SEYDİŞEHİR RAPORU - 3 I İŞÇİNİN İDARESİNDEN KAÇANLAR

                SEYDİŞEHİR RAPORU I 3

 

               V. Yıldırımoğlu “Güvenlik yok” demiştir. Hüseyin Balıkçı da hemen “Salonda güvenlik yoktur” gerekçesiyle nisapsız kongreyi belirsiz bir tarihe ertelediğini bildirmiştir.

 

               İŞÇİNİN İDARESİNDEN KAÇANLAR BU DEFA SÖZLEŞME YETKİSİ PEŞİNDE

               İşçinin iradesinden kaçarak kongreyi açmayan Vural Yıldırımoğlu, 13 Temmuz 1975 tarihinden sonra şiddet ve baskıyı daha da artırmış, işyerlerinde hâdiseler çıkartarak disiplin kuruluna düşen, kendisinden olmayan işçileri, yöneticilerin desteğiyle yevmiye kestirme, sürgüne gönderme, işten kovdurma vs. gibi cezalar verdirmeye başlamıştır. Bunun yanında gözüne kestirdiği Türk Metal üyelerini tek başına ıssızda yakalattıkları yerlerde dışarıdan getirdiği işçi olmayan besleme militanlarıyla dövdürmeye devam etmiştir.

 

               Şiddet ve baskı olayları 5 ay sürerken Alüminyum tesisleri işçileri için imzalanmış olan birinci dönem Toplu İş sözleşmesi sona ermiş, 2. Dönem Toplu iş sözleşmesi için yetki konusu Seydişehir işçi hareketinin gündemine gelmiş ve yetki mücadelesi başlamıştı.

 

               Birinci dönem sözleşmenin taraflarca iptal edilmesinden sonra Türk-İş’e bağlı Türk Metal sendikasıyla Özgür Alüminyum İş sendikaları Seydişehir Etibank Alüminyum Tesisleri işyerleri için Toplu iş sözleşmesi çağrısı yapmışlardır. Çağrıdan sonra sözleşme yetkisiyle ilgili bütün prosedürleri tamamlayarak evrakı Konya Bölge Çalışma Müdürlüğü’ne vermişlerdir.

 

               Bölge Çalışma Müdürlüğü ve İş mahkemelerinin bu çağrıdan sonra Alüminyum Tesisleri işyeri sözleşme yetkisi için referanduma karar vereceğini anlayan Özgür Alüminyum İş yetkilileri, referanduma hazırlık yapmak üzere, yine işçi olmayan kızı militanları takviye yapmayı düşünmüşler ve otobüslerle Seydişehir’e yeniden militan yağdırmışlardır. Bu sırada DİSK ve Maden-İş’e başvurarak işçi olaylarında tecrübeli militan hukukçu, işçi ve para yardımı istemişlerdir. DİSK’te bu isteği kısa zamanda yerine getirmiş, Avukat Ali Şen’in başkanlığında bir otobüs militanı 19.12.1975 günü Seydişehir’e göndermiştir.

 

               İstanbul Barosu Avukatlarından Ali Şen’in Seydişehir’e gelişiyle birlikte olaylar daha da gelişmiş, 22 Aralık 1975 günü bizzat yönettiği saldırı sırasında kendisi de yaralanmıştır.

 

               HASAN KADIOĞLU ÖLDÜRÜLÜYOR

               Bu olaydan sonra yalnızda dışarıdan getirilmiş militanlarla işçinin yıldırılamayacağını anlayan Avukat Ali Şen 25 Aralık 1975 günü akşamı TÖB-DER, TEKDER, DİSK, MADEN-İŞ, KÜLTÜR DERRNEĞİ, TSİP, DEVRİMCİ GENÇLİK BİRLİĞİ, ÖZGÜR ALÜMİNYUM İş ve öteki aşırı sol kuruluş yönetici ve üyeleriyle birlikte TÜTED’de bir toplantı yaparak 26 Aralık 1975 tarihli silahlı baskını tertiplemişlerdir.

