Atsız, ‘serbest’e karşıydı

ÜÇÜNCÜ YENİ I Atsız, ‘serbest’e karşıydı

 

 

           ‘Bugünlük aruz daha çok hoşuma gidiyor efendim. Ama bunun niçinine cevap verebilirim.

            Daha büyük üstadlar elinde işlenip olgunlaşmıştır.

Zannedersem ileride hece, ahenk  bakımından aruzu geçecek;

fakat heceyi tekâmül ettirecek büyük şairler eliyle;

heceyle aruzun birleşip kaynaşmasından yeni bir vezin doğacak ve bu yeni vezin aruzun ritmini,

hecenin mânâ kuvveti için elzem olan serbestliğini kendisinde toplayacaktır.

                 Bugün serbest vezin denilen şeyi beğenmiyor ve bu türlü yazılara serbest  vezinli değil, vezinsiz demenin  daha çok yakışacağını zannediyorum.

Fikrimce serbest vezin, yine vezinli olmak şartıyla, mısraların birbirlerine tâbi olmayarak serbest bulunmasıdır.

            Onun için divan şairlerinin müstezadları serbest veznin ilk örnekleri sayılabileceği gibi, yenilerden Orhan Seyfi’nin ‘Fırtına ve Kar’ adlı güzel manzumesiyle Enis Behiç’in ‘Gemiciler’, ‘Süvariler’ gibi şiirleri  serbest veznin yeni ve güzel örnekleridir.’

                   Yukarıdaki satırlar, Hüseyin Nihal Atsız’ın ‘Ruh  Adam’ romanından alınmıştır.

Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun (Atsız’ın Şiiri Üzerine Düşünceler)’a göre;

romanın kahramanlarından lise son sınıf öğrencisi Güntülü’nün,

edebiyat öğretmeni Ayşe Pusat’ın sorularına cevap verirken söylediği bu sözler,

Atsız’ın görüşlerini de yansıtır.

 

               YENİLİK ARAYIŞLARI

 

               ‘Atsız da millî vezin olduğu için heceyi tercih etmekle beraber,

onun aruz kadar işlenip  mükemmelleşmediğinin farkındadır.

               O da kendi şiirinde denediği bazı yeni şekillerle, meselâ

gazel kafiyesi ile hece veznini birleştiren şiirleriyle âdeta Güntülü’nün bahsettiği yeni şiiri oluşturmak peşindedir.

               Serbest şiire karşı çıkan Atsız’ın şiiri, şekil bakımından hakîkaten son

derece mütenevvidir (türlü-çeşitli).

               Atsız, nazım birimi olarak çoğunlukla dörtlüğü tercih etmekle beraber, beyti ve çok mısralı kıtaları da bolca kullanmaktadır.  Şiirlerinde üçlü ve beşli kıtalar da vardır. ‘Toprak-Mâzi’ şiirinde üçlük ve dörtlüklerden sonra çok mısralı kıtalara geçmesi, bu düzeni ufak değişikliklerle birkaç defa tekrarlaması,  nazım birimi bakımından yeni ve değişik bir form meydana getirmiştir.

 

               Çok mısralı kıtalarda mesnevi kafiyesi kullanılmış; üçlüklerde bazen

birinci ve üçüncü mısra, bazen birinci ve ikinci mısra birbirleriyle kafiyelenerek diğer mısra serbest bırakılmıştır.

 

 

                VEZİNSİZ ŞİİR OLMAZ

 

                Atsız’ın, kafiye şemasında da çeşitliliği aradığı görülür.  Dörtlüklerde en çok koşma kafiyesini kullanmakla beraber, çapraz kafiyeye de çok sık başvurmaktadır.

Nazım birimi beyit olan şiirlerinde ise mesnevi ve gazel kafiyelerini kullanıyor.

‘Eski bir sonbahar’ şiirinde çapraşık bir kafiye şeması uygulamıştır.

                Bazen aynı şiirin farklı bentlerinde kafiye şemasını değiştirmesi de monotonluğu kırıcı bir unsurdur.

                Atsız, serbest vezni kabul etmez. Yeniliğin vezinsiz şiir yazarak değil, hece ve aruza dayanan bazı yeni denemelerle meydana getirilebileceği görüşündedir.

Onun şiirlerinin çoğu hece vezniyle, sekiz on kadarı da aruzla yazılmıştır.’

 

SEFA KOYUNCU I TÜRKİYE GAZETESİ - 7 AĞUSTOS 2011

 

Dosyalar