SEYDİŞEHİR RAPORU I 4
Olayın haber alınması üzerine Konya Emniyet Müdürü Reşat Akkaya ve İl Jandarma Komutanı Seydişehir’e hareket etmişlerdir.
Kanlı çatışma alanına Konya’dan helikopterlerle (Jandarma Komando Birliği) ve 60 kişiden oluşan birlik havadan indirilmiştir. Komando Birliği’nin ve karadan gönderilen 30 toplum polisinin müdahalesiyle kanlı çatışma bastırılmıştır.
Türk Metal-İş Sendikası’na bağlı işçiler, arkadaşları Hasan Kadıoğlu’nun öldürülmesini protesto etmek amacıyla dün saat 16:30’da fabrika önünde toplanarak, “Katil Sendika”, “Kana kan intikam”, “Müslüman Türkiye” diye bağırmışlardır.
İkibine yakın işçinin zaman zaman tekbir sesleriyle olayı protesto etmeleri sırasında jandarma birlikleri ilçeye sevk edilmiş, helikopterlerle bölgede güvenlik kontrol edilmiştir.
Polis ve jandarma yolları tutmuş, Türk Metal Sendikası’na üye işçilerin önünde barikat kurmuştur. Olaylar bazı kesimlerde devam etmiş, adları tespit edilemeyen 15 işçi daha yaralanmıştır. Polis yetkilileri gözaltına alınanların 30’u bulduğunu bildirmişlerdir.
Olaylara karıştığı öne sürülen Özgür Alüminyum İş Sendikası başkanı Vural Yıldırımoğlu ve Sendika Avukatı Ali Şen polis tarafından aranmaktadır.
35 KİŞİ NEZARETTE, 3 KİŞİ TEVKİF EDİLDİ
Olaylar akşama doğru yavaşlar gibi olmuştur. Bu arada polisler tarafından yakalanan ve haklarında savcılığın hazırladığı evraklarla adliyeye verilen Ahmet Kavlak, Hikmet Bilge ve Yönetici İsmet Ata tevkif edilmişlerdir. Mahkeme, Sendika Başkanı Vural Yıldırımoğlu ve Celal Kılıç, Abdürezzak Koç hakkında gıyabi tevkif kararı vermiştir.
Soruşturmaya devam edilmektedir. (27.12.1975)
Seydişehir Alüminyum Tesisleri’nde çalışan 7 bin 400 işçinin toplu iş sözleşmesi hakkının Türk Metal-İş Sendikası’na verilmesi üzerine önceki gün başlayan, bir işçinin ölümü, yedi işçinin yaralanmasıyla devam eden olaylardan sonra dün saat 07:15’de vardiyaya giren işçiler, üzerleri arandıktan sonra fabrikaya alınmışlardır.
Seydişehir’de gece kalabalık gruplar caddelerde gösteri yapmış, TSİP, TİP partilerinin ilçe merkezleri, Özgür Alüminyum İş sendikası, Seydişehir Kültür Derneği, TÜTED, TÖB-DER, TEK-DER binaları kalabalık bir grup tarafından tahrip edilmiştir. Bu binaların camları kırılarak içeride bulunan eşyaların bir kısmı yakılmıştır.
Ölüm ve yaralanmalarla sona eren olaylar sırasında 30 kişinin ifadesine başvurulmuştur.
Olayların basındaki akislerine burada ara vererek Türk Metal’in açıklamasına dönüyoruz.
