BİR HARF LETONYA VE BİZ!
Avrupa Birliği ile yeni üyesi Letonya arasında ilginç bir dil krizi yaşanıyor. Sadece "i" harfi yüzünden patlak veren krizin Avrupa Adâlet Divânına götürülmesi bile söz konusu. Letonya AB para birimi 'euro'yu, kendi imlâ kâidelerine uygun olarak 'eiro' şeklinde yazıyor. AB yetkilileri ise bütün üyelerinin ve bu arada tabiî ki Letonya'nın da euro yazılışını kullanmasını istiyor.
Letonya ise direniyor. "İ" diyor, aslâ "u" demiyor.
Bunu bir millî gurur meselesi yapıyor. Birlikle Letonya arasındaki "i" krizi büyüyerek devam ediyor.
- Letonya'nın AB'nin tâlimâtıyla bir tek "i" harfini "u" yapmamak için direnmesi, hattâ bunu bir devlet meselesi hâline getirmesi tarihe geçecek çapta bir dil hâdisesidir.
- Bu hâdiseden çıkaracağımız çok büyük dersler vardır.
- Çünkü biz Türkler, dilimizi muhâfazada Letonlar kadar hassas olamadık.
- Dil ve kültür emperyalizmine kapımızı sonuna kadar araladık.
- İlericiliğin dil ve kültürden çok bilim ve teknolojiyi, dolayısıyla ekonomiyi ilgilendiren bir konu olduğunu akıl edemedik.
- Türk dili, girenin çıkanın umursanmadığı yolgeçen hanına döndü.
- Konuşmalarımız Amerikanvâri.
- "Hip-hop takılıyoruz!"
- Dille model hamuru gibi oynadık.
- Her birimiz ayrı bir şekil verip, doğru dil bu, dedi.
- Dilimizi alan talan ettik; bozuk bağa çevirdik!
- Asâletli kelimeleri atıp, yerine soysuz 'sözcük'ler koyduk.
- Lisânımızın âhengini sağlayan uzatma ve inceltmeli kelimeleri, işâretleriyle birlikte kovduk.
- Cümleyi tepetaklak ettik.
- Artık devrik olmayan cümleyi anormal görmeye başladık.
- İngilizceden Fransızcadan yeni kalıplar transfer ettik.
- Brejnev Doktrininin çekim alanından çıkamadık.
- Hergün yeni kelimeler uydurmadan edemiyor, Marksizmin tâlimâtıyla dilde "sürekli devrim" yapmazsak, yerimizde duramıyoruz.
- Postmodern terminolojiyle konuşur, yazar olduk.
- Bu yüzden, bırakın bir nesil öncesini, 10-20 yıl önce yazılan eserleri bile okuyamıyor, anlıyamıyoruz.
- Zâten kıt olan milletin okuma iştahı, uydurma kelimelerle yapılan tercümeler ve yazılan kitapların dilindeki zevksizlik sebebiyle büsbütün kaçtı.
- Üniversite imtihanında diğer derslerden başarılı olan öğrenciler, sorulara "hangi Türkçeye, hangi kurala göre" cevap vereceklerini şaşırdıklarından, en düşük puanı Türkçeden aldı. Bu yüzden istedikleri fakülteye girecek puanı alamadılar.
Hayâlleri yıkıldı, istikbâlleri karardı.
- Bir devlet büyüğü çıkıp da bu magandalığa dur demedi.
- Akademisyenler bu kaosa bilerek göz yumdu.
- Dil akademisi kurmak işlerine gelmedi.
- TBMM dilimizi muhafaza altına alacak bir kanun çkarmadı.
- İşte bütün bu sebeplerle,bir tek harfi değiştirmemek için AB ile ciddi bir mücâdeleye girişen Letonya'nın millî duruşu, bize Bilge Kağan'ın "Ey Türk! Titre ve kendine dön!" sözünü hatırlattı.
Bunun bir kapris olduğunu zannetmeyin!
Küçük Baltık ülkesi Letonya, AB'nin ortak para birimi 'euro'nun resmi evraklarda yazılışı konusunda ana dilinden taviz vermiyor. Avrupa Merkez Bankası'nın para birimine topluca ''euro'' denmesi talebine karşı, Letonya hükümeti ''eiro'' demekte ısrar ediyor. Letonya Eğitim Bakanı Ina Druviete, ''E ve u ünlülerinin birlikte okunması bizim dilimizde var olmayan bir durum'' diyor. Fakat Avrupa Birliği yetkilileri, ayrı bir alfabe kullanan Yunanistan'ın hâricinde diğer bütün ülkelerden 'euro'nun resmî evraklarda aynı biçimde yazılmasını istiyor. (Çifte standard)
Letonya, AB'nin bu kuralına direnen cephede yalnız da değil. Malta da para birimini ''ewro'' olarak yazacağını açıkladı. (Bravo Malta'ya) Litvanya ve Macaristan ise ülke içinde kendi yazım kurallarını uygulamakla beraber resmî dokümanlarda para birimini euro olarak yazmaya ikna oldu. (Muvâzaacılar) Ancak Letonya, dil bağımsızlığını sonuna kadar savunacağını ve gerekirse konuyu Avrupa Adalet Divanı'na götürebileceğini söylüyor. (Millî duruş) Eiro kelimesinin kendileri için tek doğru yazılış şekli olduğunu söyleyen Letonya
hükümetinin bu ısrarının ardında millî gururun payı büyük. Sovyet işgâlinin ardından Rusça öğrenip konuşmaya zorlanan Letonya halkı, bağımsızlığını kazandıktan sonra millî dili etrafında yeni bir kimlik oluşturmak için büyük gayret sarf etti. 2 milyon 300 bin nüfusa sâhip ülkenin yaklaşık üçte ikisi, artık resmî devlet dili olarak kabul edilen Letonyaca konuşuyor. Letonyalı Eğitim Bakanı Ina Druviete, ''Bunu bir kapris olarak algılamayın;
Avrupa Birliğinin kimlik ve eşitlik gibi en temel değerlerini ilgilendiren çok önemli bir mücâdele içindeyiz'' diyor ve ekliyor:
- AB'nin bütün üyeleri euro dese de biz 'eiro'da kararlıyız!
Avro mu, euro mu diyeceğiz?
Letonyalılar eiro kelimesini kendi dillerinde Avrupa'nın yazılış şekli olan Eiropa'ya dayandırıyor. Bizde de Türk Dil Kurumu, Avrupa şeklindeki telaffuzumuza istinâden euroya avro dedi. TDK, 'euro'nun Türkçeye 'avro'olarak yerleşmesinde ısrarlı. Bence doğru olan ise 'euro' yazılışını kullanmaktır. Tartışılabilir. Ancak burada dikkat çekmeye çalıştığımız husûs, doğru veya yanlıştan daha çok, millî duruştur:
- AB, bizden de avro şeklindeki söyleyişi bırakıp euro dememizi istediğinde ne yapacağız?
Letonya'nın gösterdiği hassâsiyeti gösterip, "Hayır biz avro diyeceğiz" kararlılığını sergileyebilecek miyiz?
- Hiç zannetmem.
- Peki, deyip ânında euro biçimini kullanacağız.
- "Hâyır, biz de dilimize en az Letonlar kadar, hatta onlardan daha fazla hassâsiyet gösterir, avro demekte ısrâr ederiz" mi diyorsunuz?
- O hâlde –keşke temennisiyle- bekleyip göreceğiz!
Sefa Koyuncu - BHD Haber - 19 Ocak 2006