YAŞADIKÇA I Banarlı manifestosu
Edebiyât târihçisi Nihad Sâmi Banarlı(1907-1974),Kubbealtı Akademi Mecmuası’nın 1 Ocak 1972 tarihli ilk nüshasında “Beyannâme”(Manifesto) başlıklı bir yazı neşretmiştir. Önemine binaen özetleyerek dikkatlerinize sunuyorum:
Biz, sanatın, bütün insanlığa, yeniden çekidüzen verecek kudreti kendinde bulabilir hâle gelmesi lüzûmuna inanıyoruz. Bugünün genç insanlarına tekliflerimiz olacaktır:
1- Edebiyatta dil olarak, Türkmilletinin konuştuğu ve asırlarca işleyerek güzelleştirdiği Türkçe‘yi kullanınız. Târihsiz, mûsıkîsiz, zevksiz ve uydurma kelimelere iltifât etmeyiniz. Dilimize, Türkçe’yi soysuzlaştırmak isteyenlerce yerleştirilmek istenen devrik cümle, ters cümle gibi cümle çeşitlerine yüz vermeyiniz. Biliniz ki dünyânın en güzel ve en mantıklı söz tertîbi, fâil –mef‘ûl-fiil (özne-tümleç-yüklem) şeklindeki hâlis Türk cümlesidir.
BU TOPRAKLARIN SESİ
2- Edebiyâtımızın, gerek aydınlarca, gerek saz şâirlerince kullanılan nazım şekillerini, vezinlerini, kafiyelerini, dil ve söyleyiş inceliklerini araştırınız. Onlardaki mûsıkîyi; onlardaki zevk, zekâ, kültür ve tefekkür çizgilerini benimseyiniz. Beğendiklerinizi modernize ederek yeni Türk edebiyâtını kendi millî temelleri üzerinde yükseltiniz.
3- Türk dilinin, şiir târihinde kafiyeyi keşf eden dil olduğunu hatırlayınız. Dile böylesine kuvvetli bir mûsıkî unsuru ilâve eden bir milletin dilde ve şiirde ses anlayışının da derinliğine ulaşmış olursunuz.
4- Türkiye Türkçesi‘nde 700 yıldan beri kullanılan bir uzun hece vardır. Uzun hece, bir bakıma bizim üzerinde vatan kurduğumuz toprakların sesidir. Eski Yunan‘da, Latin‘de ve İbrânî‘de çeşitli uzun heceler vardır. Bizim önce Arap ve Farsedebiyâtından aldığımız bu sesin, zamanla bizim sesimiz hâline gelmesi, Türkçe‘ye büyük mûsıkî kazandırmıştır. Diğer taraftan, dillerinde uzun hece bulunan bütün milletlerin edebi-yâtında vezin, pek tabiî olarak, hecelerin sayısına göre değil, sesine göre ayarlanan, ya aruz ya da aruz karakterinde bir vezindir.
5- Türk Halk edebiyâtında, Türk Dîvan edebiyâtında göreceğiniz sosyal, târihî, fikrî ve estetik çizgilere nüfûz ediniz.Eski Türkler, uzun söylemez, fakat derin söyler, vecîz söyler, çok kere sahîfelerce söylenecek bir sözü, bir beyitte, bir dörtlükte söylemenin sırrına ererlerdi. Bu edebiyâta, çeşitli sebeplerle, bir asırdan beri yapılan iftirâlara aldanmayınız. Ona, her türlü ard düşüncelerin üstünde, gerçekçi ve ilimci bakışlarla bakınız.
BAŞIBOŞLUK DEVAM ETMEZ
6- Size, edebiyatta vezin, şekil, kafiye, düzgün cümle gibi, kaideci yollar tavsiye ettiğimizin farkındayız. Ancak, bütün dünya, er geç, bu başıboşluktan ve düzensizlikten bıkacak ve def‘alarca olduğu gibi, bu aşırı romantizmden ayrılıp yeni bir neo-klasizme başvuracaktır. Siz, Türk edebiyâtının şuurlu nesilleri olarak bu yeniliğin öncüsü olabilirsiniz.
7- Eserlerinize gıdâ olacak ideolojiler içinde, siz yine Asya‘daki ve Türkiye‘deki atalarınızın milliyetçi, vatancı ve insancı hedeflerini seçiniz.
8- Mevzû olarak, Türk halkının, dünkü ve bugünkü, hayat, sanat, îman, ferâset ve yaşama neş‘esi yollarındaki mâcerâsını işleyiniz.
9- Size, “Bu vasıflarda bir edebiyat, dünyâmızın bugün içinde kavrulmakta olduğu problemlere cevap verebilir mi” şeklinde bir îtirazda bulunanlar olursa, kendilerinden, bu beyanları bir daha ve dikkatle okumalarını ricâ ediniz.
SEFA KOYUNCU I TÜRKİYE GAZETESİ - 27 KASIM 2011