TEPE TAKLAK
Sen çok bilmiş efendi,
Nerde benim huzurum?
Sözlerin çok denendi,
Düzelmedi hiç durum.
Konuştukça batırdın,
Utanmak yok mu sende?
Gemiyi yan yatırdın,
Dümen hâlâ elinde!
Çakılmışsın koltuğa,
Kaykılıp duruyorsun.
Millet düştü yokluğa,
Hâlâ oturuyorsun!
Haberin yok yangından,
İşin habire lak lak.
Kalk artık koltuğundan,
Olmadan tepe taklak.
SEFA KOYUNCU I 2000
NOT: Rubai, kendine özgü bir ölçüsü olan, 4 dizelik ( mısralık ) bir divan edebiyatı nazım biçimidir. Tam bir anlam ifade eden, kendine özgü bir ölçüsü olan, dört dizelik bir nazım biçimidir. Rubailerde birinci, ikinci, dördüncü dizeler uyaklı, üçüncü dize ise serbesttir. İki beyitlik kıtalar biçiminde yazılmış rubailer de vardır. Her dizesi birbiriyle uyaklı rubailere “rubai-i musarra” ya da “terane” adı verilir. Rubainin, aruzun hezec bahrinden 24 kalıbı bulunur. Bunlardan; mef’ûlü birimiyle başlayan 12 kalıba “ahreb”, mef’ûlün birimiyle başlayan öbür 12 kalıba da “ahrem” denir. Kalıpların sonu “fâül” ya da “fa” birimiyle biter.
ETİKETLER:
nükteli söz
özlü söz
Sözün Özü
Muhafazakâr san’at
irak
teknoloji
gelecek
filolog
üçüncü yeni akımı
ğneli
üçüncü yeni
muhafazakar
türkçe
türki
büyük
İğnelik
muhâfazakar sanat
başyazısı
gazetesi
rubâi
yazı
Güncel
nükte
Türk Edebiyatı
kütüphane
tarihli
sefa koyuncu
yazısı
postası
seydişehir
gazetesindeki
türkiye
Üçüncü Yeni Nesil Akımı
Türkiye Gazetesi
dil bilimi
Türk Dili ve Edebiyatı
türk dili
sohbet
yorum
edebiyat
şair
şiir
kültür
sanat
sefa
koyuncu