Osmanlı Barışının Şifreleri

YAŞADIKÇA I Osmanlı Barışının Şifreleri

 

          - Hep yabancılar inceleyecek değil ya!

Hazır yeni anayasa çalışmaları sürerken; Osmanlı başarısının sırları neydi; biraz da biz araştıralım.

          Amerikalı, İranlı, Japon, Alman, Fransız, İngiliz, Arap, Yunan, Fin, Azeri, Ermeni, Yahudi vb. araştırmacılar İstanbul‘u mesken tuttular ve Osmanlı arşivlerini didik didik ediyorlar.

          Cevabı aranan soru şu:

          - Osmanlı ne yaptı da farklı kültür ve coğrafyalardan 30 kadar milleti, 600 yıl huzûr ve barış içinde bir arada tutmayı başardı?

          Gerçekten de Osmanlı İmparatorluğu, kıta diyebileceğimiz geniş saha üzerinde otuz milleti bir araya toplamış, bir idareye bağlamıştı. Bu çeşitli milletlerin yaşadıkları yerlerdeki iklim ve iktisadî şartların farklılığından başka, dilleri, dinleri farklı; örf ve âdetleri, ahlâk anlayışları, düşünüş ve görüşleri, mantaliteleri ayrı idi.

 

          DEVLETE GÜVEN TAMDI

          - Şaşırtıcı ama Batı bundan yaklaşık 500 yıl önce de, “Pax Ottomana/Osmanlı Barışı”nın sırrını çözme peşindeydi.

          Kanunî devrinde (1520 -1566) Luther, Hristiyan krallara başarılı olabilmeleri için adâlet ve idarede Osmanlıları taklid etmeyi tavsiye ediyor; Busbecq (1522-1592), Türklere karşı koyabilmenin ancak Türk disiplin ve nizâmlarını kabul etmekle mümkün olacağını söylüyor; İngiltere gibi idarî teşkilâtını ve demokrasi prensiplerini daha 1215’te kanunlaştırmış bir memleket bile, Osmanlı düzen ve teşkilâtını yakından görmek (tabiatıyla, zayıf noktalarını tespit edip Osmanlı‘yı ortadan kaldırmak) için, Türk ülkesine heyetler gönderiyordu.

          - ABD ise büyük ölçüde taklid ettiği Osmanlı sisteminden günümüzde bile başını kaldırabilmiş değil!

          Aslında bu çok merak edilen sorunun cevabında, Romen tarihçi Nicolae Jorga (1871-1940), tam bir isâbet kaydediyor. Jorga, 5 ciltlik Osmanlı İmparatorluğu Tarihi‘nde Türklerin birçok milleti bir araya getirerek idare etme kâbiliyetlerine ilâveten Osmanlı İmparatorluğu‘nda, hiçbir ülkede mevcut olmayan adâletten, Türklere mahsus yüksek seciye, karakter ve faziletten uzun uzun bahsediyor ve Hristiyan teba da dâhil olmak üzere Osmanlı idaresinde bulunan her ferdin Osmanlı Devleti‘nden yalnız adâlet gördüğünü, her ferdin Osmanlı Devleti‘ne karşı büyük bir itimat beslediğini açıklıyor.

 

          VERGİ SİSTEMİ ÂDİLDİ

          Prof. Dr. Şinasi Altundağ ise Türklerin âdil idaresi, yüksek ahlâk ve fazileti; teşkilâtçılıktaki kâbiliyetleri gibi hususların yanı sıra, Osmanlı başarısında önemli rolü olan bir uygulamaya daha dikkat çekiyor: Vergi adâleti!

          Prof. Altundağ; “Osmanlıları ayakta tutan âmillerden biri de, vergi kanunlarını merkezde (İstanbul) hazırlayıp; aynı kanunu bütün ülkede uygulamak yerine, iktisadî şartlarını dikkate alarak her bir sancak için en uygun vergi kanununu yapma akıllılığını göstermiş olmalarıdır. Bu sistemle, Osmanlı İmparatorluğu, bütün azaları asırlarca tek bir vücut gibi âhenkle çalışarak; ilim, teknik, ziraat, sanat ve ticarette devrinin en büyük ekonomilerinden biri olmuştur” diyor ve ekliyor:

          “Bugün bize belki garip gelecek ama Osmanlı İmparatorluğu bundan bir iki asır önceye kadar yalnız Avrupa‘ya değil, Amerika‘ya bile boya, işlenmiş deri, kürk, nal, nal çivisi, asma kilit, tüfek namlusu, piştov, bıçak vs. ihraç etmekte idi.”

          - Ne dersiniz?

          Yeni anayasa çalışmalarında, başarılarıyla dünyayı hayran bırakan Osmanlı tecrübesi dikkate alınır mı?

          - Bizden hatırlatması.

 

Sefa KOYUNCU - TÜRKİYE GAZETESİ - 13 Kasım 2011

http://tg.com.tr/makaledetay.aspx?ID=513724