Son günlere kadar politikaya bulaştırılmayan Seydişehir olaylarına politika bulaştırılmas istenmiş, DİSK, Maden-İş, Özgür Alüminyum İş ve Seydişehir’deki aşırı sol kuruluşların gayretleriyle hadise ille hiç ilgisi olmamasına rağmen CHP bu olayların içine itilmiştir. Olayların CHP ile ilgili olmadığını olaylardan sonra CHP İlçe Başkanı yazılı olarak yetkililere bildirmesine rağmen, şimdi CHP olayların ortasında yer almak istemektedir. Bu sebeple de Mustafa Üstündağ başkanlığında bir CHP heyeti Seydişehir’e giderek sözde tetkikte bulunmuş. Sayın Ecevit’e Vural Yıldırımoğlu’nun köylüsü Mustafa Üstündağ’ın etkisiyle gayet isabetsiz bir beyanat verilmiş, bunu da birkaç defa Hükümetle çekişme vesilesi yapmak üzere istismar vasıtası olarak kullanmak istemiştir.
Seydişehir’de durum şimdilerde (1975) pek iç açıcı değildir. Politikacılar olayların tansiyonunu arttırırken olayların asıl sorumlusu DİSK, Maden-İş ve kanun kaçağı Vural Yıldırımoğlu’nun başkan olduğu Özgür Alüminyum İş sendikasının cezaevindeki ve dışardaki yöneticileri yeni olaylar planlamaktadır.
DİSK ve yandaşları, milli serveti tahrip etmeyi, işyerlerini çalıştırmamayı alışkanlık haline getirmişlerdir. Bunlara örnek olarak İzmir BMC ve İstanbul Pancar Motor işyerini işgal etmelerini, şimdi bizim işyerimiz olan Karadeniz Bakır İşletmeleri’ni gösterebiliriz. Bu işyerlerinde devlet milyarlarca liraya ulaşan zarara sorulmuştur.
İkinci dönem Toplu iş sözleşmesi yetkisiyle ilgili evrak halen Konya Bölge Çalışma Müdürlüğü’ndedir. Bölge Çalışma Müdürlüğü hiç kusursuz bir karar verse bile taraflar bu karara karı çıkacaklardır. Hele kanunsuzluğu, işgal ve tahribi alışkanlık haline getirmiş bulunan DİSK ve yandaşları aleyhine çıkacak bir karar aynı alışkanlıklarının bir devamını Seydişehir’de sürdürmelerine sebep olacaktır.
1976’ya kadar Seydişehir’de meydana gelen hadiseleri böylece özetledikten sonra, yeni bir Toplu İş Sözleşmesi dönemine 1978’e geliyoruz ki, bu Ecevit iktidarının çile ve gözyaşı ile dolu günleridir. Yazı serimizin müteakip kısımlarında, Seydişehir’deki Ecevit iktidarı mahkumlarını, kamp sürgünlerini kendi ifadelerinden dinleyecek, bu arada sendika yetkilileri ve gençlikle alakalı teşkilat başkanları ile yapılan röportajları takdim edeceğiz.
1978’in yürek parçalayıcı hadiselerine Ali Naili Erdem’in Seydişehir’de yaptığı alaka çekici konuşmayla giriyoruz.
BUGÜNKÜ GENÇ NESİL YUNANV E RUS MEZALİMİNİ BİLMİYOR
Beraberinde bir heyetle olayları yerince incelemek üzere Seydişehir’e giden AP Milletvekili Ali Naili Erdem şöyle konuşmuştur:
“Haksızlıklara karşı direnme hakkı Anayasamızın dıbâcesinde Türk Milleti’ne bir görev olarak verilmiştir. Haksızlıklar karşısında hiçbir yerden emir almaksızın kendiliğinizden, tıpkı namusunuzu korumak için verdiğiniz gibi kanuni yollardan mücadele etmek zorundasınız. Bu konuda hiç kimseden direktif beklemeden, kendiliğinizden mücadele etmek vazifenizdir. Rahmetli Adnan Menderes, 1950’de iktidar olduğu zaman “devri sâbık yapmayacağız” demişti.
Biz söz veriyoruz, hüküet olduğumuz zaman devri sabık yapacağız ve haksızlık yapan herkesten hesap soracağız.”
SEFA KOYUNCU I TÜRKİYE GAZETESİ - 19 MART 1980