Horasan’dan Anadolu’ya I SEYYİD HARUN VELÎ
ŞEHRİN İMÂR VE İNŞÂSI (10) EŞREFOĞLU SEYDİŞEHİR’DE
Yolda Eşrefoğluna âniden bir hâl oldu,
Kalbi Hârun Velî’nin muhabbetiyle doldu.
Kavuşmak istiyordu Seyyid Hârûn Velî’ye,
Can atıyor mübarek cemâlini görmeye.
Ziyaret maksadıyla Seydişehir’e geldi,
Eski Vezir’e birkaç adamını gönderdi.
Adamları anlattı, Vezir’e vaziyeti,
Dediler: “Ziyarettir, beyimizin niyeti.”
Kılavuzluk etmendir senden istediğimiz,
Cevabını bekliyor Eşrefoğlu beyimiz.”
Beyin adamlarına evet-hayır demeden,
Olanları Hârûn’a anlattı Vezir hemen.
Dedi ki: “Eşrefoğlu ziyaret için gelmiş,
Aracı olsun diye bana haber göndermiş.
Mihmandarlık etmeme izin verir misiniz?
Mehmed Bey’i huzura kabul eder misiniz?
Ey gönlümün sultanı yüce efendim benim,
Eşrefoğlu Mehmed’e nasıl cevap vereyim?
Hârûn Velî buyurdu: “Madem öyle isterler,
Mihmandarlık eyle de buyursunlar gelsinler.”
Vezir Eşrefoğlu’na varınca hayretle baktı,
Beraberinde gelen asker kalabalıktı.
Dedi: “Ey Eşrefoğlu maksadın nedir senin?
Bir ebebi olmalı ordu ile gelmenin.
Niyetin savaşmaksa hiç boşuna uğraşma,
Pişmanlık duyacağın kötü işe kalkışma!
İncitme dostlarını Allah-ü Teâlâ’nın,
Çok geçmeden bulursun büyüğünü belânın.
Ehl-i Sünnet’i yayan bir evliyadır Hârûn,
Mübârek huzurunda gayet edepli bulun.
Soyundan bir velidir Hâbîb-i Kibriya’nın,
Şerefi çok yüksektir O’na tabi olmanın.
Niyetin savaşmaksa başka sözüm yok sana,
Karşı çıkmakdan sakın Sultan Seyyid Hârûn’a!”
Eşrefoğlu veziri dikkat ile dinledi,
Dostluğun nişânesi şu sözleri söyledi:
“Evet bu yolculuğa savaş için çıktık biz,
Yolculuk sırasında değişti niyetimiz.
Birbenbire ir haller hâsıl oldu gönlümde,
Hârûn’un sevgisini buldum o an kalbimde.
Hücum etme fikrinden oracıkta vazgeçtim,
Hâlisane niyetle ziyaret için geldim.”
DEVAM EDECEK………/………
11.01.1994