PAPA’NIN DENSİZLİĞİ - BHD Haber - 08 Ekim 2006

 

PAPA'NIN DENSİZLİĞİ

 

Papa 16. Benediktus, Resûlullah "sallallahü aleyhi veselllem" efendimize dil uzatarak,yeryüzündeki bütün Müslümânları incitti ve yaraladı. İslâm âlimleri hemen her devirde ortaya çıkan böyle densizlere gereken ilmî cevâbı vererek, susturdular.

Bu kıymetli âlimlerden biri de Harputlu İshak efendidir, "rahmetullahi aleyh".

Türkiye Gazetesi yayınları arasında çıkan 'İslâmiyet ve Hıristiyanlık' isimli kitaptan alınan aşağıdaki yazıda, Harputlu İshak efendinin, Papa Benediktus gibi İslâmiyetin bir vahşet dini olduğunu iddia eden bir Hıristiyan papazını muharref İncil'den gösterdiği delillerle nasıl susturduğu anlatılmaktadır.

 

İshak efendinin papaza cevabı

Hıristiyan din adamları, hıristiyan dîninin sırf sevgi, şefkat, merhamet, birbirine yardım esasları üzerine kurulduğunu ilân etmektedirler. 

Biz bu papaza, Kitap-ı mukaddesin Ahd-i atîk kısmının, Tesniye kitabı 20. bâbının 10-18. âyetlerinde ve Kitap-ı mukaddesin 1303 [m. 1886] senesinde İstanbulda yapılan türkçe baskısının 169. sayfasında yazılı olan bir parçayı gösterdik.

Bu parçada aynen şöyle denilmektedir:   

(Bir şehre karşı cenk etmek için, ona yaklaştığın zaman, oranın halkını sulha çağıracaksın. Eğer, onlar bunu kabûl eder ve kapılarını sana açarlarsa, bu şehrin içindeki bütün insanlar artık senin hizmetçin olacaklar ve ölünceye kadar sana kulluk edeceklerdir.

Eğer sulhu kabûl etmeyip, seninle cenk ederlerse, şehri muhâsara edeceksin ve senin Allahın olan RAB, bu şehri senin eline verdiği zaman, şehirde bulunan her erkeği kılınçtan geçireceksin. Kadınları, çocukları, hayvânları ve şehir içinde bulunan her şeyi [malları ve benzerlerini] kendin için yağma edeceksin. [Yâni onlara el koyacaksın.]

Böylece, Allahın olan Rab'ın sana verdiği düşmanlarının mallarını yiyeceksin. Yalnız bu şehirde değil, senden çok uzakta bulunan diğer bütün şehirlerde de böyle yapacaksın. Allahın olan Rab'ın sana miras olarak vermekte olduğu bu kavmlerin şehirlerinde nefes alan hiçbir kimseyi sağ bırakmıyacaksın. Hittîleri ve Amorîleri, Ken'ânîleri ve Perizzîleri ve Hivîleri ve Yebusîleri, Allahın olan Rab'ın sana emrettiği gibi, tamamen yok edeceksin.

Tâ ki, kendi ilahlarına yaptıkları bütün rezil hareketlerine göre ibâdet yapmağı size öğretmesinler. Yoksa, Allahın olan Rab'a karşı isyân etmiş, suç işlemiş sayılırsın.)         Hıristiyan komşumuza, (Sizin mukaddes kitabınızda zevallı insanlara karşı çok gaddarca muamele emr olunmaktadır.

Sizin mukaddes kitabınızda bulunan bu emrin, mütemâdiyen tekrarladığınız, hıristiyanlık şefkatı ve merhameti ile, hiç bir münâsebeti yoktur.Nerede sizin merhametiniz, acımanız?

Kitap-ı mukaddesteki bu parça müdhiş bir vahşet ve zulm emridir. Demek sizin dîniniz size vahşeti emrediyor. Bizim kudsî kitabımız Kur'an-ı kerimde ise, düşmana böyle muamele edileceği hakkında tek bir kelime yoktur. Aksine, Kur'an-ı kerim, dâimâ şefkatten, merhametten, afetmekten bahs ediyor. 

Zulüm yapmağı haram ediyor.

O hâlde, nasıl oluyor da, hıristiyan din adamları, islâm dîninin vahşeti emrettiğini, hıristiyanlık dîninin ise şefkat dîni olduğunu söylemeye cesaret ediyorlar?

İşte, elimizde sizin kudsî kitabınız Kitap-ı mukaddesten bir parça!

Demek oluyor ki, sizin iddiânızın aksine olarak, Kitap-ı mukaddes vahşeti, barbarlığı, gaddarlığı emrediyor. Buna ne dersiniz?) dedik.

