ŞEYTAN ÜÇGENİ

KÜLTÜR DÜNYAMIZ I ŞEYTAN ÜÇGENİ

 

       Tarihi boyunca güçlü devletler, imparatorluklar kurmuş, çeşitli badirelerden geçmiş ve karşılaştığı çok çetin güçlükleri yenmesini bilmiş Türk milleti, bugün de Batı’nın üç ayrı koldan tehdidi ve kuşatması altındadır.

        Siyasi, kültürel ve ekonomik olarak niteleyebileceğimiz bu üçlü tehdidi, her Türk vatandaşı idraki ve bilgisi ölçüsünde yüreği burkularak hissetmektedir. Bu sebepledir ki Batı, Türkiye’nin iktisaden zayıf ve daima kendisine muhtaç düzeyde kalmasını istemektedir. Avrupa Birliği’ne almadığı gibi, Doğu ve Güney komşularımızla siyasi ve iktisadi bağlarımızın güçlenmesinin önündeki engel de Batı’dır. Unutmayalım ki devletler komşuları ile iş ve güç birliği yapabildiği ölçüde güçlüdür. Bu gerçeği iyi bilen Avrupa ülkeleri ortak para birimine geçmekte, aralarındaki tarihi husumeti bir yana bırakarak, ortak iktisadi ve siyasi hedefler belirleme yoluna gitmektedirler. Buna karşılık bizim komşularla aramıza ektiği kin ve husumet tohumlarını körüklemekte, Avrupa Birliği’nden dışlayarak, Türkiye’yi yalnızlığa itmenin hesaplarını yapmaktadır.

       Yeni yılda Türk ekonomisinin “Euro” tehdidi altında kalacağını belirten bir iktisat uzmanı (Güven Karakuş), Avrupa’nın 1999 yılında S-300’ler, Girit, Yunanistan, PKK gibi konuları sıcak tutarak, Türkiye’yi ekonomik paylaşımlardan uzaklaştırıp sıkıntıya sokacağını, buna karşılık para piyasaları ve borsa yoluyla Yunanistan’ı güçlendirerek Türkiye’nin başına bela edeceğini yazıyor.

        Şeytan Üçgeni’nin en tehlikeli ayağı kültürel tehdittir ki Batı bu alanda da milli bünyemizi tahrip edecek ölçüde nüfuz ve etkisini göstermeye başlamıştır. Hep övündüğümüz şefkat, samimiyet, misafirperverlik gibi sıfatlarımızı gün geçtikçe kaybettiğimiz ortadadır. Vatan, millet, bayrak, din ve devlet gibi ulvi kavramlara bağlılığımız gittikçe zayıflamaktadır. Beşeri münasebetlerde dürüstlük, yiğitlik, mertlik artık cılız birer slogan halini almaktadır. Dilimiz gün geçtikçe yozlaşmakta “galat-ı meşhur”lar günlük konuşma ve yazı dili haline gelmekte, işlek caddelerimizdeki tabelalar frenk şehirlerini andırmaktadır.

        Bu ve benzeri sıralayabileceğimiz, bizi biz yapan, bizi diğer milletlerden farklı kılan bariz vasıflarımızı gün geçtikçe eriten, çürüten, değiştiren ve yok eden, kültürümüzü kanser gibi kemiren nedir?

        Bu sualin cevabını hepimiz biliyoruz ki, bütün bu cürümleri işleyen kendi kültüründen başkasına hayat hakkı tanımayan Batı’dır. Anadolu, İstanbul ve Trakya’dan Türk’ün izlerini silmek isteyen ve bunu Sevr’le başaramayan Batı, bugün de siyasi, iktisadi ve kültürel olmak üzere üç ayrı cepheden düzenlediği Postmodern Haçlı Seferleri ile Türkiye’yi tehdit ve kuşatma altında tutmaktadır.

 

SEFA KOYUNCU I 1998 – YENİ MERAM GAZETESİ