SOYKIRIM KOMEDİSİ
Ermeni iddialarını uzun yıllar çok ciddi olarak inceledim ve aslı astarı olmadığını iyice anladıktan sonra bir kitap yazdım:
- Don Kişot Sendromu-Ermeni Soykırımı Komedyası! Babıâli Kültür Yayıncılığı (BKY) yayınları arasında çıkan (2001) kitabımın arka kapağında şu ifadelerim yer alıyor: Don Kişot’;u bilirsiniz. Hani şu yel değirmenleri ile savaşan uçuk kaçık adam!
İşte bu komik adamla, Ermeni Soykırımı Komedyası’nı sahneye koyanlar arasında büyük benzerlikler var. Çünkü bunlar da tıpkı Don Kişot gibi hayaletle uğraşıyor, yel değirmeni ile savaşıyorlar. Postmoderm Don Kişot Jacques Chirac ile Paris şövalyeleri bir yasa çıkardı. Sonra bu yasaya kendileri de bir anlam veremedi. Bu hilkat garibesi yasa için Fransa’;nın Ankara Büyükelçisi Bernard Garcia “;Birbuçuk satırlık garip yasa”; dedi.
ABD’nin Ankara Büyükelçisi Robert Pearson UFO benzetmesi yaptı. Ben de bu ucubeye “;Sanşo Pansa Yasası” adını verdim.
- Evet, bugün de durum aynen böyle; ermeni soykırımı iddiaları komik! Ermeni iddialarının ne olup ne olmadığını iyi anlamak için önce soykırım kavramının ne olduğunu iyi anlamak gerekir. Birleşmiş Milletlerin (BM) soykırım kabulünde en önemli unsur,mağdur olduğunu iddia eden millete karşı, diğer bir milletin vaki saldırısında “yok etme / neslini kesme / kökünü kurutma” kasdının bulunmasıdır.
Yani soykırım kararında önemli olan, savaşan iki millet arasında meydana gelen karşılıklı öldürme (mukâtele) sırasındaki insan zayiatının az veya çokluğu değil, savaşan taraflardan birinin diğerini yok etmek için planlı ve sistemli bir gayret sarf etmesidir.
Nitekim, hâlen Irak’ta ve Filistin’de savaşan taraflar karşılıklı olarak birbirini öldürmektedir; bu bir mukâteledir (karşılıklı öldürme), bunlardan herhangi birinin soykırımla suçlanabilmesi için, birinin diğerini, planlı ve sistemli bir şekilde halk olarak yok etme hedefi bulunduğunun, uluslar arası bir mahkemece ispat edilmesi gerekir.
Daha açık söylersek; Türklere karşı soykırımı suçu isnadı, ancak ve ancak Ermeni milletini planlı programlı bir şekilde yok etmeyi hedeflediklerinin ispatı halinde mümkün olabilir.
Olmayan bir şeyi ispata uğraşmak ise abesle iştigâl, yani komiktir! Lahey’deki BM Adalet Divanı, Sırpların, Bosnalıları ‘yok etmek’ istediklerine dair yeterli deliller buldu ve Sırpların soykırım suçu işlediğine karar verdi.
- Ermenilerin de ellerinde Türkler aleyhine böyle bir delilleri varsa, ne güne duruyorlar?
- Hemen BM Adalet Divanına başvursunlar!
Bu arada, Adalet Divanı’;nın Sırplar hakkındaki kararı Bosna açısından (Sırp devletini akladığı için) üzücü ama, Türkiye açısından “;Hayal edilemeyecek değerde”; iyi haber.
Ermeni soykırımı iddiası bitmiştir!
Birleşmiş Milletlerin en yüksek yargı organı olan Uluslararası Adalet Divanı’;nın Bosna Savaşı’;nda soykırım iddiasına ilişkin verdiği karar, Bosnalı kardeşlerimizi yaraladığı gibi bizi de yaraladı. Sırpların 1992-1995 yılları arasında dünyanın gözü önünde 100 binden fazla kişiyi katledişi insanlık tarihine bir kara leke olarak geçti. Bosna, bu olayı Adalet Divanı’na taşıdı ve soykırım yaptığı için Sırbistan’;dan tazminat talebinde bulundu.
