Bizdeki Dadaistler

ÜÇÜNCÜ YENİ I Bizdeki Dadaistler

 

           Osmanlı şaheser dil, şiir ve eşsiz edebiyatını gözden düşürmek, yok etmek için piyasaya sürülen Birinci ve İkinci Yeni protest akımları; bin yıllık halk şiirine de, divân şiirine de karşı olmakla; dil, şiir ve edebiyatımızın gelenek temelleri üzerinde gelişmesinin önündeki en büyük engeldir.

           Orhan Veli Kanık; 1941'de yayınladığı Garip ön sözünde, "Yapıyı temelinden değiştirmelidir. Eski edebiyatların bize öğretmiş olduğu her şeyi atmak mecburiyetindeyiz. Mümkün olsa da lisanı bile atsak" diye yazdı ve bu yıkıcı fikirler; her alanda Osmanlının izlerini silmek isteyen, dönemin CHP iktidarınca desteklendi.

 

           ŞAPKADAN ÇIKTI

           Birinci ve İkinci Yeni hareketlerinin kılavuzu ise protest bir akım olan Dadaizm (Dada; Larousse'dan rastgele seçilmiş bir kelime/Fransızca'da oyuncak tahta at demek)'in kurucusu Tristan Tzara. Klasik Batı edebiyatlarını aşağılamak ve ortadan kaldırmak için yıkıcı mihrakların pohpohladığı, asıl adı Sami Rosenstein olan Tzara; 1896'da Romanya'nın Moineşti şehrinde doğdu. Romence konuşan Yahudi bir ailenin çocuğuydu.

           1965'de Paris'de öldü. Tzara; Zürih'te Hugo Ball'in açtığı "Cabaret Voltaire" adlı kafede, gazeteden kestiği kelimeleri bir şapkaya doldurdu. Sonra, tombala çeker gibi şapkadan rastgele çıkardığı kelimeleri alt alta bir kâğıda yazdı. Bu birbiriyle alâkası bulunmayan kelimeler kümesi için "Şiir, işte budur!" dedi ve çevresindeki Marksistlerce alkışlanıp, Dadaizm akımının öncüsü olarak tarihe geçti (1916).

           Tzara ve Dadaizm'in 'serbest' tarzı, edebiyatımıza, Osmanlı şiirini aşağılamak isteyenlerce ilk olarak 1930'larda Nazım Hikmet ile sokulmaya başlandı. Nazım'ın rejimle anlaşmazlığa düşmesi ve şiirlerinin yasaklanması üzerine, 1940'larda bu görevi Orhan Veli ve ekibi (Birinci Yeni/Garip) üstlendi.

           1950'lerde ortaya çıkan İkinci Yeniciler ise "şiirde anlamsızlık, nesirde kuralsızlık" uygulamasıyla, Tzara'nın "şapkadan çıkarma" tekniği; yani, Dadaizm'e, Birinci Yeni'den daha yakındırlar.

 

           LAF YIĞINLARI

Büyük tarihçi Yılmaz Öztuna; dil, şiir, kültür, edebiyat ve sanattaki yıkıcı akımların ne maksatla çıkarıldığı ve hangi mihraklar tarafından finanse edildiğini şöyle açıklıyor: "Milletlerarası sol (Komünist SSCB), bütün dünyada klasik değerleri gözden düşürmek için büyük çaba harcamış, bu uğurda milyarlarca dolarlık dış yatırımlar yapmış, işine yarar her mihrâka para dağıtmıştır. Klasik resim yerine dejenere resim, klasik musikî yerine dejenere musikî, klasik şiir yerine vezinsiz kafiyesiz laf yığınları ortaya çıkarmıştır. Kan, şiddet ve şehvet edebiyatını işlemiş ve teşvik etmiştir. Dinî ve ahlâkî değerleri küçük düşürmeye çalışmıştır. Millî kahramanları aşağılamak, millî tarihi küçümsemek ve tahrif ederek yeni nesillere öğretmek için bütün kalemşorlarını seferber etmiştir."

           Batı üniversitelerinde; Tristan Tzara ve Dadaizm (Marksist çevreler dışında) ciddiye alınmadığı için, başta Shakespeare (Şekspir) olmak üzere klasikler büyük bir titizlikle okutuluyor. Bizdeki Dadaistler ise (Birinci ve İkinci Yeni); Osmanlı, Selçuklu, Beylikler, Karahanlı ve daha önceki Türk edebiyatlarından daha üstün tutuluyor. Bu 70 yıllık yanlışı düzeltmek, elbette ki MEB'in işi.

           Üçüncü Yeni; "Ölçülü şiir-kurallı nesir" akımı olarak, bize düşen ise uyarmak...

 

           CEVAPLAR

           TEBRİKLER ATAKAN KARDEŞİM

           Merhabalar! 17 yaşındayım; lise son sınıfta okuyorum. Ortaokul yıllarımdan bugüne şiir ve kısa hikâyelere ilgim olmuştur. Şu anda tamamen şiirle ilgilenmekteyim. Öncelikle başlatmış olduğunuz Üçüncü Yeni akımı gerçekten çok ilgimi çekti. Şiirde ben de ölçü olması gerektiğine inananlardanım, düzyazıyla şiirin farkı bu olsa gerek. Tebrik ediyorum ve akımın, çağımızda milli ölçümüze dönüş bilinci oluşturmasını, kitlelerce desteklenmesini umuyorum, saygılarımla.

Atakan Sağır

           Maşallah! Atakan Bey kardeşim; Allah nazardan saklasın ve derslerinde muvaffak eylesin.

           Bu genç yaşta sendeki bu idrak ve şuuru, edebiyâtımızın geleceği açısından bir ilkbahar müjdesi sayıyorum. Akrostişli Fatih şiirin bugün sayfamızda. Tebrik ediyor, yeni çalışmalarını bekliyorum.

           Sevgi ve selamlarımla.

 

SEFA KOYUNCU I TÜRKİYE GAZETESİ - 22 MAYIS 2011