YAŞADIKÇA I Büyük Selçuklu Mirası
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, himâyelerinde neşredilen beş dev ciltlik "Büyük Selçuklu Mirası" külliyatını "Takdim" yazısında diyor ki:
Büyük Selçuklu Devleti yaklaşık 1000 yıl önce tarih sahnesine çıkmış ve bugün üzerinde 28 ayrı devletin kurulduğu muazzam bir coğrafyada hüküm sürmüştür.
Horasan'dan başlayan büyük Türk göçü, Yemen'e, Mısır'a ve Akdeniz'e ulaşan geniş bir bölgenin Selçuklu etkisine girmesi ile neticelenmiştir. Anadolu Selçukluları'nı, Harizm Devleti'ni, Suriye, Irak ve Kirman Selçukluları'nı bu büyük medeniyetin birer unsuru olarak görmek gerekmektedir.
Türk geleneği ile İslâm inancını kaynaştırmayı başaran Selçuklular, ordu düzeninden, toprak ve vakıf düzenine kadar birçok müessesenin kendine has bir yapı kazanmasını sağlamışlardır.
Selçuklular, farklı milletlerin bir arada yaşadığı coğrafyada hoşgörü ortamı oluşturmayı da başarmışlardır. Bu yönüyle Selçuklular, birlikte yaşama pratiği bakımından bize son derece güzel örnekler sunabilmektedirler. Farklı düşünmeye ve farklı düşünene tahammülü son derece güzel uygulayabilen bu medeniyet matematik, astronomi, felsefe, dinî ilimler, güzel sanatlar gibi alanlarda yetkin insanlar yetişmesine ve özgün eserler verilmesine de vesile olmuştur.
"Işık doğudan yükselir" sözünü doğrularcasına bir medeniyet kuran Selçuk, Çağrı ve Tuğrul Beylerle, ihtişam çağının yıldızları Alparslan, Melikşah ve Sultan Sencer tarihteki seçkin yerlerini almışlardır.
Günümüzde de geçerliliğini sürdüren çok değerli mesajlarıyla gönlümüzü ve ruhumuzu aydınlatan Ahmed Yesevî, Muhiddîn Arabî, Konevî, Serahsî, Yusuf-i Hemedanî, Şehristânî, Abdülkadir Geylanî gibi şahsiyetler fıkıh, tefsir, kelam, tasavvuf gibi alanlardaki derin vukuflarıyla hâlâ kendi semasının yıldızları olarak anılmaktadırlar.
Büyük Selçuklu ve takipçileri mimaride çığır açmışlardır. Bir medeniyet inşasına girişen Muhammed bin Atsız, Kelük bin Abdullah, Ahlatlı Hürrem Şah, Hacı Birti oğlu Mekki, Kerimüddin Erdişah, Hocentli Abdülgaffar oğlu Yusuf, Şamlı Havlan oğlu Muhammed; taşa, tuğlaya ve çiniye ruh vermişler, bugün hayranlıkla seyrettiğimiz cami, türbe, köprü ve kervansarayları yapmışlardır.
Edebiyat tarihine Ömer Hayam, Mevlânâ, Sadi-i Şirazî, Enverî, Cürcânî, Ebyurdî, Ezrâkî, Yunus; müspet ilimlerde İbn-i Sina, Birunî, Beyhakî, Vâsıtî, Tûsî, Cezerî gibi isimleri kaydeden bu kadim medeniyeti yeniden okumalıyız.
Büyük Selçuklu Mirası'ndan söz ederken bir yandan da şarkın kandil şehirleri Merv, Rey, Ürgenç, Şiraz, Kirman, İsfahan, Bağdat, Dehistan, Kudüs, Halep, Şam, Belh, Herat, Ahlat, Divriği, Sivas, Kayseri ve Konya'dan söz etmiş oluyoruz.
Günümüzde bu büyük medeniyete sahip çıkmak ve ona vefa göstermek en çok bizim vazifemizdir. Zira Büyük Selçuklu 1157'de tarih sahnesinden çekilirken, onun devamı durumundaki Anadolu Selçuklu Devleti 1308 yılına kadar hüküm sürmüş ve Anadolu'yu vatan yapmıştır. Biz bu geleneğe sahip çıkarak insanlığın ortak mirası hâline gelmiş Selçuklu dönemine ait yapıların ve müzelerde bulunan objelerin hakkıyla korunmasını sağlamaya çalışmalıyız.
Himayemizle gerçekleşen belgesel ve kitapların bu alanda çalışacak herkese yeni ufuklar açacağını düşünüyorum.
Büyük Selçuklu Mirası Projesi'nin hayata geçirilmesinde emeği geçen Konya Aydınlar Ocağı Derneği'ni, Konya Selçuklu Belediyesi'ni, Başbakanlık Tanıtma Fonu'nu TİKA'yı, proje koordinatörü İbrahim Dıvarcı'yı, editörler Prof. Dr. Osman Eravşar ve Prof. Dr. Haşim Karpuz'u, fotoğraf sanatçıları Ahmet Kuş ve Feyzi Şimşek'i tebrik ediyorum.
Abdullah Gül
T.C. Cumhurbaşkanı
SEFA KOYUNCU I TÜRKİYE GAZETESİ - 14.07.2013