'ÜÇÜNCÜ YENİ'DE ROTAMIZ ÖLÇÜLÜ ŞİİR, KURALLI CÜMLE
Yazar Ayşe Bayramoğlu, "Garipçilere karşı, sanatın darülacezesiyle tımar hanesi el ele verdi.
Ey Türk gençliği! Sizi bu hayâsızların suratına tükürmeye davet ediyorum…diyen Yusuf Ziya Ortaç'ın mesajını aldık" dedi.
Hikâye ve deneme yazarı Ayşe Bayramoğlu, rotasını belirleyen ve edebiyatın çalkantılı sularında yelken açan Üçüncü Yeni'de "Parolamız ölçülü, kafiyeli, anlamlı ve şekilli şiir ile kurallı cümleyle yazılmış nesir, yani düzyazıdır" dedi.
Bayramoğlu, BHDHaber'e şu açıklamayı yaptı:
1500 yıldır değişmeyen güçlü şiir geleneğimiz, 1940'lı yıllardan sonra serbest şiirin yaygınlaşmasıyla bozulmuş hatta tamamen ortadan kalkmıştır. Hece vezniyle şiir, adeta tarihe karışmış gibidir. Gibidir çünkü bugün serbestçilerin edebiyatta sebep olduğu kısır döngü yüzünden, tabiî bir refleks olarak geriye dönüş sancıları başlamıştır. Bunun göstergesi de başlattığımız 'Üçüncü Yeni'dir. Üçüncü Yeni akımı edebiyat dünyasına daha şimdiden yeni bir soluk getirmiştir. Toplumların hayal dünyasını körelten postmodern akımın karşısında Üçüncü Yeni, başı sonu olan düşünceyi, bir fikri savunuyor.
Üçüncü Yeni'yi, akımın öncüsü gazeteci-yazar Sefa Koyuncu, manzum olarak şöyle özetliyor:
DENİZ BİTTİ
İhtiyaç var tımara, azgın aygır çit deldi.
Yıkılanı imara, Üçüncü Yeni geldi.
Serbest vezin dediler, şiiri koymadılar.
Ma'nâyı da yediler, yine de doymadılar.
Birer şâir timsâli, gördü bir diğerini.
Kelle yağır misâli, övdüler birbirini.
İkinci Yeni yeri, tımarhâne gibiydi.
Saçmalıklar meşheri, "Öküz" adlı dergiydi.
Ece Ayhan böyle, şiire mezar kazdı.
Kendi ifadesiyle, 'Öküzlemeler' yazdı.
Bir ve İkinci yeni, pes doğrusu dedirtti.
Kalmadı bir bileni, şiirde deniz bitti.
Üçüncü Yeni bizim, hece ve aruzlu şiir.
Sen de katıl azizim, hesap devri bu devir!
Sefa Koyuncu-3 Şubat 2007 İstanbul
Kaynak : www.mavizaman.com
Yusuf Ziya Ortaç, 28 Mart 1940 tarihli Akbaba dergisinde, Garip akımını getirenler için yazdığı yazıda;
"Vezin gitti, kafiye gitti, ma'nâ gitti. Türk şiirinin berceste mısraı diye 'Yazık Oldu Süleyman Efendiye' rezaletini alkışladılar. Sanatın darülacezesiyle tımar hanesi el ele verdi, birkaç mecmuanın sahifesinde saltanat kurdular.
Ey Türk gençliği! Sizi bu hayâsızların suratına tükürmeye davet ediyorum…" diye seslenir fakat o hengâme arasında sesini işiten olmaz!
Hecenin Beş Şairi'nden biri olarak meşhur olan, sağlam ve kıvrak Türkçesiyle "üslup ustası" olarak nitelendirilen Yusuf Ziya Ortaç'ın bu tarihî mesajına, Üçüncü Yeni olarak sahip çıkıyor ve gereğini yapmaya çalışıyoruz.
Ziya Ortaç'ın savunduğu edebiyat sadece gelenek miydi? Gelenek; atadan oğula geçen birikimin hayat şekline dönüşümüydü… Toplumları millet yapan ve başka milletlerden ayıran kültürdür.
Temelde edebiyatımız böyle sağlam bir kültür zeminine oturmasaydı bu milletin 1500 yıl süren edebiyata anlayışı bugünlere gelebilir miydi? Kendi değerlerimiz, yani özümüz edebiyatımız olmadan nesiller kimliğini, 'dili-dini,' koruyarak, asırlar boyu yaşayabilir miydi?
Bunun mümkün olmadığını artık aklıselim olan herkes biliyor. Kültür erozyonuna uğrayan toplumun geldiği nokta, sürekli bir arayıştan öteye gidememiştir. Toplumu geçmişe doğru yönelten sebeplerin başında ise edebiyatın toplum değerlerinden uzak bir anlayışla yapılıyor olması gelmektedir. Edebiyatımızın yozlaşmış olması inkâr edilemez bir gerçektir.
Bu noktada bize düşen ise kültürümüzü yaşatmanın, canlı ve heyecanlı olarak ayakta tutmanın yolunu bulmaktır.
Biz bu yolu bulduk ve adına da Üçüncü Yeni, dedik!
Ölçülü şiir ve kurallı nesir!