 

İncil'de 20 bin yanlış var!

 

Hıristiyan papazı hayrette kalmıştı.

Kendisi, Kitap-ı mukaddesi hiç bir zaman tam okumamış,

hele eski ahd kısmını gözden bile geçirmemiş olduğu için, bu parçayı

ancak bizim göstermemiz üzerine okumuş, hayretten ağzı açık kalmıştı.

Nihâyet bize, (Siz yalnız beni değil, bütün hıristiyanlık âlemini mahcûb ettiniz.

Ben bir din adamı değilim ve itiraf edeyim ki, pek dindâr da sayılmam.

Fakat, Kitap-ı mukaddeste yalnız şefkat, merhamet ve afetmek husûsları bulunduğunu zannediyordum.

Bu müdhiş vahşet parçası, bana bir felaket te'sîri yaptı.

Aynı zamanda, papaz olduğum için de, çok mahcûb oldum.

Memleketime dönünce, bu işi ilmi çok olan din adamlarına nakledeceğim.

Mümkinse Kitap-ı mukaddesin bu kısmını, mukaddes kitaptan çıkartmak

için alâkalı makamlara mürâce'at edeceğim.

Bu kısm, muhakkak bir hurâfedir.

Çünkü, böyle korkunç bir emri Allah vermez.

Her hâlde, bu kısm bir yahudi uydurması olacak) dedi. Kendisini tesellî ettik.

Ona İngilizce neşrettiğimiz (İslâmiyet ve Hıristiyanlık) kitabından verdik.

Dedik ki,

(Bu kitabı okursanız, kitap-ı mukaddeste daha pek çok hatâlar bulunduğunu görürsünüz.

Hattâ, bir rivayete göre, bu yanlışlar 20.000'i bulmaktadır!).

 

İslâm dininde zorlama yoktur  

 

İslâm dîninin mukaddes kitabı (Kur'an-ı kerim)de, (Dinde zorlama yoktur) emri bulunmaktadır.

Muhammed, dîn-i islâmı teblîğ ederken, hiçbir cebr ve tehdîd kullanmadığı

hâlde, kendiliğinden ve seve seve müslümanlığı kabûl edenler kısa zamanda artmıştır.

Hıristiyan tarihçilerinden, Kur'an-ı kerim mütercimi papaz

SALE'nin beyanları bu sözümüzü isbât etmektedir.

İngiliz papazı Sale, 1734 de Kur'an-ı kerimi ingilizceye tercüme etti.

Eserinin önsözünde islâmiyet hakkında uzun mâlûmat verdi.

1850'de basılan bu (Kur'an tercümesi)nde diyor ki:

(Medînede daha hicretten evvel, içinde müslüman bulunmayan bir tek ev kalmamıştı.)

Demek oluyor ki, o zamana kadar hiç kılınç yüzü görmeyen şehirlerdeki

insanlar sırf islâmiyetin büyüklüğü, doğruluğu,

Kur'an-ı kerimin belâgati sâyesinde, bu dîni severek kabûl etmişlerdir.

Müslümanlığın pek sür'at ile intişâr ettiğini aşağıdaki hakîkî rakamlar isbât etmektedir.

Muhammed vefât ettiği zaman, müslümanların adedi 124.000'i bulmuştu.

Resûlullahın vefâtından dört sene sonra,

Ömer 40.000 kişilik bir müslüman ordusu göndererek, bununla

Îrânı, Sûriyeyi, Konyaya kadar Anadoluyu ve Mısrı feth etti.

Hazreti Ömer, hiçbir zaman, gaddarlık göstermedi.

Zâlim diktatörlerden aldığı memleketlerdeki hıristiyanlara, ateşe tapanlara, hiç zulüm yapmadı.

Bu adaletini bütün cihan, dost ve düşman, kabûl etmektedir.

Bu memleketlerde yaşayan halkın çoğu, islâm dînindeki adaleti, güzel ahlâkı görerek,

seve seve müslüman oldular.

Eski bâtıl dinleri, yâni hıristiyanlık, yahudilik ve mecûsîlik üzere kalanlar pek azdı.

Böylece 10 sene gibi, pek az bir zaman zarfında, islâm memleketlerinde yaşıyan

müslümanların sayısının 20-30 milyona ulaştığını, tarihçiler söz birliği ile bildirmektedir.

-Günümüzde de dünyadaki Müslüman sayısı hızla artmaya devam etmekte ve 2 milyara yaklaşmaktadır.

Sözün özü:

-İt ürür, kervan yürür… 

 

  Sefa Koyuncu BHD Haber -  08 Ekim 20

http://www.bhdhaber.com/yazar.asp?yaziid=665&yazarid=64