YAŞADIKÇA I Sabahattin Ali'nin mektubu
Orhan Veli’nin ilk şiirleri (Sabahattin Ali’nin ricası üzerine) Aralık 1936'da Varlık dergisinde şu açıklamayla yayınlanır:
"Varlık’ın şiir kadrosu yeni ve kuvvetli genç imzalarla zenginleşmektedir.
Aşağıda dört şiirini (Oaristys, Ebabil, Eldorado ve Düşüncelerimin Başucunda) okuyacağınız Orhan Veli, şimdiye kadar yazılarını neşretmemiş olmasına rağmen olgun bir sanat sahibidir. Gelecek sayımızda onun ve arkadaşları Oktay Rifat, Melih Cevdet ve Mehmet Ali Sel (Orhan Veli’nin takma adı)'in, şiirimize getirdikleri yeni havayı daha iyi belirtecektir."
Ancak, Türk şiirinin geleneğe bağlı kalarak modernize edilmesinde başarılı örnekler veren Sabahattin Ali; Orhan Veli ve arkadaşlarının, Varlık'ta yayınlanan şiirlerinde vezin ve kafiyeyi attıklarını görünce, onlara aracı olduğuna çok pişman olarak, derginin sahibi Yaşar Nâbi Nayır’a şu tarihî mektubu yazar:
GENÇ YAŞTA CİNNET
“İki gözüm Yaşar,
Varlık ceridesinin son sayılarında, görebildiğim bazı yazılar hakîkaten güzel.
Burhan Belge’nin, senin makalelerin ve bilhassa edebî tercümeler (George Sand’dan, Bunin’den, London'dan) hakikaten okunmağa değer.
Mecmua Türkiye'de benzerini aratacak bir edebî organ olmakta berdevam. Bizim şu genç şairlerin yani Orhan Veli ile Oktay Rifat'ın başlarına gelene pek müteessir oldum.
Zavallı çocukların genç yaşta cinnet getirecekleri hiç tahmin edilemezdi. “Acaba onların şiirlerini neşre delalet ettiğim için bu hazin akıbetten ben de mesul muyum?” diye vicdanen pek muazzep oluyorum. Bilhassa edebî cinnet, musaplarını sadece akraba ve tanıdık muhitlerinde değil, nisbeten geniş ve daha merhametsiz bir kalabalık muvacehesinde de gülünç edegeldiğinden merhamet ve esef duygularım bu nisbette şiddetli oluyor.
Bu patolojik asarın mütehassısı bir kalem (mesela Abdülhak Şinasi (Hisar) Bey) tarafından yapılacak "ruhî, edebî, tıbbî" bir tahlilini bütün kariler (okuyucular) beklemekte ve o şiirleri zaten sırf böyle bir etüdün mukaddemesi telakki etmektedirler.
Nahir Sırrı (Örik) Bey müvesvis ve vehham bir zattır.
Bu delikanlıların âni bir buhran neticesinde kendisine saldırıvermelerinden korkmuyor mu?
Neyse şimdilik bu kadar.
BULAŞICI HASTALIK
Teessürlerim samimi ve hakîkidir. Gözlerimi kapadıkça muhayyelimde canlanan bu müstait gençlerin üç dört ayı bulmayan bir zamanda katettikleri bu asırlık mesafe başımı döndürüyor.
Orhan Veli ile Oktay Rifat'ın arkadaşı bir de Mehmet Ali Sel var ki şahsen tanımıyorum. Yalnız sâri olduğu anlaşılan bu yeni cinnete o da musap görünüyor. Tanıdıklarına ve akraba, taallukatına geçmiş olsun.
Sinir ve akıl doktoru Şükrü Hazım bu hususta bir şey neşretti mi? Etti ise çıktığı yeri lütfen bildir.
Bedrettinde selam ediyor. O da aynı teessür ve merak içindedir.”
Sabahattin Ali
SEFA KOYUNCU I TÜRKİYE GAZETESİ - 3 TEMMUZ 2011