Üçüncü Yeni şair ve yazarları ölçülü şiir ve kurallı nesir üzerine bir hareket başlatmışlardır.
Çok kısa bir zamanda ses getirmiş, edebiyat severleri harekete geçirmiştir.
Ölçülü kafiyeli şiiri diriltme gayretleri boşa çıkmamış, toplumun her kesiminden destek görmüştür.
Edebini, edebiyatını yitiren bir milletin geldiği nokta bu gün ortadadır.
Dolayısıyla postmodern yani fikri olmayan bir hayat şekli karışıklık meydana getirmektedir. Bu yenidünya görüşü inançsızlığı körüklemekte, bireyleri bunalıma itmektedir.
Toplumun ruhi çelişkiler içinde çırpınmasının önüne geçmenin bir yolu elbette vardır. Bu da Üçüncü Yeni akımının içimizden çıktığını anlamak ve bu akımı yaşatmaktır.
Edebiyat dünyasında, 'polemik' adı altında şarkıcıların ekranlardaki kavgalarının bir benzeri yapılmaktadır.
Aslolan ise boş tartışmaları bırakıp, 'Üçüncü Yeni' çatısı altında edebiyatımızı hak ettiği şekilde icra etmemizdir.
Unutmayalım ki, asırlardan bugüne intikal eden örf adet ve inanç birliğimizi edebiyatımıza borçluyuz.
Teknolojinin getirdiği her yenilikten faydalanmamız, kültürümüzü, edebiyatımızı değiştirmemiz anlamına gelmez.
Yenilik, toplumların sosyal hayat şartlarını kolaylaştırmak anlamında yapılır.
Toplumları millet yapan 'inanç, örf-adet' gibi aslî değerlerden vaz geçilerek değil.
Garip Akımının öncüsü Orhan Veli topluma ne kazandırmıştır? Kültürümüze yabancı bir dille yapmaya çalıştığı edebiyat 1500 yıllık aslını unutmuş, unutturmak istemiştir. Garip şiirinin, İkinci Yeni'nin ders kitaplarında okutulmasının kültürümüze katkısı, kazancı nedir?
Şiirleri sayesinde toplum mükemmel bir Türkçe'yle mi konuşuyor?
Dilimizi kirleten kelimelerin esaretinde yazılanlar, toplumu kültüründen koparmaktadır.
Bu durumda yapılacak olan postmodern yazı illetinden kurtulmaktır.
Zorlanarak yapılanlar ortadadır.
Toplumun hayat şekliyle ötüşmeyen bir edebiyat başarılı olabilir mi?
Cumhuriyet devri hikâye ve romanlarında 'acınma' 'yerme' psikolojisi vardır.
Eski Doğu Bloku ülkelerindeki gibi toplumun fakirliği üzerinden ironik bir anlatımla edebiyat yapılmaya çalışılmıştır. Öğretici, ufku açıcı değil; karamsar, bedbin, bedbaht bir toplum imajı çizilmek istenmiştir.
Edebiyatta yabancılaşmaya son!
Edebiyatın geçmişten günümüze uzanan kültürel bir yol olduğunu düşünürsek, maddi kaygı duyularak yapılan işte muvaffak olmak (ille de edebiyat) söz konusu değildir. Samimiyetten uzak küçük hevesler ve ideolojiler peşinden koşmanın dün nasıl bir anlamı olmadıysa, bu gün de olamaz.
Sanat sahasında bir kısırlaşma söz konusudur. Bunun en bariz örneği edebiyattaki yabancılaşma ve yozlaşmadır.
Üçüncü Yeni, işte bu yozlaşmayı ortadan kaldırmak ve edebiyatımızı coşkulu günlerine döndürmek için yola çıkmıştır.
Bugün, Türk edebiyatında yaşanan kısırdöngü Ziya Ortaç'ı haklı çıkarmıştır.
Çünkü, dilimize yabancı kimliğimize yabancı bir dille yazmanın garabetine düşüldü. Sanki ortada ne şiir okuyan, ne de kültür ve edebiyatın toplumları millet yapan değer olduğunu bilen kaldı…
Ancak sevindirici bir gerçek daha var ki, bu da Üçüncü Yeni akımının hayata geçmesidir.
Üçüncü Yeni, olmayanı değil, 1500 yıldır var olan bir kültürü yeniden hayata taşımıştır.
Üçüncü Yeni "ölçülü şiir, kurallı nesir" sloganıyla yapmak istediğini açıkça ifade etmiştir.
Üçüncü Yeni, postmodern edebiyatın karşısında, sorumluluğunu bilerek, bilinçli, geçmişiyle barışık olarak, geleceğe bir ışık yakmıştır. Bu ışık, kararan edebiyat bulvarında daha şimdiden aydınlık bir kulvar meydana getirmiştir. Karmaşıklığa son verme parolasıyla yola çıkan Üçüncü Yeni, edebiyatın çetrefilleşen yolunda çizgisini net olarak belirtmiş, rotasını çizmiştir. Üçüncü Yeni, öz kültürümüze dönüş hareketinin başlangıcı ve müjdecisidir.
Sizi de edebiyatta öze dönüş hareketine,
Üçüncü Yeni'ye katılmaya çağırıyoruz!
Sefa KOYUNCU - 05.03.2007