Mahkeme verdiği kararda, 1995’;te Serebrenitsa’;da yaşananlar dışındaki olayların “;Soykırım”; olarak nitelenemeyeceğine karar verdi. Serebrenitsa’;daki olaylar için ise, “;Soykırım”; yapıldığı kanısına vardı ama“ Bundan Sırbistan devletinin sorumlu olmadığını, Sırbistan’;ın hukukun soykırım yapmadığını” belirtti.
Yaşananlardan Sırbistan’;ın sorumlu tutulmaması elbette hepimizi üzdü ancak kararın Türkiye’;ye yöneltilen “;Ermeni Soykırımı iddiası”; açısından çok önemli bir yönü var. Uluslararası Adalet Divanı’nın Sırbistan’;ı sorumlu tutmamasında dayandığı gerekçe şu:
Serebrenitsa’da görev yapan Sırp görevlilerin bunu yapması, Sırp devletinin bunu yaptığı anlamına gelmez.
Çünkü Sırp devletinin soykırım yapılması yönünde bir kararı veya emri yok. Mahkeme ilk kez soykırım konusunda içtihat niteliğinde bir karar verdi.
Bundan sonra bu konudaki davalarda bu içtihat doğrultusundahareket edilecek. Mahkeme’nin kararını, bu gece değerli diplomatlar ve hukukçularla konuştum.Çıkan sonuç şu: Bu karara göre Ermenilerin Soykırım iddiası tamamen boşa çıktı.
Osmanlı Devleti’;nin Soykırım yönünde bir kararı veya emri olmadığına göre Türkiye’yi böyle bir suçlamayla mahkum etmek artık imkansızlaştı. Hariciye uzmanları diyor ki; bu karar yüzde yüz Türkiye lehine bir karar. Ermeni iddiaları artık Uluslararası hukuka göre dayanaksız kalmıştır.
Hatta “Bu Türkiye’nin hayal edemeyeceği kadar önemli bir karar” diyen de var. Adalet Divanı’;nın kararı şu anda Dışişleri Bakanlığı’nda inceleniyor. Ama ilk etapta uzmanları vardığı sonuç böyle. Özellikle Amerikan Kongresi’nde Ermeni Soykırımını tanıma yönündeki yasanın gündemde olduğu bir zamanda, mahkemenin verdiği bu karar büyük önem taşıyor. Konu artık parlamentoların vereceği siyasi bir karar olmaktan çıkıyor ve hukuken temelsiz hale geliyor.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’;ün bir süre önce yaptığı “Soykırım iddiasını Uluslararası Adalet Divanına götürelim” çıkışı, bu karardan sonra daha da önem kazandı. Artık Türkiye’;nin, Ermeni iddialarına karşı konuyu yargıya götürme yönünde daha da bastırması en doğru seçenek olarak görünüyor. Bosnalı kardeşlerimizin acısını artırması açısından bizi son derece üzen Adalet Divanı kararı, beklenmedik biçimde Ermeni Soykırımı iddiaları konusunda da elimizi müthiş güçlendirdi. Artık uluslar arası yargı, Türkiye’den yana! (27.02.2007-Melih Meriç)
- Ancak, uluslar arası yargıya gitmesi gereken Türkler değil, Ermenilerdir.
- Ermeniler, sağda solda boşboğazlık yapıp duracaklarına, -olmayan- belgelerine güveniyorlarsa, Lahey’e buyursunlar!
- BM’yi elbette ki Ermeniler de biliyor, fakat mahkemeye gidemiyorlar!
- Neden?
- Çünkü Bosnalılar gibi, ellerinde delil yok!
- Yani Ermeniler soykırıma filan uğramış değiller!
- Boş yere yaygarayı basıp duruyorlar!
- Yaşadıkları ülkelerde oy avcısı siyasetçileri kandırıp, bazı parlamentolardan lehlerine karar bile çıkartabiliyorlar!
- Soykırıma uğradıklarını ispat edecek hukuki delilleri olmadığı için, Lahey mahkemesine gidip Türkler aleyhine soykırım kararı çıkartamıyorlar.
- Yani, uluslar arası mahkemeyi kandırmaya güçleri yetmiyor; fakat, dünya kamuoyunu ve siyasetçileri aldatmayı beceriyorlar.
- Benim de komedya dediğim, işte bu komik durum!
Sefa Koyuncu 12.03.2007 I BHD Haber