26 Aralık 1975 günü Türk Metal üyeleri başlarında Avukat Ali Şen olmak üzere Seydişehir’de bulunun işçi olmayan bütün militanları silahlı saldırısına uğramışlardır. Bu saldırı sırasında Avkukat Ali Şen’in “Türk Metalcileri vurun, öldürün. Arkanızda ben varım” dediği bütün işçilerle duyulmuştur. Bu saldırı sırasında Türk Metal Sendikası Seydişehir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Kadıoğlu kurşunlanarak şehit edilmiştir.

 

               Hasan Kadıoğlu’nun ölümü ile sonuçlanan bu kanlı saldırı sırasında 4 kişi ağır 10 kişi de hafif yaralanmıştır.

 

               Arkadaşları, Hasan Kadıoğlu’nun katledilmesinden sonra galeyana gelen 7000 Seydişehir işçisi, Hasan Kadıoğlu’nun ölümünden sorumlu gördükleri kuruluşları protesto edilmişlerdir. İddia edildiğine göre bu protesto sırasında bazı aşırı solcu kuruluşların camları kırılmıştır.  

               Hadiselerin sorumlularından bir kısmı halen mevkuftur. Vural Yıldırımoğlu ise kaçaktır ve hakkında gıyabi tutuklama kararı vardır. Ancak, bütün hadiselerin sorumlusu olan Avukat Ali Şen tutuklanmamıştır. Hadiselerde kurşunlanan ve yaralanan bütün işçiler kendisini kurşunlayan, kurşunlatan ve yaralayanın Avukat Ali Şen olduğunu bildirmesine, delil ve şahit göstermesine, militanlarını suça ve ölüme teşvik etmesine rağmen bu aşırı solcu militan avukatın tutuklanamaması esef vericidir. Ve bundan sonra doğacak hadiselerin de başlıca sorumlusunun Ali şen olacağı şimdiden bilinen bir gerçektir.

 

               1975 SEYDİŞEHİR OLAYLARI NASIL GELİŞTİ?

               Hasan Kadıoğlu’nun ölümü ve birçok işçinin yaralanması ile neticelenen müessif hadise basına şöyle intikal etmişti:

               Sendikal rekâbetten çıkan çatışmada kan döküldü, ilçede hava çok gergin.

 

               Konya’nın Seydişehir ilçesindeki Alüminyum Tesisleri’nde sabah çalışan işçiler dün sabah 07:30’da sendikal rekabet yüzünden birbirlerine girmiş, tabancanın da kullanıldığı kavgada bir işçi ölmüş, yedi işçi de yaralanmıştır. Kavga, 31 Ocak’ta yapılacak toplu iş sözleşmesi hakkını elde etmek isteyen Türk-İş’e bağlı Metal-İş sendikası ile Özgür Alüminyum İş sendikası arasındaki rekabetten çıkmıştır. İşbaşı zamanında fabrikanın giriş kapısında iki sendikaya bağlı 1000 kadar işçi taş ve sopalarla birbirine girmiş, bu kavgada tabanca kullanılmıştır. İki saat süren ve büyük kanlı çatışmada Türk Metal-İş’e bağlı işçilerden Hasan Kadıoğlu çeşitli yerlerinden vurularak öldürülmüştür. Çatışmada ayrıca 7 işçi de yaralanmış, durumu ağır olan işçilerden biri Konya Devlet Hastanesi’ne kaldırılmıştır. Diğer altı yaralı işçi Seydişehir Sağlık Merkezi’nde tedavi altına alınmıştır.

 

               Çatışmada kullanılan iki tabancadan biri ele geçirilmiştir. Bu arada çatışmaya önderlik eden 35 kişi belirlenerek göz altına alınmış ve Seydişehir Savcılığı’nca soruşturmaya başlanmıştır.

 

SEFA KOYUNCU I TÜRKİYE GAZETESİ  - 18 MART 1980

 

Dosyalar