SEYDİŞEHİR RAPORU - 7
Özel olarak yaptığımız bu araştırmada, güya işçi haklarını koruma bahanesiyle, işçilerin canına nasıl kastedildiğini, milli servetin nasıl tahrib edildiğini hayretle okuyacaksınız.
İŞÇİLER BİRBİRİNE KIRDIRILMAK İSTENİYOR
Maden-İş'i yetkili kılmak istenen işyerlerinden birisi de Orman Bakanlığı'na bağlı yurdun çeşitli yerlerinde kurulu orman tamirhâneleridir. 13 Orman tamirhânesinde sendikamız şube başkanından üyesine kadar 200 işçi işlerinden değişik usullerle kovulmuş, yerlerine Maden-İş ve İGD militanları işe alınmıştır. Bu işyerlerinde eski ve yeni işçiler birbirlerine kırdırılmak istenmekte, anarşi ve terör kundakçılığı yapılmaktadır.
Halen bütün bu işyerlerinde; Seydişehir Alüminyum tesislerinde, Karadeniz Bakır işletmelerinde, Ankara Ders Aletleri yapım merkezinde, 13 Orman tamirh$anesinde üyelerimizin mal, can ve iş emniyetleri kalmamıştır.
Durum tarafımızdan ve üst kuruluşumuz Türk-İş tarafından defalarca ilgili bakanlara iletildiği halde, hiç bir müsbet sonuç alınamamıştır. Aksine gün geçtikçe kanunsuzluklar artmış, işyerleri adeta aşiret reislerinin keyfi yönetimine terk edilmiştir.
HARP SANAYİ İŞYERLERİ TKP MİLİTANLARINA TESLİM EDİLMEK İSTENİYOR
Daha acısı Türk-İş'e bağlı Türk Harb-İş Sendikası Genel Başkanı Kenan Durukan'ın 4 gün önce Gölcük'te yüksek rütbeli subaylar ve parlamenterler huzurunda söylediği gibi "Harp Sanayiii ve Ağır Sanayi işyerleri
Sovyetler Birliği güdümündeki Türkiye Komünist Partisi militanlarına bir kısım CHP'Li iktidar sahipleri tarafından teslim edilmek istenmektedir." Hem de demokratik usullerle değil, antidemokratik oyunlarla bir kısım hain ve gafiller eliyle teslim edilmek istenmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti sahipsiz değildir. Bu ihanet engellenmelidir. Gaflet ve dalalet içinde bulunanlar uyarılmalıdır. Tehlike çanları yalnız Türk-İş ve Türk Metal Sendikası için değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti için çalmaktadır. (19 Aralık 1978)
GÖZÜ DÖNMÜŞ MİLİTANLAR NEREDE YETİŞTİRİLİYOR
Başbakan Sayın Süleyman Demirel, 1980 bütçe müzâkerelerinde sualler ve tenkitleri cevaplandırırken, "Olayların içinde halk var mı?" diye sorarken çok önemli bir noktaya dikkat çekiyordu. Gerçekten de Müslüman milletimiz târihi asaletiyle daima belâlalara karşı sabretmeyi tercih etmiş, mücrimlerin devlet eliyle ve kanun yoluyla cezâlandırılmasını istemiştir. Bunun için binlerce evlâdını yiyen anarşi canavarı karşısında dahi sükûtu muhafaza etmiştir.
Binâaleyh olayların içinde halk yoktur. Artık umûmi kanaat halindedir ki olanca fırtınayı koparan bir avuç gözü dönmüş eşkiyadan başkası değildir.
İŞÇİ ÜNİVERSİTESİ VEYA BEYİN YIKAMA KAMPI
Maden-İş bütün yurdu kaplayan A tipi eğitim seminerlerini sürdürürken, aynı anda Gönen İşçi Üniversitesi'nde B tipi eğitim seminerlerine devam ediyor. Maden-İŞ üyelerini sınıfsal eğitim (Yani Marksizim)'le donatmak, sendikal mücadeleye katılan aktif eleman sayısını yükseltmek, Onbinlerce işçi arasından bilinçli, sınıfının öncülüğünü yapacak işçileri bulup çıkartmak. Başlıca gaye olarak gösterilirken dergide devamla şöyle deniyor:
"Bu önemli görevi başarma yolunda eğitim dairesi var gücüyle çalışıyor. Uyku durak nedir bilmiyor. Bugüne kadar burjuvazinin (Bu tabir mülkiyet ve dine saygılı herkes için, Marksistlerce kullanılmaktadır) dayattığı yanlış bilgiler. Gerçekler, işçi sınıfının - emekçi halkın gerçekleri kavranıyor. Yani kelimenin tam anlamıyla, beyinler yıkanarak, Marksist zehir enekte ediliyor. Eğitimlerini tamamlayanlar, "Anladığını anlatmayan alçaktır" diye haykırarak işyerine dönüyor.
SEFA KOYUNCU I TÜRKİYE GAZETESİ – 22 MART 1980