Horasan’dan Anadolu’ya I SEYYİD HARUN VELÎ I ŞEHRİN İMÂR VE İNŞÂSI (7) EŞREFOĞLU’NUN ÖFKESİ

Horasan’dan Anadolu’ya I SEYYİD HARUN VELÎ
ŞEHRİN İMÂR VE İNŞÂSI (7) EŞREFOĞLU’NUN ÖFKESİ

 

Eşrefoğlu veziri Seydişehir’de kaldı,

Kendisi ile gelen adamları yolladı.

Yüklediler katıra hediye tulumları,

Dediler “Mehmed Bey’e takdim edin bunları.”

Adamlar revân oldu Beyşehir’in yoluna,

Durumu anlattılar varıp Eşreoğlu’na

Eşrefoğlu sevindi adamları dönünce,

Birden kızdı vezirin hâlini öğrenince.

Eşreoğlu etrafa durmadan soruyordu:

“Sadık adamlarına böyle ne oluyordu?”

Nasıl olmuş da vezir geriye dönmemişti,

Aklına sığmıyordu bu böyle nasıl işti?

Yedi defa adamlar gönderdi de Hârûn’a,

Hepsi hizmetkâr oldu Seyyid Hârûn’un yoluna.

En güvendiği akıllı veziriydi

Seyyid Hârûn’a gitti, o da geri dönmedi.

Bunlar Hârûn Velİ de acaba ne görüyor?

Unutuyor da bizi, giden geri dönmüyor!

Diğerleri neyse de Vezire ne demeli,

Hârûn Velî ona da büyük yaptı besbelli!

Adamları dedi ki: “Veziriniz gelmedi,

Hizmetçilik etmeyi vezirliğe yeğledi.

Hârûn Velî tükürdü tulumların içine,

Hediyelerinizi geri yolladı yine.”

Eşrefoğlu öfkeyle tulumları istedi,

Adamlarına bağırıp “Açın şunları12 dedi.

Tulumları açınca tutuldu nefesleri,

Katran ile piseydi zirâ gönderdikleri.

Nasıl olmuş da bunlar bala, yağa dönmüştü,

Bu hâl Eşrefoğlu’nu dehşete düşürmüştü.

İbret almadı yine yazık bu hadiseden,

Seyyid Hârûn Velî’nin açık kerametinden.

Şaşkınlıktan buna da sihirbazlık dediler,

Büyü mü kerâmet mi karar veremediler.

 

DEVAM EDECEK ………./……

21.12.1993

 

 

Dosyalar