna bak!
          Dünya ilk anda IŞİD’i Ortadoğu’da bir avuç maceraperest olarak algılıyor, pek aldırış etmiyor. Ta ki TV’lerde, kelle kesme ve insanlığa meydan okuma seremonilerini görünceye kadar.
          Ve sorular peş peşe gelmeye başlıyor: Nereden çıktı bu IŞİD? Kim kurdu, niye kurdu, nasıl kurdu, maksat ne? Ve daha birçok soru.
          Terör uzmanları,stratejistler, yazarlar; zihinlerde giderek artan soru işaretlerini gidermek için konuştukça,çözüm bir tarafa, soru işaretlerine ünlemler de ekleniyor. Ancak, IŞİD’in zuhurundan bugüne kadar ortaya çıkan sonuçlardan yola çıkarak, kendi adımıza bir yargıya varabiliyoruz. Bu sonuçlardan en sivrileri ise şöyle:
          Suriye’nin Kobani kentindeki IŞİD saldırıları bahane edilerek ülkemizde estirilen terörde 40 vatandaşımız hayatını kaybetti, 2 polisimiz şehit oldu, 135 polisimiz yaralandı, 531 polis aracı, 631 sivil araç yakıldı. 214’ü okul olmak üzere, aralarında Kur’an kursları, müzeler, kütüphaneler de bulunan bin 122 bina tahrip edildi.Çözüm sürecini hedef alan Kobani terörü, Doğu Anadolu’da canlanan turizme de büyük darbe vurdu. Ülkeye (Allah korusun) Moğol sürüleri girseydi ancak bu kadar zarar verebilirdi.
          Postmodern IŞİD’li günlerde başka neler oldu?
          Tam da Doğu Akdeniz’de doğalgaz aramaları gündemde iken Rum tarafı, KKTC ile devam eden barış müzakerelerinden çekildi. Medyada, İngiltere’nin Doğu Akdeniz doğalgaz rezervlerinde hak iddia ettiğine dair haberler çıktı. Bu arada İngiltere parlamentosu Filistin’i devlet olarak tanıma kararı aldı. Bu ilk bakışta sevindirici bir haber gibi görünse de, İngiltere’de bir ülkeyi tanıma yetkisinin parlamentoda değil de hükümette olduğu gerçeği dikkate alınmalı. Yani bundan böyle İngiltere hükümeti, tanıma kozunu Filistin ve İsrail’in üzerinde Demokles’in kılıcı gibi tutarak, zengin Doğu Akdeniz doğalgaz rezervlerinde söz sahibi olmak için baskı unsuru olarak kullanacak.
          IŞİD ve PKK’nın yanı sıra bir de ülke bürokrasisine ahtapot gibi çöreklenmiş paralel yapı var.
          Dahası, IŞİD sürecinde Türkiye Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilemedi. Hâlbuki 2008’de seçilmişti. Bu da gösteriyor ki Türkiye, daha önce BM’de kendisini destekleyen ülkeler nezdinde itibar kaybetti. IŞİD piyonunu öne süren mihrakların ilk hedefi de buydu: Küresel alanda yıldızı parlayan Türkiye’ye itibar kaybettirmek ve baş döndürücü bir hızla gelişmesine set çekmek!
          Avrupalıların Türkiye’yi bloke etme çabalarında piyon sadece IŞİD de değil; müzmin muhalefetin yanı sıra bir de PKK ve ülke bürokrasisine ahtapot gibi çöreklenmiş paralel yapı gailesi var. Devlet, aynı anda iç ve dış tehditlere karşı mücadele veriyor. Kimyasal silah suçlusu Esed hâlâ iktidarda. Suriye sınırımız havan mermileriyle taciz ediliyor. Ajans haberleri âdeta savaş günlüğü… Çözüm süreci, âkil insanlar, İmralı, Kandil, IŞİD… 8 bin IŞİD militanından 6 bin 900’ü Avrupalı. IŞİD’e militan gönderen ülkeler arasında İngiltere, Rusya, Fransa ve Almanya başı çekiyor.
          İşte tam da bu noktada yüzümüzü Batı’ya çevirip, Edvard Munch’un ünlü tablosundakine benzer bir “Çığlık”atmak hakkımız:
          -Vay be! Şu postmodern IŞİD’i en baştan bir daha anlatır mısın Jean-François?
 
SEFA KOYUNCU I HABERREVİZYON DERGİSİ

 

Dosyalar