ÜÇÜNCÜ YENİ I O Ses Türkiye
Daha önce bir Cumhurbaşkanından şöyle bir söz işittiniz mi?
"Güven mektupları edebiyat yönünden, sunumu çok yüksek seviyeli bir dildir. Bizimkiler ise sıradanlaşmış; kelime, metin neredeyse tamâmen değiştirilmiş ve yozlaştırılmış.'Hemen düzeltin' tâlimâtı verdim. Şimdi düzeltiyorlar."
Bu sözleri 2012 yılı sonlarında, Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği yöneticilerini kabûlünde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül söyledi.
Daha önce bir Başbakanın ağzından şöyle bir ifâde duydunuz mu?
"Biz maalesef Batı'nın ahlâksızlıklarına ilaç diye sarıldık. Biz Batı'nın ahlâksızlığını almak yerine, ilim ve san'atını almakta yarış etmeliydik!"
Bu sözleri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2008 yılında devlet bursuyla yurt dışına doktora için gönderilen öğrencilere hitâben söyledi.
Daha önce bir Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri, şöyle bir söz sarf etti mi?
"Ekonomik gelişmişlikte 16., insanî gelişmişlikte 92. sıradayız. Ekonomik gelişmişlikle insanî gelişmişlik arasındaki bu büyük makas farkını kapatabilmemiz için; geleneklerimizden ve kendi dinamiklerimizden beslenen Muhafazakâr san'atın yapısını, normlarını oluşturmalıyız."
Bu sözleri, 2012 yılı başlarında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa İsen, Suriçi Grubu'ndaki konuşmasında söyledi.
DEDESİNİ ANLAMAYAN AYDIN
Daha önce devletin bir yüksek kurumu başkanı, şöyle bir açıklama yaptı mı?
"Türk aydını, dedesinin ne söylediğini anlamaktan âciz. Yazdıklarını sâdeleştirerek anlamaktadır. Çünkü kendisine böyle söylenmiştir. 'Sen, bunları artık anlayacak durumda değilsin, sâdeleştirmek lâzımdır' denmiştir. Türk edebiyatının değerli eserlerini sâdeleştirerek okumak Türk insanı için olsa olsa bir ayıp olmalıdır. Bir garâbet olmalıdır."
Bu sözleri 2013 yılı başlarında, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs, söyledi.
- Bütün bu sözler neyi gösteriyor?
Milletin; dil, kültür, san'at ve edebiyat alanındaki isteklerinin nihâyet devletin en yüksek makâmlarında yankı bulduğunu.
TIKANAN ANA DAMAR
Bizim de öteden beri, "Üçüncü Yeni" başlığı altında ifâde etmeye çalıştığımız husûsları, bir de devletin bir yüksek kurumunun başındaki akademisyenden duymak ise ayrıca çok heyecan verici:
"Türk şiirinin en büyük zorluklarından biri, klasik edebiyattan beslenecek damarlarının tıkanmış olmasıdır.
Bugün herhangi bir insanın şiirine baktığınızda, geleneğimizin kodlarını göremediğimiz için kendimize son derece uzak hissedebiliyoruz. Kendi öz kaynaklarımız var iken, sâdece Batılılaşma adına hareket ederek, bizim klasik formları terk etmemiz gerektiği; kafiyesiz, vezinsiz şiirler yazmamız gerektiği gibi ön yargılarla değerlerimizi alaşağı etmek yerine, bu hazineyi yeniliğe de müsaade ederek neden geleceğe taşıyamıyoruz? Bugün İslâm coğrafyasında ortak bir edebiyat kullanıyor olsaydık, Türkiye'de yazılan bir kitap Arap coğrafyasında yüz binlerce satıyor olsaydı ortak değerlerimiz, anlayışlarımız canlanırdı."
Prof. Dr. Derya Örs bu sözleri, Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği'nde söyledi.
- Bütün bunlara, Prof. Dr. İskender Pala'nın, "Muhafazakârın Sanat Manifestosu"nu ve bu manifestoya tam destek veren Prof. Dr. Uğur Derman'ı da eklediğimizde ortaya ne çıkıyor?
- Devleti, milleti, san'atçısı ve akademisyeniyle aynı frekansta buluşan ortak ses!
İşte bu ortak ses; yıllardır dil, kültür, san'at ve edebiyatta aradığın o ses Türkiye!
- Bu sese kulak ver!.
SEFA KOYUNCU I TÜRKİYE GAZETESİ - 27 OCAK 2013
Dosyalar
ETİKETLER:
dil bilimi
Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği
O Ses Türkiye
o ses
devlet
Recep Tayyip Erdoğan
Türk Şiiri
şiir
muhafazakar
edebiyat
sanat
kültür
türkiye
türkçe
Türk Dili ve Edebiyatı
sefa koyuncu
ilim
bilim
teknoloji
milli şiir
muhâfazakar sanat
şair
röportaj
medya
arşiv
çevre
din
siyaset
politika
bati
san’at
üçüncü yeni
üçüncü yeni akımı
üçüncü yeni nesil