BIÇAK KEMİĞE DAYANDI
Selçuk Üniversitesi Türkçe Topluluğu tarafından verilen 11 bin imzalı dilekçenin görüşüldüğü TBMM Dilekçe Komisyonunda, Türkçe'ye giren yabancı kelimelerin yaygın kullanımından kaynaklanan tabela kirliliği ve genel olarak dildeki yozlaşma iddiaları ele alındı. (2 Haziran 2005)
Bu görüşmede söz alan uzmanlar arasında, Dil Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sevgi Özel'in söyledikleri son derece dikkat çekici. Özel, konuşmasında, Türkiye'de bayrağa yapılan saygısızlığa karşı herkesin tepki göstermesine rağmen, yıllarca parça parça koparılan dil konusunda kimsenin tepki göstermediğini belirttikten sonra;
Türkçe söz diziminin (cümle yapısının) bozulduğunu da vurgulayarak, ''Tabela kirliliğini yerel yönetimlere yetki vererek, belki bir yılda çözeriz. Ama dil yapısındaki bozulmayı hiçbir şekilde gideremeyiz. Komisyon kurup konuyla ilgili kitap çıkaracak zamanımız yok. Çünkü bıçak kemiğe dayandı. Bir kurul oluşturup önlemleri hızla uygulamalıyız'' diyor.
Dildeki bozulma nasıl önlenebilir?
Bu tespitler son derece yerinde, ancak; önemli olan, isabetli bir teşhisten sonra yapılması gereken doğru tedavidir.
Acaba dildeki bozulmayı durdurmak için ne yapılmalıdır? Belki de yapılması gerekenleri, Sevgi Özel'in sözlerinden çıkardığımız birkaç sorunun cevabında bulabiliriz:
1-Türk dilinden yıllardır parça parça koparılanlar nelerdir?
2-Türkçe cümle kuruluşundaki bozulmanın boyutu ve dilimize verdiği zarar nedir?
3-Genel olarak dilimizin yapısındaki, hiçbir şekilde giderilemeyecek bozulmalar nelerdir?
4-Dildeki bozulmanın dehşetini vurgulamak için, "bıçak kemiğe dayandı" dedirten konular hangileridir?
5-Oluşturulması istenilen kurulun, "hızla alıp uygulayacağı" tedbirler nelerdir?
Bir taraftan biz cevap bulmaya çalışırken, Sevgi Özel de, sorularımızla ilgili olarak bizi bilgilendirirse, memnuniyetle yayınlarız.
Bu arada, Karaelmas Üniversitesinin internet sitesinde yayınlanmakta olan uzun bir metinde "bıçak kemiğe dayandı" dedirten dil bozgununun ipuçlarını bulmak mümkün. Sevgi Özel, burada diyor ki:
"Bu arada, "Çay mı, kahve mi alırsınız?"
"Nerde sahne alıyorsunuz?"
"Yanındaki kuzenin mi?"
"Okey... Bay bay..."
"Çoğumuz hiç farkında olmadan, dil mantığını zorlayan, çeviri yoluyla dilimize yapışan bu kalıplarla konuşur olduk.
Sayısı artan özel televizyon ve radyolarda dil kullanımı açısından denetimsizlik, özensizlik, savrukluk âdeta övünülesi bir durum oldu. Film çevirilerindeki "Fasulye soyuyorum; Çorbamı yedim..." gibi anlatımlar kimseyi rahatsız etmiyor.
Kendi adıma, "Çay alır mısın?" diyen hiç kimsenin çayını kahvesini içmiyorum. Artık dil yanlışlarına gülünmemesi gerektiğini düşünüyorum; çünkü bıçak kemiğe dayandı".
'Tasdik etmek'in suyu mu çıktı?
Sevgi Özel'in, "Dahası, her sözü 'okey'liyoruz... Türk Havayolları, yolcuların uçmasına 'olur' ya da 'onay' değil, 'okey' veriyor.
Resmi Türk Dil Kurumu, sözlüğünde 'okeylemek' diye bir eylem yapıyor. Devlet eliyle bozulan dil, devlet eliyle yaygınlaştırılıyor" sözlerine de aynen katılıyor, ancak; bu "onay, olur, onama, okey" gibi ucubelerden önce, asırlarca zevkle kullanılan "tasdik"in suyu mu çıkmıştı diye sormadan da edemiyorum. Malum, çığ bir kere kopmaya görsün; artık, neleri ezip geçeceği ve nerede duracağını kestirmek güçleşiyor!
Sefa KOYUNCU - BHD Haber I 2007
ETİKETLER:
parça
türkçe
kemiğe
dayandı
bıçak
sevgi
özel
dil
teknoloji
Üçüncü Yeni Nesil Akımı
filolog
dil bilimi
üçüncü yeni akımı
muhâfazakar sanat
üçüncü yeni
türkiye
şair
şiir
sohbet
gazetesi
sanat
edebiyat
kültür
yorum
sefa koyuncu
koyuncu
türk dili
ilim
anadoluyum
Muhafazakâr san’at
muhafazakar
gazeteci
yazar
san’at
yerli
milli
Anadolulu
anadolu
avrupa
asya
bilim
milli şiir
Türk Dili ve Edebiyatı
röportaj
medya
arşiv
çevre
din
siyaset
politika
bati
Türk Şiiri
üçüncü yeni nesil
seydişehir
Seyyid Harun Veli
Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği
devlet
Recep Tayyip Erdoğan
Mustafa Özbek
Ecevit Hükümeti
İşçi Olayları
Türkiye tarihi
iç karışıklık
1980 öncesi
meydana
polis
sendika
1980
genel
anlaşma
chp
yazı
Güncel
Türk Edebiyatı
kütüphane
Türkiye Gazetesi
sefa